Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16] > | Off topic: Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi... Thread poster: Adnan Özdemir
| Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER neydi olacağı | Feb 21, 2021 |
| | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Alıntı-- (AKSARAY) TAŞPINAR ŞİVESİ Anneye Aba der, Baba’ya Boba Gardaşa Balak derler bizde Teyzeye Cici der, Nineye Ebe Birini çağırırken Eoğ derler bizde Kazana Guplu der, bakraca Cingil Kıvılcıma Cıngı der, salkıma Cıngıl Sert taşa Cingi, der, Tembele Hımbıl Leğen demez de İleğençe derler bizde Çeşme oluğuna Hülke der, kovaya Helke Yeleğe Delme der, kazağa F... See more --Alıntı-- (AKSARAY) TAŞPINAR ŞİVESİ Anneye Aba der, Baba’ya Boba Gardaşa Balak derler bizde Teyzeye Cici der, Nineye Ebe Birini çağırırken Eoğ derler bizde Kazana Guplu der, bakraca Cingil Kıvılcıma Cıngı der, salkıma Cıngıl Sert taşa Cingi, der, Tembele Hımbıl Leğen demez de İleğençe derler bizde Çeşme oluğuna Hülke der, kovaya Helke Yeleğe Delme der, kazağa Fanne Tencereye Hereni, kepçeye Çömçe Mendile Yağlık derler bizim köyde Yabancıya Yadırgı der, hastaya Marazlı Yağcıya Dıravacı der, yalancıya Makamcı Çizgiye Cızgı der, çok övünene Payacı Saçmalamaya, Dökmeleme derler bizde Cama Cıncık der, imeceye Kişşik Kapı önüne İşşik der, kaşığa Gaşşık Kurşuna Fişşek der, Sevdalıya Aşşık Manyağa Sicilli derler bizim köyde Cimriye Gısmır der, hırsıza Küstüre Safa Biynam der, Kurnaza Ustura Dağınık Pürsüklü, Beceriksiz Çolpa Luzumsuza Mücümsüz derler bizde Testiye Bocut der, Terliğe Babıç Çorbaya Aş der, Kavurmaya Sızgıç Erken olursa Er der, gecikmeye Giç Evin bahçesine, Harım derler bizde Kahverengiye Tetir der, Maviye Göğ Beye Beğ der, taze üzüm dalına Teğ Tutmaya Dut der, dokunmaya Değ Şaşırıp, kızınca Abooğ derler bizde Sohbete Yarenlik der, veya Hasbihal Sırta Dal derler, beceriksize Baymal Ilık şeye Dımlık der, Nasıla Nahal Hatır sormaya Nöğürdün derler bizde Havluya Pişgir der,Yuvarlağa Topak, İlgisize Gevşek der, Kaypağa Zıybak Çamura Zırbık der, şımarığa Gohalak Dam oluğuna Çörten derler bizde Merdivene Sekmek der, darbukaya Deplek Kızma bayralamak, Şaşırmak Belenlemek Yorulmaya Garakmak, dertyanma Kilekmek Katıla katıla gülmeye Uhalmak derler bizde Yufkaya Yuka der, dürüme Sıkma, Ekmeğe Kömbe der, bulgura Yarma Tatlıya Şıra, şeker lokumuna Bandırma Kavrulmuş buğdaya Gavurka derler bizde İyiye iyi der, kötüye kötü; bunlar net Dürüste dürüst der, yiğit olana Mert Delikanlıya delikanlı der, dosta dost Adama, Adam derler bizim köyde.. . -Ömer ÇELEBİ- Kaynak: https://m.facebook.com/TaspinarBelediye/photos/a.1856305181303767/2043355919265358/?type=3&source=57&__tn__=EH-R //Görsel netten alındı///
[Edited at 2021-02-22 15:15 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
Türkçe ölmedi yaşıyor. Başlık çook çook arkalarda kalmış o kadar. | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI _______________________ Konu, bu bölüme kadar PDF bağlantısında ayrıntılı olarak ele alınmış. Çok yer kaplaması nedeniyle buraya alamadım. İlgilenenler orijinal kaynağından konunun tamamını okuyabilirler... _________________________ Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal B... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI _______________________ Konu, bu bölüme kadar PDF bağlantısında ayrıntılı olarak ele alınmış. Çok yer kaplaması nedeniyle buraya alamadım. İlgilenenler orijinal kaynağından konunun tamamını okuyabilirler... _________________________ Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: KARAMAN’DAKİ GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Çalışmanın bu kısmında, araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler, veriler ve belgeler ışığında Karaman’da faaliyetlerini yürüten geleneksel mesleklerin söz varlığı ele alınmaktadır. 4.1. Aktarlık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-25.03.2017 Kaynak Kişi: Necati Büyükköse Aktar Necati Büyükköse, 1941 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Yavuz’dan öğrenmiştir. Mesleğini 58 yıldır icra eden Büyükköse’nin, bu mesleği öğrettiği 1 kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-12.01.2018 Kaynak Kişi: Yaşar Yavuz Aktar Yaşar Yavuz, 1955 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Yavuz’dan öğrenmiştir. Mesleğini 47 yıldır icra eden Yavuz’un, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-12.01.2018 Kaynak Kişi: Ünal Yüksel Aktar Ünal Yüksel, 1960 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Mehmet Yüksel’den öğrenmiştir. Mesleğini 46 yıldır icra eden Yüksel’ in, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı acı bakla :Termiye. 113 acı biber :Biberin kurutularak öğütülmesiyle elde edilen ve yemeklere tat vermek amacıyla kullanılan bir baharat (TDK, 2009: 50). acı elma :Ebucehil karpuzu. acı yavşan :Birleşikgillerden, Anadolu’nun her bölgesinde doğal ortamlarda yetişen, gri renkli bir bitki, ak pelin, tepe otu, tüylü dalak otu (TDK, 2011: 12). acımık :Çokça buğday tarlasında biten ve delice, karamuk da denilen ot ve tohumu (TDK, 2009: 50). adaçayı :Ballıbabagillerden, çiçeklerine göre farklı renkleri bulunan, tüylü ve beyazımtırak yaprakları olan olan güzel kokulu bir bitki, dağ çayı (TDK, 2011: 24). afiyet şifa olsun :”Yarasın, iyi gelsin, şifa bul.” anlamında bir söz. ağaç balı :Kayısı, erik, badem gibi ağaçların gövde ve dallarından sızan zamk (TDK, 2009: 50). ağzında bakla ıslanmaz :Satıcıların, “Sır tutmasını bilmeyen, boşboğaz.” anlamında bir söz. ak pelin :Acı yavşan. akbacak :Çiğ olarak yenen bir ot (TDK, 2009: 141). akbaş :Tane tutmamış ekin başağı (TDK, 2009: 142). akbörülce :Beyaz, kuru fasulye. akbubatça : Papatya (TDK, 2009: 142). akbuğday :Sonbaharda ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak bir çeşit buğday (TDK, 2009: 142). akdarı :Beyaz mısır (TDK, 2009: 146). aktar :Genellikle baharat ve züccaciye ürünleri satılan dükkân. aktariye :Aktarın sattığı her türlü şey. aktarlık :Aktarın yaptığı iş, meslek. 114 alıç :Hünnapgiller familyasından olup karasal iklim bölgelerinde yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç (TDK, 2011: 93). Allah birini bin etsin :“Malına bereket gelsin." anlamında bir söz. altın otu :Sarı renkli çiçekleri olan, hastalıklara iyi geldiği söylenen şifalı bir bitki. anason tohumu :Maydanozgillerden, kokulu tohumu eczacılıkta kullanılan bitki. andız pekmezi :Andız ağacının tohumundan yapılan, soğuk algınlığına iyi geldiği söylenen pekmez. badem yağı :Bademden elde edilen, değişik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bitkisel yağ. baharat :Yiyecek ve içeceklere farklı tatlar vermek için kullanılan karabiber, kırmızıbiber, tarçın, karanfil, zencefil, kimyon vb. maddeler, bahar. balbeki :Koyu pekmez (TDK, 2009: 501). biberiye : Patlıcangillerden, küçük, kokulu ve iğneye benzer ince yaprakları yemeklerde kullanılan otsu bir bitki. bitli baklanın kör alıcısı olur :“Her kalitede ürünün bir müşterisi vardır.” anlamında bir söz. bobaçça : Papatya. bövelek :Ökse otu. burçalak :Burçak. burçalık :Yer elması biçiminde, siyah kabuklu ve kırlarda kendiliğinden yetişen bir bitki. büber :Biber. cız kabak :Koyu yeşil renge sahip kabak. cızlam :Kaçma, sivişme. civanperçemi :Birleşikgillerden, birçok türü olan, beyaz ve sarı çiçekleri bulunan bir kır bitkisi (TDK, 2011: 469). 115 cüccam :Çörekotu. çağşır : Dereotuna benzer yemeği yapılan bir çeşit ot. çam sakızı :Çamların dış kabuklarından çıkarılan ve eczacılıkta kullanılan sakız. çıtlık :Menengiç. çiğit :Çekirdek. çitlek : Devramber çiçeği. çörek otu : Düğün çiçeğigillerden, tohumları yağ ve un hâline getirilerek tüketilen bir bitki, çörekotu. dalağan :Isırgan otu. defne yaprağı : Defnegillerden, hoş koku ve aroması ile yemeklere lezzet veren bir bitki. devramber çiçeği :Ayçiçeği veya çekirdeğinin bir diğer adı. dilmek :Kurutulacak meyveleri parçalara ayırmak. dostluk başka, alışveriş başka :iş ile alışveriş ilişkisi birbirine karıştırmamak. dut pekmezi : Dutun kaynatılmasından elde edilen ve hastalıklara iyi geldiği bilinen bir pekmez. ebegümeci :Ebegümecigillerden, mor renkli çiçekleri bulunan, doğada doğal bir şekilde yetişen, yaprakları sebze olarak kullanılan aynı zamanda hastalıklara iyi geldiği söylenen otsu bir bitki (TDK, 2011: 751). ebem ekmeği :Ebegümecine benzeyen bir bitki. ebomeç :Yemeği yapılan kendi kendine yetişen bir ot, ebegümeci. ecdadına rahmet :“Allah geçmişine rahmetiyle muamele etsin” anlamında bir söz. eğir otu :Göl ve akarsu kenarlarında yetişen kökü ilaç yapımında kullanılan çok yıllık otsu bir bitki, eğir kökü (TDK, 2011: ). eğşi :Ekşi. 116 eğşili :Kızılcık vb. ekşi meyvelerden yapılan, bazı yemekleri yapılan, bazı yemeklere konulan bir çeşit yiyecek. eğşili ot :Aktarların kullandıkları bir söz. eğşimene :Kuzu kulağı denilen yeşil ve yabani bir çeşit bitki. ekşimtırak :Ekşice. eli böğründe kalmak :Müşterilerin çaresiz bir durumu anlatmak için kullandıkları bir söz. envayı çeşit :Çok çeşitli. feslikan :Ballıbabagillerden, adı fesleğen olarak da bilinen, baharat olarak kullanılan bir bitki. funda : Pembe çiçekleri ilaç yapımında kullanılan bir bitki. garayağı :Sulak yerlerde ve ark kenarlarında yetişen bir bitki (TDK, 2009: 1921). gasvak :Kestane. gılik : Palamut. gılla :Ceviz. gunetapan/ günetapan :Ayçiçeği. hardal :Turpgillerden, sarı çiçekli ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bitki (TDK, 2011: 1047). harnup pekmezi :Keçiboynuzu ağacının meyvesinden yapılan bir pekmez. hatmi :Ebegümecigillerden, kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan, kurutularak çay şeklinde tüketilen bir çok yıllık otsu bir süs bitkisi (TDK, 2011: 1060). havlıcan :Zencefilgillerden, bir çok türü olan güzel güzel çiçekli, hoş kokulu, kökleri baharat olarak kullanılan bir bitki (Doğan, 2014: 719). 117 hayıt :Sıvak bölgelerde yetşien, kırmızı çiçekli, yaprağı zeytin yaprağına benzeyen, dallarında sepet yapılan bir çeşit ağaç (TDK, 2009: 2317). ısdırgan otu :Isırgan otu. ısırgan otu ile göt silinmez :“Boş ve faydasız kişilerden faydalı iş beklemek yanlıştır.” anlamında bir söz. ısırgan :Isırgangillerden, sert ve ince tüyüne dokunulduğunda kaşıntı yapan, taze ve kuru baharat olarak tüketilen otsu bir bitki (Doğan, 2014: 791). isot :Şanlıurfa yöresine özgü bir biber türü. kak :Kurutulmuş meyve. kakule :Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen şifalı bir bitki. kantaron :Sarı ve kırmızı çiçeklerinden ve köklerinden faydalanılan şifalı bir bitki. karabaş otu :Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki (TDK, 2011: 1314). karabiber :Karabibergillerin örnek bitkisi olan, meyvelerinin tanesi yuvarlak, yaprakları kalp biçiminde ve yemeklerde baharat olarak kullanılan tırmanıcı bir bitki (TDK, 2011: 1314). karahindiba :Birleşikgillerden, uzun ve dişli yapraklı ve kömeç biçiminde bir bitki (TDK, 2011: 1316). karanfil :Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan, tohumu çay olarak tüketilen hoş kokulu bir baharat. kavurga :Kavrulmuş buğday, mısır çerezi. keçiboynuzu :Harnup. kekik :Ballıbaklagillerden, kendine has kokusuyla bilinen, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda 118 çiçekleri olan ve çiçekleri baharat gibi kullanılan bir bitki (TDK, 2011: 1379). kekre :Ağza acılık hissi veren tat. kereviz :Maydanozgillerden, kökleri ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki (TDK, 2011: 1393). keten tohumu :Ketengillerden, tohumu hekimlikte kullanılan bir bitki (TDK, 2011: 1403). kırkkilit otu :Nemli topraklarda tarla aralarında yetişen çay olarak içilebilen otsu bir bitki . kıvşıyık :İlkbaharda ekin aralarında biten ve kavrularak yenilen bir çeşit ot. kimyon :Maydanozgillerden, ıtırlı tohumları baharat olarak kullanılan hoş kokulu otsu bir bitki (TDK, 2011: 1443). kişniş :Maydanozgillerden, beyaz çiçekli ve meyvesi yemeklerde çeşni olarak kullanılan, tüysüz ve parlak bir bitki (Doğan; 2014: 1041). koka : Dantel yapmada kullanılan renkli ip çeşidi. kök ilaç :Bitki köklerinden elde edilen bir ilaç. kör atın kör alıcısı olur : “Sizce önemsiz görülen bir nesne başkaları için önemli sayılabilir.” anlamında bir söz. kurutulmuş gıda :Sebze ve meyvelerin farklı yöntemlerle kurutulması neticesinde elde edilen yiyecek. küncü :Susam tohumu. lavanta :Karabaş otu. leblebi :Nohutun kavrularak kabuğu alınmak suretiyle elde edilen kuruyemiş. manadura kurusu : Domates kurusu. mangır :Müşterinin aldığı mal veya ürün karşısında verdiği para. melengiç/ menengiç :Melengiç ağacının baharat olarak kullanılan meyvesi, menengiç. 119 mersin yaprağı :Yemeklere lezzet vermek amacıyla baharat olarak sıkça kullanılan bir bitki. mesai harcamak :Satıcı tarafından bir işin gerçekleşmesi harcanan zaman. meyan kökü :Fasulyegiller familyasından olan, küçük mavi ve mor çiçekler açan, kökü içecek olarak kullanılan bir bitki (TDK, 2011: 1671). nane :Ballıbabagillerden, başak çiçekli, güzel kokulu, yaprakları yaş ve kuru baharat olarak da kullanılan otsu bir bitki (Doğan, 2014: 1291). nar ekşisi :Nar suyunun kaynatılmasıyla elde edilen, salatalara lezzet katmak amacıyla çeşni olarak da kullanılan sos. nebat :Bitki. oğul otu :Ballıbabagillerden, yaprakları ilaç yapımında kullanılan bir bitki, melisa (TDK, 2011: 1790). ot ilaç : Doğal ya da yapay ortamlarda yetiştirilen, bitkilerden elde edilen bir ilaç. papatya :Birleşikgillerden, baharda çiçek açan ve hekimlikte kullanılan otsu bir bitki (Doğan, 2014: 1373). pul biber :Acı biberin kurutulup öğütülerek yemeklerde kullanıldığı bir baharat. püs :Çamların çıralı yerlerinden elde edilen siyah katran. rezene :Maydanozgillerden, dereotunu andıran, anason yerine kullanılan ve yaprakları çay olarak da tüketilebilen otsu bir bitki (TDK, 2011: 1978). safran :Ülkemizde Karabük yöresinde yetişen baharat olarak tüketilen şifalı bir bitki. semizotu :Semizotugillerden, küçük etli yapraklı, birçok çeşitleri bulunan ve salatalarda kullanılan bir bitki (Doğan, 2014: 1498). 120 sinameki :Baklagillerden, yaprakları hekimlikte kullanılan bir bitki. sumak :Antepfıstığıgillerden, meyvası tıpta kullanılan, yemeklere ve salatalara ekşilik vermek için kullanılan bir bitki (Doğan, 2014: 1543). susam :Susamgillerden, sıcak bölgelerde yağlı tohumu simit ve böreklerin üzerine baharat olarak kullanılan küçük bir bitki (TDK, 2011: 2174). şifalı ot :Sağlık açısından faydaları olduğu bilinen kuru ve yaş olarak tüketilen, kırlarda doğal olarak yetişen bitki. tarçın : Defnegillerden, birçok türleri olan, keskin kokulu ağaç ve bu ağacın baharat olarak kabuğu. tatlı toz biber :Tatlı biberin kurutularak öğütülmesi sonucu elde edilen baharat. tatlıkabuk :Tarçın (Gülensoy, 2011: 869). termiye :Akdeniz bölgesinde yetişen ve çerez olarak tüketilen şifalı bir bitki. toz biber :Kurutulmuş biberin toz hâline getirilmesi sonucu elde edilen baharat. töhmekan :bk. Semizotu. ülübe/ ülübü :Fasulye. üzerlik tohumu :Sedefotugillerden, çok dallı, beyaz çiçekli, kapsül içindeki acı tohumu tütsü olarak kullanılan bir bitki (Doğan, 2014: 1766). üzüm pekmezi :Üzümün kaynatılması ile elde edilen pekmez. yavşan otu :Arslanağzıgillerden, birçok çeşitleri olan, mide ilacı olarak kullanılan keskin kokulu bir bitki (Doğan, 2014: 1824). yişillik/ yeşillik :Sofraya konulan marul, tere, yeşil soğan gibi otlar. yoğurt çiçeği : Papatya. 121 zencefil :Zencefilgillerden, sıcak iklime sahip bölgelerde yetişen, köksapı baharat olarak kullanılan bitki. zerdeçal : Zencefilgillerden, köksaplarından sarı boya elde edilen bitki. zeyrek :Keten tohumu. zığlanmak :Alıcının işini hızlandırmak. zıngadak düşmek :İş yerine ani bir şekilde gelmek. zırıncımak :Alışveriş sırasında sızlanarak baş ağrıtmak. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 16:40 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.2. Ayakkabı Boyacılığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-02.01.2018 Kaynak Kişi: Kamil Asma Ayakkabı Boyacısı Kamil Asma, 1957 yılında Karaman’da doğmu... See more --Alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.2. Ayakkabı Boyacılığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-02.01.2018 Kaynak Kişi: Kamil Asma Ayakkabı Boyacısı Kamil Asma, 1957 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Abidin Asma’dan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Asma’nın, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı afili olmak :Ayakkabısı oldukça güzel görünmek. ağız tadıyla yemek :Müşteriden aldığı parayı sağlıklı ve huzurlu tüketmek. aklı fırtmak :Çok korkmak. aklı kesmemek :Yapılan davranışa akıl erdirememek. aklına dammak : Olacakları önceden hissetmek. Allah muhannete muhtaç etmesin :“Allah iyilik bilmeyen kimseye muhtaç etmesin.” anlamında bir söz. andavallı :Avanak, bön. ayakkabı :Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılan giyecek, başmak, pabuç (TDK, 2011: 198). ayakkabı boyacısı :Ayakkabı boyama işini meslek edinen kişi. 122 ayakkabı boyası :Ayakkabıları daha temiz göstermeye yarayan, farklı renkleri bulunan petrol ürünü kimyasal madde. ayakkabı cilası :Ayakkabıları canlı ve parlak gösteren kimyasal bir deri parlatıcısı, cila. ayakkabı süngeri :Ayakkabıyı boyarken boyayı tüm yüzeye yaymaya yarayan, emici kimyasal sünger. ayakkabının tozunu almak :Ayakkabının fırça yardımıyla tozunu almak. azımsamak :Müşterinin vermiş olduğu parayı az görmek. badem yağı :Ayakkabıyı yumuşak tutmaya yarayan badem yağından üretilen kimyasal yağ. bakar olmak :Emanete sahip çıkmak. ballı yağlı olmak :Sıkı fıkı olmak. boya sandığı :İçine boya malzemelerinin konduğu kutu şeklindeki seyyar tezgâh. cila :Ayakkabıları parlatmaya yarayan kimyasal yağ. çene çalmak :Malı satmak için bolca konuşmak. değiştir beyim : Diğer ayakkabıyı koy. emeğini korutmak :Emeğinin karşılığını almak. eve ekmek götürmek :Çalışıp rızkını kazanmak. fırça :Ayakkabının tozunu almada kullanılan ağaç bir zemin üzerine kimyasal kıllar yapıştırılarak oluşturulan temizleme aracı (TDK, 2011: 867). kadife bezi :Kadife kumaştan yapılan ve ayakkabının yüzeyini parlatmaya yarayan bez parçası. kadife çekmek :Cilalanan ayakkabıyı parlatmak maksadıyla üzerine kadife sürmek. kadife kumaş :Ayakkabıyı parlatmada kullanılan kadife kumaş. komple yapmak :Alınan siparişlerin tamamını belli bir bedel karşılığında yapmak. lalin :Boyacı kaşığı. lostracılık :Ayakkabı boyacılığı. 123 parıl parıl parlamak :Çok parlak görünmek. parlamazsa para yok :“Memnun olmazsan para verme.” anlamında bir söz. şırlak olmak :Ayakkabıyı parlak ve gösterişli hâle getirmek. yanlarına kâr kalmak :Yaptıkları cezasız kalmak. 4.3. Ayakkabı Tamirciliği (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-25.03.2017 Kaynak Kişi: Ramazan Uysal Ayakkabı Tamircisi Ramazan Uysal, 1963 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Osman Uysal’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Uysal’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-02.01.2018 Kaynak Kişi: Mustafa Öcal Ayakkabı Tamircisi Mustafa Öcal, 1959 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ömer Usta’dan öğrenmiştir. Mesleğini 46 yıldır icra eden Öcal’ın, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-11.01.2018 Kaynak Kişi: Osman Uysal Ayakkabı Tamircisi Osman Uysal, 1957 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Sağkaya’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Uysal’ın, bu mesleği öğrettiği 2 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı ayakkabı kalıbı :Ayakkabıları genişletmeye yarayan, ağaç veya plastik imal edilen araç. 124 ayakkabı tamircisi :Her türlü ayakkabının tamir ve bakımını yapan meslek erbabı. babıç/ babuç/ pabuç :Bir çeşit açık ayakkabı (Doğan, 2014: 1367). bada bada ayakkabı :Büyük büyük, iri iri ayakkabı (TDK, 2009: 459). badal bayrak :Eski püskü, yırtık pırtık ayakkabı. badıl badıl :Satıcının gevezelik etmesi, gürültülü ve kaba konuşması, şamata. bağcık :Ayakkabıyı bağlamada kullanılan, ince ve uzun ip. basmak :Müşterinin uzattığı ayakkabıyı geçici olarak giymek. başmak :Eskiden kullanılan kadın ayakkabısı. başmakçı :Ayakkabı yapıp satan kimse, ayakkabıcı. bekere :Makara. biz :Ayakkabı tamirciliğinde deriye delik delmede kullanılan tığ. burun demiri :Ayakkabıda aşınmayı önlemek için burun kısmına çakılan demir (Duru vd., 2016: 15). cırcır :Ayakkabı fermuarı. cizlavit :Lastik ayakkabı. çekiç :Genellikle kısa değnek ve metal başlıktan oluşan ayakkabıcı aleti. çıtçıt makinesi :Kemere ve ayakkabıya çıtçıt basmaya yarayan araç. çivili ayakkabı :Kalıbın tabanına göre kesilen astarın, kalıba çivilenmesi ile yapılan ayakkabı. danalya :Ayakkabıyı kalıba çekmeye yarayan pense veya kerpeten benzeri alet. delgeç :Zımba. deri kemer : Deri veya suni deriden üretilen kemer. destur almak :Ustasından icazet almak. 125 dikişli ayakkabı :Taban köselesi, çivi yerine iple dikilerek tutturulan ayakkabı çeşidi (Bardakçı, 1976: 285). dilik :sökük ve eski olan şey. eski püskü pabuç :Çok eski, oldukça yıpranmış pabuç. fakite :Tabaklanmış ve yağlanıp boyanmış büyük baş hayvan derisi (TDK, 2009: 1831). farımak :Yıllarını vermek, ihtiyarlamak. faşıldak :Özenmeden, aceleye getirilerek yapılan iş. fermuar :Giysilerin bölümlerini birbirine tutturmaya yarayan şerit. hırtıbığı kesilmek :Yorgunluktan bitkin düşmek. hoval :Ayakkabıcaların, aykkabı altını parlatmak ve kalıbın üstüne deriyi germek için kullandıkları şimşirden yapılmış bir araç (TDK, 2009: 2421). iç astar :Ayakkabının iç kısmına konulan keçe, deri veya sentetikten yapılan astar. iğne yurdu :İğne deliği. ilaç :Ayakkabıcılıkta yapıştırma işlerinde kullanılan özel yapıştırıcı. ilgi :Ayakkabı tamirciliğinde kullanılan çengelli iğne. kabara :Botların altına çakılan, raptiyeye benzeyen, başı kalın ve geniş çivi. kabaralı potin :Altına kabara çakılmış bot şeklindeki ayakkabı. kapsül basma makinesi :Kemer yapımı sırasında, deri üzerine metal aleti monte etmeye yarayan makine. karabaşlı çivi :Ökçenin tahta kısmını tutturmaya yarayan çivi. kaytan : Dikme işlerinde kullanılan balmumu sürülmüş ip. keçe tabanlık :Keçeden yapılan iç astar. kelik :Ayakkabı. kemer :Giyim sektöründe kullanılan deri ve sentetik malzemeden üretilen kayış. 126 kemer köprüsü :Kemerin üzerindeki deri halka. kemer tokası :Kemerin baş kısmına monte edilen, sıkıştırma görevini yapan metal parça. kemer vidası :Kemerde metal bölmeyi, deri kısma birleştirmeye yarayan çıtçıt. kepi :Çivi. kerpeten :Çivi sökmeye ve kesmeye yarayan metal iki kolu bulunan kesici alet. çivi çeşidi. kesik :Yemeni, terlik. kesim bıçağı :Ayakkabıcılıkta kullanılan ve deri kesmeye yarayan keskin bıçak. kıvırma :Ayakkabının kenar kusurlarını düzeltip, katlama işlemi. makara :Üzerine iplik sarmaya yarayan silindir boru. makine çeşidi. masara makarası :Metalden yapılan, üzerine şerit, fitil ya da iplik takılan silindir şeklindeki boru. masat :Falçatayı keskinletmeye yarayan yüzeyi pütürlü çubuk şeklindeki araç. mekik : Dikiş makinesinde, içine masura yerleştirilen devinimli parça. meşin :Koyun derisi (Bardakçı, 1976: 285). monte çivisi :Ayakkabıyı kalıba monte etmede kullanılan mühre :Ayakkabı çivisi. nalça mıhı :Ayakkabı ökçesine çakılan çivi. nalça :Ayakkabıların ökçesine çakılmak üzere demirciler tarafından özel şekilde yapılan, atnalı şeklinde, önü kapalı, ortası açık demir parçası (Bardakçı, 1976: 285). ökçe :Ayakkabı topuğu. 127 ökçe kapağı :Ökçenin topuğuna çakılan, metalden yapılma özel koruma aparatı. ökçe lastiği :Ayakkabı ökçesine çakılan ve ayakkabı topuğunu korumaya yarayan lastik. örs :Ayakkabının üzerine geçirildiği demir altlık. pençe :Ayakkabının taban köselesi. pesterizme :Ayakkabının kalıba montelenme sürecinde yapılan işlem. potin :Çocukların ve dağa ve bayıra giden insanların kullandıkları özel ayakkabı (Bardakçı, 1976: 285) sahtiyan :Keçi derisi (Bardakçı, 1976: 285). sarı kapak çivi :Ayakkabı pençesinin tabanına çakılan çivi. taka :“Eskimiş, kullanılamaz durumda.” anlamında bir söz. tiyniyetsiz :Kötü huylu kişi veya kimse. vakite :Sığır derisi (Bardakçı, 1976: 285). valiz çekeceği :Valizin elle tutulan metal kısım. veresiye yok :“Parası peşin” anlamında bir söz. yağdanlık :Ayakkabı tamirciliğinde makinaları yağlamada kullanılan yağ kabı. yakma :Ayakkabının kenar kısımlarının dikilmesi sonrası yapılan işlem. yemeni :Alt kısmı kösele, üst kısmı ise deriden yapılan hafif ayakkabı. yukalmak :Fazla kullanmaktan dolayı iyice eskimek. zımba : Deri malzemeye, delik açma işlemini yapan araç. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 16:45 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.4. Ayakkabıcılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 128 Kaynak Kişi: Mahmut Konur Ayakkabıcı Mahmut Konur, 1954 yılında Ka... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.4. Ayakkabıcılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 128 Kaynak Kişi: Mahmut Konur Ayakkabıcı Mahmut Konur, 1954 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Ahmet Konur’dan öğrenmiştir. Mesleğini 42 yıldır icra eden Konur’un, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Ali Kopçal Ayakkabıcı Ali Kopçal, 1963 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Emin Hopa’dan öğrenmiştir. Mesleğini 42 yıldır icra eden Kopçal’ın, bu mesleği öğrettiği 4 kişi vardır. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Memiş Özdemir Ayakkabıcı Memiş Özdemir, 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mahmut Konur’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Özdemir’in, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. (Derleme-4) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.02.2018 Kaynak Kişi: Osman Kutucu Ayakkabıcı Osman Kutucu, 1959 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası H. Hüseyin Kutucu’dan öğrenmiştir. Mesleğini 54 yıldır icra eden Kutucu’nun, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. (Derleme-5) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-01.01.2018 Kaynak Kişi: Mehmet Konur Ayakkabıcı Mehmet Konur, 1956 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası aynı zamanda babası olan Ahmet Konur’dan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Konur’un, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. 129 Meslekle İlgili Söz Varlığı acar :Yeni, taze (TDK, 2011:6). ağman :Ayakkabıcılıkta kusur, hata, eksik tarafı anlatan bir söz. Ahi Ekber :Yemenicilerin piri. Ahi Evran :Ayakkabıcıların piri. aktar değneği :: Dikişli ayakkabıları çevirmeye yarayan tahta aygıt. ayağına yavuz taş dokunmasın :“Sıkıntı çekme, sağlıcakla kal!” anlamında bir söz. ayağında eskisin :İyi ve güzel günlerde kullan. ayakkabı :Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılan giyecek, başmak, pabuç (TDK, 2011: 198). ayakkabı bağı :Ayakkabının bağcık kısmına takılan ip. ayakkabıcı :Her türlü ayakkabı işlerini yapıp satan meslek erbabı. ayakkabıcılık :Ayakkabı üretim ve pazarlama işlerini sürdüren meslek dalı. babet ayakkabı :Esnek, yumuşak ve rahat özelliklere sahip, topuksuz bayan ayakkabısı. bebe :18-24 arası büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. burun bombe :Ayakkabı da burun bölgesine gelen kısım. cızma/ çizme :Koncu en az dize kadar uzanan deri veya lastik ayakkabı (Doğan, 2014: 324). cicili bicili ayakkabı :“Çok desenli ve güzel ayakkabı.” anlamında bir söz. çarık :İşlenmemiş sığır derisinden üretilen basit ayakkabı (Doğan, 2014: 293). çarıkçı :Çarık türü ayakkabı yapıp satan meslek erbabı. 130 çekidik :Kadın yemenisi. çizmeci :Çizme türü ayakkabı üretip, satan meslek erbabı. çizmeyi aşmak :Haddini aşmak. çok gezen pabuç bok getirir :“Gereksiz ve boş işlerle uğraşarak vakit geçirenler mutlaka sıkıntıyla karşılaşır.” anlamında bir söz. çoraplık :Ayakkabının alt kısmına gelen iç bölme. dil :Ayakkabının bağcık kısmının alt kısmında bulunan deri. edik/ edük :Köylü çizmesi, mest. Ermenek/ Ermenek lastiği :Bir zamanlar Ermenek’te üretilen ve o yörede “kara lastik” adıyla da bilinen lastik ayakkabı, Ermenek lastiği. eskisi küllüğe :İyi günlerde kullanıp, eskitmen dileğiyle. espadril ayakkabı :Üst kısmı hasır, diğer tarafları kumaş çeşitlerinden yapılan, esnek ve hafif bir ayakkabı. eti senin kemiği benim :Her şeyiyle ustaya tabi olmak. etik :: Patik, çocuk ayakkabısı. filet :30-35 arası büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. foracı :Ayakkabının tabanı diken meslek erbabı. galfa/ kalfa :Aşaması çıraklıkla usta arasında bulunan zanaatçı (TDK, 2011: 1278). garson :35-39 arası büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. gondura/ yondura/ kundura :Kaba işlenmiş, bağsız, konçsuz ayakkabı (TDK, 2011: 1526). göz deliği :Ayakkabıda bağcık takılan, sıra sıra küçük deliklerin bulunduğu bölme. gülerek kullan :Müşterinin, satıcıya karşı söylediği esenlik sözü. gürültüye pabuç bırakmamak :Önemli bir tehlike oluşturmayacağını bildiği korkutmalara aldırış etmeyip inandığını yapmak. haffa / haffaf :Terlik, ayakkabı gibi giyecekleri yapıp satan meslek erbabı, kavaf (Doğan, 2014: 668). harmana :Hasat sonrasına bırakılan hesap. 131 haydan gelen huya gider; sudan gelen sele gider :“Emeksiz kazanç çabuk tükenir.” anlamında bir söz. herkes sakız çiğner amma, Ayşe abla gibi patlatamaz :“Her ayakkabıcının farklı bir iş görme becerisi vardır.” anlamında bir söz. hırhış olmak :Yoğun işlerden dolayı nefes nefese kalmak. iç yanak :Ayakkabının iç yan kısmı. iskarpin :Yumuşak deriden yapılan ayakkabı (Bardakçı, 1976: 285). kalıp :Ayakkabı numaralarına göre özel olarak üretilen tahta veya plastik malzeme. kalıpçı :Ayakkabıcılıkta kalıp işlerini yürüten meslek erbabı. kavaf :Özentisizce üretilen, kalitesi düşük, ayakkabı yapıp satan meslek erbabı. kelik :Eski ayakkabı. kelikçi :Ayakkabıcı. kemer :Giyim sektöründe kullanılan deri ve sentetik malzemeden üretilen kayış. kenar kıylık :Ayakkabının kenarına atılan özel bir ayakkabı dikişi. kerata :Ayakkabı giymede kullanılan metal ve plastikten yapılan araç, çekecek. kesim :İşlenmiş deriyi makinede kesme işlemi. konç :Ayakkabının ayak bileğinden üst kısmı. köşger :Yemeni türünde ayakkabıları üreten meslek erbabı. kulaklarını çekmek :Uyarmak maksadıyla ceza vermek. kunduracı :Kundura yapan veya satan kimse (TDK, 2011: 1526). kunduracılık :Kunduracıların yaptığı iş (TDK, 2011: 1526). 132 lastik ayakkabı :Lastik malzemeden imal edilen ayakkabı. malın hayrını görmek :“Sattığım malı hayırlı bir şekilde kullan.” anlamında bir söz. mastalya :İçerisinde ayakkabı derisi yumuşatılan tahta leğen, çanak. merdane :18-24 arası büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. mest :Ayakkabıların iç kısmına giyilmek amacıyla deriden imal edilen, iç ayakkabı çeşidi. modelci :Ayakkabı modelini çizen kişi. muşta :Ayakkabıcıların kullandıkları ağırlık ölçme aleti. müşgül :Satıcıların iş yerinde yaşadıkları zor durum, sıkıntı. nalın :Takunya, sandalet. nöğürün/ ne görürsün :Ne işle meşgulsün! ökçe :Ayakkabının topuk kısmı. özel no :44+ üzeri büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. pabucu dama atılmak :Bir iş yerinde veriminden dolayı gözden düşmek. pabuç eskitmek :Bir işin gerçekleşmesi için çok gidip gelmek. pabuç kadar dili olmak :Müşteriye veya birisine kabaca cevap vermek. patik :18-24 büyüklüğe sahip ayakkabı numarası. Piri Pina :Mestçilerin piri. sandalet ayakkabı :Taban kısmı, üst kısmından kayışla bağlanabilen yazlık ayakkabı. saya :Ayakkabının deriden yapılan yumuşak ön kısmı. sayacı :Ayakkabının ön kısmını dikip hazırlayan meslek erbabı. sayacılık :Sayacının yapmış olduğu meslek dalı. sneaker ayakkabı :Kauçuk vb. malzemelerden yapılan, yürürken ses çıkarmayan ve oldukça rahat spor ayakkabısı. spor ayakkabısı :Spor yaparken kullanılan esnek, rahat ve özel bir ayakkabı. 133 şerbetlik :Ayakkabıcık mesleğinde dükkânda çalışan çırağa, müşteri tarafından verilen bahşiş. şipidik :Bir çeşit ökçesiz hafif ayakkabı. şirnemek / şişgin :Fazla övgüden dolayı havadar, şımarık olmak. taban astarı :Ayakkabı tabanı için üretilmiş, sertleştirilmiş karton veya plastik altlık. taban ilacı :Sayayı tutturmada kullanılan yapıştırıcı, ilaç. taban :: Değişik malzemelerden üretilen ayakkabı altlığı. tahta kalıp :Ayakkabı yapımında ölçü almada kullanılan ağaç kalıp. takunya :Kısmen veya tamamen tahtadan yapılmış abdest almada kullanılan terlik. temizlik :Ayakkabının ateşte ütülmesi, kalıptan çıkarılıp boyanarak, giyime hazır hâle gelmesi işlemi. terlik :Ev içinde giyilen, ekseriyetle yanları ve arkası açık, hafif ayakkabı çeşidi (Doğan, 2014: 1684). terlikçi :Terlik yapıp satan meslek erbabı. tezgâhlamak :Bir işi önceden planlamak. topuk yastığı :Ayakkabının ökçe kısmına gelen iç bölme. vardola :Ayakkabının taban köselesinin üst katından ayakkabıyı dört taraftan saran, dar kösele şeriti. vinleks ayakkabı :Suni deriden yapılan ayakkabı. yan parça :Ayakkabının yan kısmı. yemeni :Altı köseleden yapılan hafif bir ayakkabı. yemenici :Yemeni türü ayakkabı yapıp satan meslek erbabı. zegerdan : Orta boyda ayakkabı kalıbı. zenne :Kadın çizmesi. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 16:52 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.5. Bakırcılık (Derleme) 134 Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.02.2017 Kaynak Kişi: Sefer Akyüz Bakırcı Sefer Akyüz, 1940 yılında Karaman�... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.5. Bakırcılık (Derleme) 134 Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.02.2017 Kaynak Kişi: Sefer Akyüz Bakırcı Sefer Akyüz, 1940 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babasından öğrenmiştir. Mesleğini 60 yıldır icra eden Akyüz’ün, bu mesleği öğrettiği üç kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı Allah yokluk göstermesin :“Allah sıkıntı vermesin!” anlamında bir söz. aşma :Bakırdan yapılan silindir şeklinde kova (TDK, 2009: 361). ayaklı bakır ibrik :Altında bakırdan ayağı olan ibrik. bakır :Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C'ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (TDK, 2011: 238). bakır guşana :Bakırdan yapılan orta büyüklükteki bir tencere. bakır havan :İçerisinde sert şeyleri dövüp ufalamaya yarayan, bakırdan yapılan, oldukça çukur ve enli kap. bakır kahve cezvesi :Kahve pişirmeye yarayan, saplı, küçük bakır kap. bakır kepçe :Büyük kazanlarda pişen sulu yiyecekleri karıştırmakta, dağıtmakta kullanılan, uzun saplı, yuvarlak, büyük ve derin kaşık. bakır meydan sinisi :Üzerinde yemek yenilebilen yuvarlak, bakır büyük tepsi. bakırcı :Bakır işleriyle uğraşan meslek erbabı. bakırcılık :Bakırcının yapmış olduğu meslek türü. bakraç :Helke. barç :: Parç. 135 buçuk :Yarım batman (7.697 kg.lık eski bir ölçü) sıvı alan bakır kova (TDK, 2009: 777). bulgur kazanı :İçinde bulgur kaynatmaya yarayan bakırdan yapılan enli ve büyük kazan. cingil :Alt kısmı yuvarlak, üstü kapaklı, sıvı taşımada kullanılan bir çeşit kova. çalma tekniği :Motiflerin demir zımparalarla baskı yapılması şeklinde uygulanan bakır işleme tekniği. çekme tekniği :Bakırın eşyanın, ağaç kalıplarla tahtada çekilmesi şeklinde uygulanan bakır işleme tekniği. çencire / tencere :Yemek pişirmekte kullanılan, genellikle metal, kapaklı kap. çitil :Bakırdan yapılma, içerisine genellikle yoğurt konan, küçük, kulplu bir kap. de gayrı :Satıcılara, alıcı tarafında pazarlık sırasında malın değerini ifade etmesi için söylenilen bir söz. dediğim dedik :Kendisinden başkasının dediğini dinlemeyen, inatçı. delikli :Süzgeç. dımdızlak kalmak :Eski imkânlarını yitirmek. dik guşana :Taban kısmı düz, yan tarafları dik şekilde olan tencere. dövme tekniği :Bakırın ağaç tokmakla dövülmesi şeklinde uygulanan bakır işleme tekniği. düz bakır ibrik :Alt kısmında ayaklık bölümü bulunmayan bakır ibrik. goşana/ guşane/ kuşane :Büyük ebatlı, ağzı kapaklı karavana tencere. güğüm :Bakırdan yapılma, gövde tarafı şişkin, uzun dar boyunlu, kapaklı su kabı. güle güle :Bakırcıları giden müşterilerin arkasından söyledikleri iyi dilek sözü (Gökdayı, 2015: 218). 136 hanene Hızır uğrasın! :“Evine Hızır uğrasın, evin bereketlensin!” anlamında bir söz. haranı/ hareni :Tencereden büyük bakır kap (Mısırlıoğlu, 2008: 69). helke :Eskiden köylerde su taşımada ve süt sağmada kullanılan cingilden büyük bakırdan kulplu küçük su kovası. helvanı :Genellikle aşçıların kullandığı tencere çeşidi. höflü :Sert mizaçlı kişi. ırbık :Su kabı, ibrik. imanı gevremek :İş yükünden dolayı çok yorulmak. insan niyetinin ekmeğini yer :“Kötü niyetli insan kötülük, iyi niyetli insan iyilik görür.” anlamında bir söz. it takkeyi ne yapsın, dingilderken düşürür :“İnsanların bir kısmı sahip olduklarının değerini bilemez.” anlamında bir söz. kakma tekniği :Motiflerin kap üzerine kazılarak veya oyularak yapıldığı bakır işleme tekniği. kazgaç :Bakırcıların kapları kalaylamak için kullandıkları bir demir araç. kazan :: Düğünlerde yemek pişirmek maksadıyla kullanılan, taban kısmı derin, kulplu büyük kap (Doğan, 2014: 988). kevgir :Bakırdan yapılma uzun bir sapı bulunan pekmez kaynatma işlerinde kullanılan delikli kap. krom sini :Üzerinde yemek yenilebilen, kromdan yapılma, büyük ve yuvarlak tepsi. kulplu bakır helke :Bakırdan yapılan, kenarlarında kulbu bulunan, orta büyüklükteki su taşıma kovası. kulplu kazan :Bir şey kaynatmaya yarayan, büyük, derin ve kulplu kazan. 137 kulplu tas :Genellikle içine sulu şeyler konulan, kenarlarında kulbu bulunan, bakır tas. kulplu yemek tavası :İçerisinde yağ eritilen, uzun saplı yayvan kap. lembeki :Küçük tabak, küçük sahan (TDK, 2009: 3073). parç :Kulplu su kabı. sahan :Küçük ve derinliği az yemek kabı (Doğan, 2014: 1459). sini :Bakırdan yapılma, yayvan yemek sofrası. tabak çanak kalaylamak :Bakır kapları kalaylamak. tava delik tas delik, o da bir üstenbelik :“İşler hep kötüye gidiyor.” anlamında bir söz. tereyağından kıl çeker gibi :Hiçbir sorun yaşamadan işin içinden çıkmak (Aksan, 2015: 188). yuvarlak guşana :Taban kısmı yuvarlak, bakır tencere. 4.6. Bakkallık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.02.2018 Kaynak Kişi: Mehmet Sesçi Bakkal Mehmet Sesçi, 1981 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 15 yıldır icra eden Sesçi’nin, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.02.2018 Kaynak Kişi: Yaşar Cingöz Bakkal Yaşar Cingöz, 1967 yılında Karapınar’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 12 yıldır icra eden Cingöz’ün, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı 138 abur cubur şey :Besin değeri olmayan atıştırmalık yiyecek, garnitür. ağaran :Süt, yoğurt, ayran vb. ürünler (TDK, 2009: 83). bakkal :: Daha çok perakende olarak yiyecek ve günlük ev ihtiyaç maddeleri satan kimse (Doğan, 2014: 144). bakale bi bacım/ bak hele bir bacım :Size sesleniyorum, bakar mısınız? bakkal çakkal :Bakkal türü küçük işler. bakkal defteri değil :“Karışık ve düzensiz kullanacağın bir defter değil.” anlamında bir söz. bakkal defteri :Bakkalların düzensizce kullandıkları her yeri yazılmış hesap defteri. bakkal kâğıdı :Kalın ve kaba kâğıt (TDK, 2011: 239). bakkal kasap, hep bir hesap :“Ne kadar çaba sarf etsende sonuç değişmez.” anlamında bir söz. bakkala bırakma :“Bir işi geciktirme, oyalama.” anlamında bir söz. bakkaliye :Bakkalda satılmak üzere raflarda bulundurduğu her türlü malzeme. bakkallık :Bakkalın yapmış olduğu iş, meslek. bekeli :Kapalı. bekere :Üzerine ip sarılan makara. bereket versin : “Allah bereketini arttırsın.” anlamında bir söz. birader :Erkek kardeş. bisküvi/ büsküvüt/ biskevit :Ana malzemesi un, süt, şeker olan ve uzun süre saklanabilen gevrek bir peksimet. borç :Bakkallık mesleğinde sonradan ödenmek üzere alınan mal veya para. bunsuramak :Şaşırmak, afallamak. cam şekeri :Sormuk şeker. cara/ cuvara/ sigara :Tütün mamulünden elde edilen içecek. ciklet :Sakız. 139 cips :: Patates, mısır vb. gıdaların sos ve baharatla kızartılması ile yapılan ambalajlı yiyecek. çay :Nemli iklimlerde yetişen, boyu üç metreye kadar ulaşan ve yapraklarından kırmızı renkli içecek elde edilen çaygillerden bitki (Doğan, 2014: 298). çerez :: Poşetlenmiş kuruyemiş. çikolata :Genellikle kakaodan yapılan ve içerisine fındık, badem, fıstık ve bisküvi katılarak üretilen yiyecek. çitlek :Ay çekirdeğinin taze veya kavrulmuş olarak tüketildiği kuruyemiş. deterjan :Giyecekleri temizlemeye yarayan kimyasal bir malzeme. devramber :Ay çekirdeği. ekmek dolabı :İçerisinde ekmeklerin muhafaza edildiği ahşap dolap. ekmek :Bakkalların dükkânlarında sattıkları yiyecek maddesi. ekmeksiz :”İyilik bilmez, nankör.” anlamında bir söz. elganem :Bir işi beceremeyen, beceriksiz. eli bolarmak :Rahatlamak, düzlüğe çıkmak. emecek :Şeker. fasulye şeker :Fasulyeyi andıran yüzeyi beyaz tatlandırıcı malzemeyle kaplı şeker. faşalak :Fazla abartılı şekilde davranma durumu. foşet/ poşet :İçerisine malzeme konulan, plastikten imal edilen taşıma aracı. gaste/ gazata/ kazte :Malzeme sarmada kullanılan eski gazete kağıdı. gazoz :İçerisinde karbon asidi, su, şeker bulunan gazlı içecek (Doğan, 2014: 575). gevme :Çiğneme. gıfıltı :Hareketlilik, seslilik. 140 gofret :Arasında krema bulunan tatlı yiyecek. gram :Kilogramın binde biri değerindeki ağırlık ölçüsü birimi. gubuz :: Palavra atan, martabal. harar :Bakkalların içerisine gıda malzemesi koydukları bez çuval. hazar :“Sanırım, galiba öyledir.” anlamında bir söz. hecalet duymak :Sıkıntı duymak. hırtıbık :Güç, derman (Mısırlıoğlu, 2008: 70). honi :Sıvı şeyleri katmaya yarayan bir bakkalcı aleti. horoz şekeri :Genellikle bakkallarda satılan ve çocukların çok sevdiği horoz şeklinde üretilen, meyve aromalı bir şeker türü. höfsünmek :Korkmak, heyecanlanmak. isteme veresiye dost kalalım ölesiye :“Veresiye almak dostluğu zedeler.” anlamında bir söz. kâğıt :Kâğıttan yapılan nesne. kara kaplı defter :Veresiye defteri. kasa fişi :Ürün satışı karşılığında alıcıya verilen ve satılan ürünlerin fiyat ve miktarlarını gösteren makbuz. kayıt :Alınan eşya, malzeme. kefe :Terazinin her bir gözü. kısmak :Azaltmak, eksiltmek. kıvrak :Canı tez, eli çabuk. kibrit/ kirbit :Ateş yakmaya yarayan ucunda kimyasal yanıcı bir madde bulunan ince çöp. kilogram :Kütle birimi olup bin gramlık ağırlık ölçüsü birimi. kola :Bir çeşit gazlı içecek. kraker :Tuzlu ve gevrek olan ve değişik şekillerde üretilen yiyecek. 141 kuruyemiş :Ay çekirdeği,fındık, fıstık, leblebi, kuru üzüm, ceviz, badem gibi yiyeceklerin kurutulmasıyla elde edilen yiyecek. makarna :Un, su ve yumurtanın karışımıyla elde edilen farklı şekillerde kurutulmuş yiyecek. meşrubat :Sıvı hâldeki içecek. sipariş/ ismariş :Alıcının hazırlamış olduğu malzeme listesi. misafir şekeri :Bayramlarda gelen misafirlere ikram edilen şeker. perakende :Bakkal dükkânlarında malzemelerin tek tek satılması işlemi. peşin satım :Satılan malın bedelinin alışveriş bitiminde peşin verilmesi suretiyle yapılan ödeme. peynir :Sütün mayalanıp kaynatılması suretiyle elde edilen yiyecek. reyon :Bakkallarda belirli ürünlerin bir arada tutularak sergilendiği bölüm. sakız :Sakız ağacının reçinesinden yapılan şekerli ve kokulu türleri bulunan çiğneme yiyecek. sormuk şekeri :: Değişik renkleri bulunan boyalı şeker. şeker :Besinleri tatlandırmada kullanılan şeker pancarı, şeker kamışı ve mısır nişastasından elde edilen tatlandırıcı yiyecek (TDK, 2011: 2212). tartmak :Ürün miktarını ölçmek. terazi :Bakkallarda malzemeleri tartmaya yarayan tartı aleti. terek :Bakkallarda üzerine malzeme konulan her bir bölme, raf. tutma şeker :Misafir şekeri. veresiye :Bedeli sonradan tahsil edilmek suretiyle yapılan alışveriş türü. veresiye defteri :Satıcların tuttuğu borç defteri. 142 veresiye isteme benden buz gibi soğurum senden :“Veresiye satılacak malım yok.”anlamında bir söz. yenicene/ yinicene :Az önce. yımırta/ yumurta :Besin değeri yüksek bir gıda maddesi. zibil mal :: Oldukça fazla, çok. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 17:24 GMT] ▲ Collapse | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.7. Berberlik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-18.04.2017 Kaynak Kişi: Hüseyin Zengioğlu Berber Hüseyin Zengioğlu, 1963 yılında Karaman’d... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.7. Berberlik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-18.04.2017 Kaynak Kişi: Hüseyin Zengioğlu Berber Hüseyin Zengioğlu, 1963 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Mustafa Zengioğlu’ndan öğrenmiştir. Mesleğini 42 yıldır icra eden Zengioğlu’nun, bu mesleği iki kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.06.2018 Kaynak Kişi: İbrahim Şakır Berber İbrahim Şakır, 1954 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası İbrahim Güllü’den öğrenmiştir. Mesleğini 52 yıldır icra eden Şakır’ın bu mesleği on kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı alabuluz :Kafanın üst tarafının yarısı bir iki santim uzun kalacak şekilde iyice kısaltılan saç kesim modeli. alakorsan :Alt kısmı kısa, üst kısmı uzun bırakılan saç kesim modeli. Allah daha çok versin :“Kazandıkların bereketlensin, artsın.” anlamında bir söz. Allah emeğini yağlı etsin :“Çalışmalarının karşılığını fazlasıyla al.” anlamında bir söz. 143 aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz :“Var olanla yetinmeyen bolluğa eremez.” anlamında bir söz. bahşiş :Tıraş sonrası çırağa bırakılan cep harçlığı. baş bıçağı :Ustura (TDK, 2009: 555). baş hakkı :Berberlerce alınan tıraş parası. başını acemi berbere teslim eden cebinde pamuk eksik etmesin :“İşi ehline yaptır, sonra zarar görme.” anlamında bir söz. benim sakalım tutuştu, sen cigara yakmak istersin :Başkasının derdini hissedemeyen onun yaşadıklarını anlayamaz.” anlamında söz. berber :Tıraş etmeyi, saç ve sakal kesmeyi meslek edinen kimse, perükâr, kuaför. (Doğan, 2014: 180). berber makası :Berberlerin kullandığı makas. berberlik :Berberin yaptığı iş, meslek. bıyık makinesi :Berberlerce bıyık kesmeye yarayan makine. boyun fırçası :Tıraş sonrası boyun kısmındaki kesilen saç kıllarını almaya yarayan fırça. böyle saça böyle tarak! :“Bu işin layığı, ederi budur.” anlamında bir söz. cıvlak :Saçı olmayan, kel. cilet/ jilet :İnce çelikten yapılmış, iki yanı keskin tıraş bıçağı. çırak :Küçük yaşta, bir zanaat öğrenmek amacıyla bir ustanın yanında çalışan kimse. damat gibi olmak :: Damat gibi şık ve bakımlı görünmek. damat tıraşı :: Düğünlerden önce damadın saç ve sakal kesimini kapsayan tıraş. düz ense :Ense kısmı düz şekilde kesilen tıraş çeşidi. elektrikli saç makinesi :Elektrikle çalışan, saç kurutmaya ve fön çekmeye yarayan makine. fön çekmek :Müşteri isteğine göre saçlara şekil vermek. hacamat :Vücudun farklı noktalarından kan aldırma şeklinde uygulanan geleneksel yöntem. 144 hallâk :Berber. Hazreti Selman-ı Pak :Berberlerin piri. hem kel hem hodul :Hem kabahatli hem ukala. İspanyol favorisi :Kulak kısmına doğru kısalan saç kesim modeli. işten artmaz dişten artar :“Tutumlu olmayanın mal varlığı olmaz.” anlamında bir söz. jilet :İnce çelikten yapılmış oldukça keskin tıraş bıçağı. jöle :Saçı parlak göstermek için sürülen, kaygan jel. kaytan bıyık :İnce bir bıyık. kel başa şimşir tarak :“Birçok gereksinim dururken, gereksiz şeylere para veren” anlamında bir söz. kel :Saçı olmayan, cıvlak. kelin yağı olsa başına çalar :“Kendi derdine çare bulamayan kişiden aynı durumdaki başka kimseye yardım beklememelidir” anlamında bir söz. körün taşı kelin başına kırk yılda bir rastlar :“Nasipsiz insanlara kısmeti zor gelir.” anlamında bir söz. kırkmak :Alnın üzerine sarkıtılan kısa kesilmiş saç, kâkül. kirli sakal :Yüzde bırakılan hafif sakal. köpük :Sabun köpüğü. kötülük her kişinin iyilik er kişinin :“İyiliğe iyilik yapmak kolaydır, önemli olan kötülük gördüğünde iyilikle muamele etmektir.” anlamında bir söz. lavgar :Geveze, boşboğaz, palavracı. losyon :Koku verici kozmetik ürün. pala bıyık :Kalın ve uzun bıyık. pehlivan tıraşı :Saçların usturayla tıraşlanması. sabun :Temizlikte kullanılan kalıp şeklindeki madde. saç kurutma makinesi :Berberlerce ıslak saçları kurutmaya yarayan makine. saç sakal tıraşı :Saç ve sakalın birlikte kesildiği tıraş kesimi. 145 saç sefadan, tırnak cefadan uzar :“Kimi rahatlıktan sefa sürer, kimi sıkıntıdan cefa çeker.” anlamında bir söz. sakal fırçası :Sakal tıraşı yaparken köpüğü sakala yaymada kullanılan fırça. sakal toplama :Berber tarafından yapılan sakalı kısaltma işlemi. sakalım yok ki sözüm tutulsun :“Yaşım küçük diyerek, düşünceme önem verilmez.” anlamında bir söz. sakalına göre tarak vurmak :Müşterinin arzuladığı şekilde konuşma tarzı. sen hâlâ Berber Abit’e mi tıraş oluyorsun? :“Sen hâlâ eski düşüncelerinde misin?” anlamında bir söz. sıhhatler olsun :“Şifa olsun, sağlık getirsin.”anlamında bir söz. sprey :Berberlerin kullandığı püskürtmeli kimyasal kozmetik ürünü. şampuan :Saç bakımı ve yıkama işlemlerinde kullanılan sıvı sabun. tarak :Saç taramakta kullanılan, kemik veya plastikten yapılan dişli araç. tas :Sakal tıraşı sırasında içerisine sıcak su konulan plastik veya metal kap. tas hakkı :Müşterilerin çalışanlara verdiği bahşiş, para. tıraş makinesi :Saç kesmeye yarayan makine. top ense :Ense kısmı top hâlinde bırakılan saç kesim modeli. top sakal :Alttan yuvarlak ve düz kesilmiş olan uzun ve gür sakal. tıraş makinesi tarağı :0-8 numaraya kadar ölçüsü bulunan ve tıraş makinesi ağzına takılan tarak. ustura :Açılır kapanır şekilde dizayn edilen çok keskin bıçak. usturası cebinde :Sakin görünüşte fakat çabuk öfkelenen kişi. 146 uzun sakal :Alt çeneden boğaz kısmına kadar uzanan sakal çeşidi. yüz maskesi :Yüze uygulanan ve cilde iyi geldiği söylenen bitkisel kür. 4.8. Bezzazlık ve Tuhafiyecilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.06.2017 Kaynak Kişi: Halil İbrahim Topçu Manifaturacı ve Tuhafiyeci Halil İbrahim Topçu, 1973 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, babası Halil İbrahim Topçu’dan öğrenmiştir. Mesleğini 25 yıldır icra eden Topçu’nun, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-07.06.2017 Kaynak Kişi: Ergun Kayserilioğlu Manifaturacı Ergun Kayserilioğlu, 1960 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, babası Ali Galip Kayserilioğlu’ dan öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Kayserilioğlu’nun, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-12.01.2018 Kaynak Kişi: Ali Duran Manifaturacı ve Tuhafiyeci Ali Duran, 1939 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 60 yıldır icra eden Duran’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-4) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.06.2018 Kaynak Kişi: Mahmut Şen Bezzaz ve Manifaturacı Mahmut Şen, 1973 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 25 yıldır icra eden Şen’in, bu mesleği 147 öğrettiği 4 kişi bulunmaktadır. Meslekle İlgili Söz Varlığı abane :: Pamuktan yapılan renkli işlemeli başörtüsü veya omuzluk. akraba bulaşığı :İki ve üçüncü kuşaktan akrabalık bağı bulunan kişiler için söylenilen bir söz. Allah bin bereket versin :“Kazandığın bereketlensin, çoğalsın.” anlamında bir söz. Amaniin! : “Eyvahlar olsun!” anlamında şaşırma sözü. Amerikan bezi :Kaput bezi. ana bezi :: Düğünde kızın annesine verilen elbiselik kumaş (TDK, 2009: 251). arkalık :Yelek, içlik. ayak mayak yapmak :Bilmiyormuş gibi davranmak. bağlama :: Don, köylü kadınların bacaklarına giydikleri dizlik (TDK, 2009: 482). balkaymak :İki renkli, yollu ipek kumaş (TDK, 2009: 507). basma :Üzerine motifler basılmış desenli bir kumaş. baş dastarı :Kadınların başlarına örttükleri, genellikle beyaz olan yazma (TDK, 2009: 556). bedesten :Manifatura çeşitleri satılan dükkânların bulunduğu merkez. bele :Kundak, çocuk bezi (TDK, 2009: 608). (TDK, 2009: 621). bellek :Entarinin belden yukarı kısmı (TDK, 2009: 621). belleklik :Entarinin eskiyen belden yukarı kısmını değiştirmeye yarayan kumaş parçası bellilik :Nişanlanan kız veya erkeğe verilen çevre, mendil (TDK, 2009: 623). bezzaz :Bez ya da kumaş satan manifaturacı (TDK, 2011: 326). 148 bezzazistan :Bedesten. bezzazlık :Bezzazın yaptığı iş, meslek. bindallı :Yerel tarzda kullanılan kadifeden yapılan etekli giysi (Duru vd., 2016: 12). bizlik :İç donu. blazer kumaş :Yüzeyi havlandırılımış kaşe benzeri bir kumaş. blöf yapmak :Aldatıcı tavır takınmak. bohça :: Düğün sonrası kız tarafınca, bezzazlardan alınan ve damadın akrabalarına verilmek üzere hazırlanan hediye paketi. branda bezi :Çadır, yelken yapımında kullanılan ağır ve sağlam kumaş. bulunmaz hint kumaşı :Nadir bulunan, çok değerli şey. burkaçlamak :: Dokunacak ipliği bir zaman ıslattıktan sonra iyi bükmek suretiyle suyunu sıkmak ve öylece bırakmak. burmaç :Eğirilmek üzere bükülmüş yün. bürgü :Çarşaf, çar. bürüncek :: Duvak. büzme don :: Paçası büzgülü kadın donu. cakar :Nazilli dokumalarından çift dürüm bir çeşit keten. cumasına gitmek :Gelin olacak kızın çeyizini görmeye gitmek. çalçene :Çenesi düşük, geveze kişi. çapıt/ çaput/ çarçapıt :İşe yaramaz bez, çaput (Duru vd., 2016: 22). çaputçu :Manifaturacı. çarşaflık :Çarşaf dikmek için kullanılan kumaş. çehiz/ çeyiz :Gelin olacak kızın hazırladığı el emeği göz nuru örtü, seccade, oya, nakış işleri. çember :Kadın baş örtüsü. çenebaz :Laf ebesi, çenesi çok çalışan. çeyizlik :Çeyiz yapmada kullanılan tekstil ürünleri. 149 çöreklenmek :Bir yerde sıkıntı vercek şekilde uzun süre kalmak. çuha kumaş :Merinos yününden bezayağı örgüsüyle, strayhgarn ipliklerle dokunan kumaş (tekstildersanesi.com, 2017). depme :Keçelendirilmiş ve yünden dokunmuş kumaş. dökümlü durmak :Beden ölçülerine uygun durmak. dutu :Nişanlanan kız ve erkek tarafının birbirlerine verdikleri hediye. dürü :: Düğünden önce oğlan evinin, kız evine hazırladığı hediye bohçası. düşünceme :Esnafın bir sıkıntıdan dolayı endişeli olma durumu. eftiklenmek :Sıkıntıdan dolayı telaşlı olmak. emaliken :Kaput bezi. entari :Tek parçalı kumaş türü dokumalardan imal edilmiş kadın giysisi. entarilik :Entari yapmaya uygun kumaş. ergin :Havı dökülmüş kumaş. esbap :Esvap, giysi. esmem yanmaz! :“Üzülmem, umurumda olmaz.” anlamında söz. etamin :Elek bezi olarak bilinen, ince ve seyrek dokulu bir kumaş. etek :Vücudun belden aşağısına giyilmek üzere dikilmiş bayan giysisi. etekleri tutuşmak :Telaşlanmak. eteklik :Etek dikmede kullanılan kumaş. eveleyip gevelemek :Lafı evirip çevirmek. fisdan :Elbise. 150 fresko :Yüksek bükümlü ipliklerin, katlandıktan sonra, bezayağı örgüde ve düşük sıklıklarda dokunmasıyla elde edilen hafif gramajlı kumaş (tekstildersanesi.com, 2017). gabardin :Çözgü yüzlü dimi örgüsüyle dokunan pantolonluk kumaş. galın bozma/ kalın bozma :bk. Pırtı çıkarma. galın :Çeyizlik kumaş. gelberi :Baş örtüsü. geveze :Çenebaz. göğnük :Az yanmış, ateş karşısında renk değiştirmiş kumaş. gömleklik :Gömlek yapmaya uygun kumaş. göynek :İç çamaşırı. haba :Siyah yünden dokunmuş, önü koytanlı, cepkenimsi kısa erkek ceketi (TDK, 2009: 2244). hareli kumaş :Koton ve viskosdan dokunan üzerinde çizgi motifleri bulunan renkli kumaş. havlu :El, yüz kurulamaya yarayan bez. hepsi kabala :Tamamı içerisinde. hurç :İçerisine yatak, yorgan konan sağlam heybe. kaput bezi :Karde türünde iplikten dokunan beyaz kumaş. kaşe :Kalın, kışlık bir tür yün kumaş (TDK, 2011: 1346). kazakçı :Başa takılan çember. kışlık kumaş :Kışlık elbise dikimlerinde kullanılan bir türk kalın kumaş. konuşmayı boş geç! :“Eveleyip gevelemeden asıl niyetini söyle.” anlamında bir söz. koton :: Pamuktan yapılan, yumuşak dokunuşlu bir kumaş. 151 kumaş :Yün, pamuk ve ipek ipliklerinin makinede işelnmiş hâli, bez. likra :Güçlü ve dayanıklı sentetik bir dokuma kumaş. lüküs/ lüks :: Oldukça şık, zarif. malağını sarkıtmak :Yüzünü eğmek. manifatura :Fabrika işi dokuma türünde üretilmiş kumaş, bez vb. dokuma (TDK, 2011: 1621). manifaturacı :Manifatura eşyası satan kimse, bezzaz. manifaturacılık :Manifaturacı olma durumu, bezzazlık. menevrek :Kıldan dokunmuş şalvar. mermerşahi :Tülbende benzeyen, ancak daha sık dokunmuş bir kumaş. müslin :Hafif ve seyrek şekilde üretilmiş pamuklu kumaş. niyet hayır akıbet hayır :“İşler, niyete göre neticelenir.” anlamında bir söz. odunum da odunum :“Kendi bildiğini okuyan, söz dinlemeyen.” anlamında bir söz. okuntu :: Davetiyelik kumaş. okuntuluk :: Düğüne davet etmek için komşulara dağıtılan kumaş, havlu, eşarp türü davetiye. opal :İnce, düzgün dokunmuş pamuklu bir kumaş (TDK, 2011: 1621). ödü sıtmak :Çok korkmak, tırsmak. önlüklük :Önlük dikiminde kullanılan kumaş. pambık :: Pamuk. parasız tellal bağırmaz :Bedelini ödemeden hiçbir şey olmaz. patiska kumaş :İç çamaşır yapımında kullanılan kumaş. pazen :: Pamuktan sık ve kalın dokunmuş kumaş. peşkir :: Pamuktan dokunmuş havlu. pırtı çıkarma :Yeni evlenecek çiftin eşya ve eksiklerinin giderilmesi için bezzazlardan yapılan alışveriş. 152 pijamalık :: Pijama yapımında kullanılan desenli bir kumaş. pike :Kalın kabartmalı pamuklu, polyester kumaş. polyester kumaş :Kimyasal olarak elde edilen kumaş. poplin kumaş :: Pamuk ipliği ile dokunmuş, penye yapımında kullanılan kumaş. poşu :Bayanların kullandıkları omuz atkısı. rengini beğenmedim :Alıcı tarafından söylenen bahane sözü. ringel kumaş :Enine çizgili desen oluşturan ve ringel tekniğine uygun olarak dokunan kumaş. saksoni :Merinos yününden dokunan elbiselik ve paltoluk kumaş. sallayıcı :Sözlerini abartarak ve yalanla süsleyerek söyleyen. sap yer saman sıçar :“Nerede nasıl konuşacağını bilmez.” anlamında bir söz. saten :İpek ipliğinden dokunan parlak kumaş. savan :Yere sermek amacıyla üretilen kalın dokuma örtüsü. siz diyin yüz ben diyim bin beşyüz lira :“Oldukça fazla abartmak” anlamında bir söz. sofra bezi :Genellikle sofra altlarına serilen kumaştan üretilen yer sergisi. sorucu :Bir malı almaya çalışırken oldukça fazla soru sormak, ince eleyip sık dokumak. şalvarlık :Şalvar dikmede kullanılan kumaş. şantuk kumaş :: Pamuk atkı ipliği kullanılarak dokunan kumaş. şayak :Çözgüsü pamuk olan bir kumaş. şifon :Çok yumuşak bir özelliğe sahip ipekli kumaş. tafta :Sık dokunmuş pamuklu kumaş. takım elbiselik :Takım elbiselik kumaş. tartan kumaş :: Parlak renklerin kullanıldığı, şal, örtü yapımında kullanılan desenli bir kumaş. 153 tembele iş buyur, o sana akıl öğretsin :“Tembellikten dolayı işi yapmadığı gibi bilgiçlik taslayan usta, çırak, kalfa” anlamında bir söz. tekstil :: Dokuma işlemi. tekstilci :: Dokuma işlemini yapan. tülbent :Yumuşak ve seyrek dokunmuş kumaş. ustaya soruyum :Alıcı tarafından malı almamak için söylenen bir bahane sözü. uzun ömürlü olmak :: Dayanıklı olmak. üslük :Başörtüsü, başa örtülen peştamal. ütüyü salmaz :: Daima düzgün duran kumaş veya elbise. ütüyü tutmak :: Düzgün ve pürüzsüz görünmek. viskon :Kayın ağacından üretilen bir tekstil ürünü. yaşmak :Kadınların kullandığı bir tür başörtüsü. yazma :Bir tür eşarp. yırtımalı :Kumaş, basma. 4.9. Bıçakçılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-19.05.2017 Kaynak Kişi: Mahmut Kantar Bıçakçı ve Bileyici Mahmut Kantar, 1964 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Süleyman Kantar’dan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Kantar’ın, bu mesleği öğrettiği kimse kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı: ağız :Bıçakta kesme işlemini yapan çelik kısım. ağzını bıçak açmamak :Söz söyleyemeyecek durumda olmak. alıcı :Bir malı almak için çabalayan. Allah yerini doldursun :“Verdiğin para tekrar cüzdanına fazlasıyla girsin.” anlamında bir söz. 154 altın eli bıçak kesmez :“İşin ehli olan kimse bütün sıkıntıların üstesinden gelir.” anlamında bir söz. arık öküze bıçak çalınmaz :“Güçsüzü ezmek doğru değildir.” anlamında bir söz. ayağına yavuz taş değmesin! :“Rabbim ayağına küçük taş dahi değdirmesin, işlerin yolunda gitsin.” anlamında bir söz. baklava bıçağı :Baklava kesmede kullanılan bıçak. bıçak :Ağaç sap ile çelik bölümden oluşan kesme aracı. bıçak bilemek :Bıçağı keskin hâle getirmek. bıçak gibi kesmek :Büsbütün ortadan kaldırmak. bıçak gibi saplanmak :Ani bir şekilde ağrıları artmak. bıçak kemiğe dayanmak :Son noktaya gelmek. bıçak kınını kesmez :“Kötüler menfaat elde ettikleri kimselere zarar vermez.” anlamında bir söz. bıçak sırtı :”Yaşanan durum çok hassas.” anlamında bir söz. bıçak yarası geçer ama dil yarası geçmez :“Kötü bir sözün acısı hiçbir zaman unutulmaz.” anlamında bir söz. bıçakçı :Bıçak yapıp satan meslek erbabı. bıçakçılık :Bıçakçının yaptığı meslek dalı. bıçkı :Bir sap ve kirtikli metal yüzeyden oluşan ağaç kesmeye yarayan alet. bileği taşı :Kesici aletleri keskinletmek için kullanılan yüzeyi pütürlü kösüre taşı. bileyebilmek :Bıçağı keskin hâle getirmek. bileyici :Bileyi işini yapan kimse. boynuz sap :Koyun, keçi, manda ve geyik gibi hayvanların boynuzlarından elde edilen bıçak sapı. boynuz :Koyun, keçi, manda ve geyik gibi hayvanların baş kısmında bulunan düz veya kıvrımlı bir özelliğe sahip sert kısım. çakı bıçağı :Bir veya birkaç ağzı bulunan cep bıçağı. 155 çalıyı tersinden sürmek :Bir işin olmaması yönünde çaba sarf etmek. çark :Elle çevrilerek çalışan bileği taşı. çelik :Bıçak yapımında kullanılan demire sürekli su verilerek elde edilen demir ve karbon alaşım. çoban çakısı :Çoğunlukla cepte taşınacak kadar küçük olan ve kemik veya ağaç malzemeden yapılan bıçak. daldız :: Petekten bal almak için kullanılan demir kepçe, demir bıçak (TDK, 2009: 1343). döner bıçağı :: Döner kesmeye yarayan uzun bıçak. eğe taşı :Bıçağı keskinletmede kullanılan, ince ve uzun büyüklükteki taş. ekmek bıçağı :Ekmek kesmeye yarayan bıçak. enge :Çakı. fiber sap :Maliyeti ucuz plastik malzemeden elde edilen gıravı almak :Bıçağı makine yardımıyla keskinletmek. gözü açmak :Bileme taşına bıçağı keskinletmek amacıyla su vermek. gürgen ağacı :Karadeniz kıyılarındaki ormanlarda sıkça yetişen, bıçak sapı yapımında kullanılan sert bir ağaç. hamur bıçağı :Hamur kesmeye yarayan ağaç saplı bıçak. hesapsız kasap ya bıçak kırar ya masat :“Alacağını vereceğini düzgün tutmayan zarara uğrar.” anlamında bir söz. hoşaf elde tas kayıp :“İş çok ama bu işi yapacak kişiler ortada yok.” anlamında bir söz. isirin ağacı :Gürgengiller familyasından Karadeniz kıyılarındaki ormanlarda bolca yetişen ve bıçakçılıkta kullanılan değerli bir ağaç. kabza :Bıçak sapı. kanlı bıçaklı olmak :Birbirini öldürecek duruma gelmek. 156 kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış :“Kardeşler kendi aralarında sorun yaşasalar da zor zamanlarda birbirlerini desteklerler.” anlamında söz. kasap bıçağı :Kasapların kullandığı çeliği oldukça sağlam olan enli bıçak. kebapçı zırhı :Kebapçıların et doğradıkları zırh adı verilen bir bıçak çeşidi. kım bıçağı :Kama biçiminde et bıçağı. kıyma bıçağı :Zırh. köfteci satırı :Köftecilerin et doğradıkları enli satır. kösele taşı :Eğe taşı. kösre/ kösüre :Bileği taşı. küçük bıçak :Çoban çakısı. masat :Bıçak bilemekte kullanılan, çelikten yapılmış ve çubuk biçiminde araç. meyve bıçağı :Meyve doğramaya yarayan ağaç saplı bıçak. mıhsıçtı :Cimri. namlu :Bıçağın metal kısmı. rende :Sapın yüzeyindeki pürüzlerin alınması ve sapın parlatılmasında kullanılan metal alet. sağlıcakla kal :Sağlıklı kal. sap :Bıçağın ağaç kısmı. saplık :Bıçaklarda kullanılmak üzere hazırlanmış ağaç sap. satır :Çelikten yapılan ve genellikle et doğramaya yarayan geniş yüzlü kesici araç. sava :Bıçak yapımında kullanılan örs. sırtından bıçaklamak :Kalleşçe davranışta bulunmak. tahta sap :Gürgen, meşe ve isirin gibi ağaçlardan elde edilen sap. yülekli :Bilenmiş, keskin kasap bıçağı. 157 yülemek/ yületmek :Balta, keser, çapa gibi gereçlerin ağzını düzeltmek. zırh :Etli ekmekçilerin et doğramada veya ekmek kesmede kullandıkları kavisli bir bıçak. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 17:35 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.10. Çakmakçılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.04.2017 Kaynak Kişi: Necati Erbay Çakmakçı Necati Erbay, 1948 yılında Karaman’da do... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.10. Çakmakçılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.04.2017 Kaynak Kişi: Necati Erbay Çakmakçı Necati Erbay, 1948 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 55 yıldır icra eden Erbay’ın, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı alaf/ alav/ alev :Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım (TDK, 2011: 90). alafakı :Uzman, bir işin ehli, usta. alağızlık :Boşboğazlık, gevezelik, ara bozuculuk. Allah bol kazançlar versin :“Kazancın artsın.” anlamında bir söz. Allah bugünümüzü aratmasın :“Gelecek bugünden dah güzel olsun.” anlamında bir söz. Allah eline, koluna dert vermesin :“Her zaman sağlıklı olasın.” anlamında bir söz. Allah emeğini yağlı çıkarsın :“Kazancın bereketli olsun.” anlamında bir söz. Allah helalinden versin :“Kesene helalden başkası girmesin.” anlamında bir söz. Allah kanaatten ayırmasın :“Her zaman kanaatkâr olasın.” anlamında bir söz. Allah muhannete muhtaç itmesin :“Kimseye muhtaç olmayasın.” anlamında bir söz. Allah nazardan saklasın :“Her zaman kem gözlerden korunasın.” anlamında bir söz. 158 ateş taşı :Çakmak taşı. avdanlık :Araç, aygıt. ayağına taş dokunmasın :“Her zaman korunasın.” anlamında bir söz. ayaklaşmak :Zıt gitmek, çekişmek. ayar :Çakmaklarda gazın az veya çok şekilde yanmasını düzenleyen parça. ayın oyun etmek :“Müşteriye dalavere yapmak, aldatmak” anlamında bir söz. (TDK, 2009: 420). aylanlamak :: Dolanıvermek, sıvışmak, yan çizmek (TDK, 2009: 425). aynaşmak :Sırnaşmak, musallat olmak, sataşmak (TDK, 2009: 428). ayran geven :Aptal, sersem. benzinli çakmak :Çakmaklarada çarkın, benzinli fitili tutuşturması neticesinde alevli olarak yanmasını sağlayan bir tür çakmak. boynu devrilesi :Teneşire gelesi. büyüteç :Çakmak tamirinde küçük parçaları görmeye yarayan bir tür araç. bir çakımlık gav gibi :Saman alevi gibi aniden parlayan müşteriler için söylenen söz. cinka/ çınga/ çıngı :Çakmaktan çıkan çıngı, kıvılcım. conta :Sızdırmazlık ve yalıtım için kullanılan ortası delikli parça. contayı yakmak :Aklını yitirmek, delirmek. çakmak :Çakmaktaşına sürtünen tırtıllı çarkın kıvılcım çıkartması suretiyle çalışan mutfak aracı. çakmak taşı :Çarkın çevrilmesi ile alev alan çakmaklarda kullanılan bir tür taş. çakmakçı :Çakmak tamiri ve bakımı işleriyle uğraşan kişi veya meslek erbabı. 159 çakmakçılık :Çakmakçının yaptığı iş, meslek. çark :Çakmak makinesi içerisinde bir eksenin döndürdüğü, tekerlek biçiminde makine parçası. çıkış :Çakmaklarda gazın çıkışını sağlayan parça. dellenmek :: Deliye dönmek, çileden çıkmak. demincek :Biraz önce. depo :Çakmaklarda gaz konan kısım. dıngırdamak :Yersiz bir şekilde gevezelik etmek. dokunmatik çakmak :Yakmak için üzerindeki düğmeye dokunulan kolay ve kullanışlı bir tür çakmak. fitil fitil burnundan getirmek :Çok sıkıntı çektirmek. fitil :Çakmakların içine konulan ve yanmayı sağlayan dokunmuş pamuktan yapılan yağ çekici ip ya da şerit. fitilli çakmak :Kav vazifesini gayet kuru bir fitilin yaptığı bir tür çakmak. gama :Çakmak tamirinde kullanılan bir tür küçük bıçak. gavur inatlı :Kendi dediği dışında hiçbir şeyi yapmayan, dediğim dedik. gazlı çakmak :Fitil yerine bütan veya havagazı ile çalışan bir tür çakmak. geveze :Gereksiz konuşmayı çok seven usta, kalfa, çırak. gülev :Alev. ibelo :bk. İbelo çakmak. ibelo çakmak :: Dayanıklı ve yüzeyi metal kaplamalı eni geniş bir şekilde olan ve gazla çalışan bir tür çakmak. karga burun :Tel bükmek vb. işlerde kullanılan uçları sivri, bazen de koni biçiminde bir tür pense. iş zamanı iş, çiş zamanı çiş :“Her şey zamanında yapılmalıdır.” anlamında bir söz. 160 kavli çakmak :İki sert taşın veya bir demirle bir taşın birbiriyle sürtünmesi sonunda çıkan kıvılcımların kavı tutuşturması ile yanan bir tür çakmak. lehim :İki metali birleştirme işlemi. manyote :Çakmaklarda ateşleyici mekanizma. mercek :Işık kırıcı herhangi bir malzemeden üretilmiş optik araç. metal çakmak :Kasa kısmı metal malzemeden üretilen bir tür çakmak. muhtar çakmağı :: Dayanıklı ve yüzeyi metal kaplamalı gazla çalışan bir tür çakmak. mutfak çakmağı :Mutfaklarda ocak yakmak için yapılmış ve uzun saplı çakmak. pense :: Parçaları sıkma, bükme ve kesme işlerinde kullanılan araç. pilli çakmak :: Pil ile çalışan bir çakmak. plastik çakmak :: Plastik malzemeden üretilen kullan at tarzı bir tür çakmak. rezistanslı çakmak :Fitil yerine küçük elektrik pilleriyle çalışan ve alevi olmayan bir tür çakmak. sibop :Çakmaklarda hava kaçmaması için kullanılan metal veya plastik çeşitleri bulunan kapak. taş :Çakmaklarda ateşlemeyi sağlayan çakmak taşı. taş yatağı :Çakmaklarda taş konulan bölme. taş yay :Çakmaklarda taşın çakımını ayarlayan plastik parça. tip :Farklı karakter ve tavırda bulunan müşteri için söylenen söz. yalım :Alev. zippo :bk. Zippo çakmak. 161 zippo çakmak :Benzinle çalışan, dayanıklı ve mekanizması basit olan özel bir çakmak. 4.11. Çayhanecilik (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.01.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Orha Çayhaneci Ahmet Orha, 1957 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Hasan Hüseyin Gülsevinç’ten öğrenmiştir. Mesleğini 37 yıldır icra eden Orha’nın, bu mesleği öğrettiği 15 kişi vardır. (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-07.05.2018 Kaynak Kişi: Cihan BAL Çayhaneci Cihan Bal, 1976 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Mehmet Bal’dan öğrenmiştir. Mesleğini 15 yıldır icra eden Bal’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı ada çayı :Ada çayı bitkisinin kaynatılarak demlenmesi ile hazırlanan çay çeşidi. ayakçı :Kahvede getir götür işlerine bakan kişi. az şekerli kahve :Az şeker katılarak pişirilen kahve. bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır :“Yapılan en küçük iyilik hep hatırlanır.” anlamında bir söz. çay bahane sohbet şahane :Çay içerken edilen tatlı sohbet. çay katmak :Çay koymak. çay ocağı :İçerisinde çay ve kahve yapılıp satılan küçük dükkân. çay ocağı işletmecisi :Çay ocağını işleten meslek erbabı. çay semaveri gibi yerinde fokurdamak :Gereğinden fazla söylenmek, homurdanmak. çay tabağı :Çay bardağının konulduğu metal veya cam altlık. 162 çay tiryakisi :Çay tutkunu. çaycı :Çay işleriyle uğraşan meslek erbabı. çaycılık :Çay yapıp satma işi. çaydanlık :İçerisinde sıcak su kaynatılan, demlik bölümünde çay demlenen ve iki parçadan oluşan metal kap. çayevi :Çay türü sıcak içeceklerin hazırlandığı yer. çayhane :Çay ocağı. çayhaneci :Çayhane işleten kişi. çayhanecilik :Çayhane işiyle meşgul olanları yaptığı iş. demli çay :: Dem oranı fazla olan çay. dertli çay :: Demli çay. efe çayı :: Dem oranı yüksek çay. fincan :İçerisine kahve konulan cam veya porselenden üretilen bardak. garson :Çayhane içerisinin temizliği, çay dağıtımı ve bardakların toplanması işlerinden sorumlu olan kişi, çalışan. hasta çayı :: Dem oranı az olan çay. ıhlamur çayı :Kurutulmuş ıhlamur çiçeğinin kaynatılarak demlenmesi ile hazırlanan çay. kafa çayı :: Demli çay. kahve :Kahve bitkisinin çekirdeklerinin çekilmesi suretiyle elde edilen içecek. kant :Kaynamış sıcak su ile şeker karışımından yapılan içecek. kazan :İçerisinde su kaynatılan, derin ve büyük metal kap. keyif çayı :Muhabbet ortamlarında içilen çay. kıl :Çok fazla tavır takınan, huylu kişi. kıtlama şekeri :Küçük parçalara ayrılarak hazırlan küp şekeri. mahalle kahvesi gibi :Çok fazla gürültülü mekân. 163 ocak :Elektrik veya tüple çalışan ısıtma cihazı. ocakçı :Çayın demlenmesinden ve bardakların yıkanmasından sorumlu kişi. oralet :Meyve özlerinin karışımından elde edilen, suya karıştırlarak hazırlanan toz içecek. orta demlikten :Henüz çökmemiş çiğ çay. orta şekerli kahve :Kahve içerisindeki şeker oranının belli oranda tutulduğu kahve. paşa çayı :: Dem miktarı az olan açık çay. semaver :: Odun közünde alttan ısıtma şekliyle çalışan çay makinesi. şekerli kahve :Şeker oranı oldukça yüksek olan kahve. Tarsus kahve :Klasik porselen kahve fincanı yerine çay bardağı içerisinde sunulan kahve. tavşan kanı :: Oldukça taze ve demli çay. telve :Kahvenin alt kısmına çöken tortul tabaka. usta :Çay ve kahve işlemlerini yapan kimse. yandan çarklı kahve :Şekeri yan tarafa konulan genellikle kıtlama tarzında sunulan kahve. 4.12. Çerçilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.10.2017 Kaynak Kişi: İlyas Duran Çerçi İlyas Duran, 1964 yılında Ermenek’te doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Duran’ın, bu mesleği öğrettiği bir kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-22.01.2018 Kaynak Kişi: Remzi Yıldız Çerçi Remzi Yıldız, 1953 yılında Isparta’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, 164 kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Yıldız’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.02.2018 Kaynak Kişi: Mahmut Tahir Başkan Çerçi Mahmut Tahir Başkan, 1970 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 20 yıldır icra eden Başkan’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı acın yatıp gücün kalkmak :“Zor şartlarda hayat mücadelesi vermek.” anlamında bir söz. alan talan :Karmakarışık, darmadağınık, altüst. alan talan etmek :Altüst etmek, dağıtmak, karmakarışık etmek. alat samat/ alat semet :Yarım yamalak, çok acele, çabucak. alatlamak :Acele etmek. alavere :Alışveriş, alım satım, ticaret, ilgi. alavış :Mübalâğa. alavlanmak :Kızmak, öfkelenmek, telâşlanmak, hecanlanmak. aleste :İyi, makbul. alev torbası :Kâğıt fener. algı :Vergi. Ali Beke’nin tay eğittiği yer :Çok uzak yer. asbap/ esbap :Giysi. bacağı gırk it gibi gezmek :İşsiz bir şekiklde aylak aylak gezmek. bak hele bi yiğenim :Az bakar mısın? barç :Bakır su bardağı. bıçak :Mutfaklarda yiyecek doğramaya yarayan bir tarafı keskin araç. bilye :: Değişik renklerde yuvarlak, küçük cam. 165 bitti kepek, getirsin köpek! :“Bundan sonra çalış, emeğinle getir.” anlamında bir söz. cıllamak :Sözünden dönmek. cıncık boncuk :İncik boncuk. cıncık :Cam bilye. cıngıl :Başlığa takılan süs. cins :Kendine mahsus huyları bulunan kimse. curruk :Su gibi ıslak. çamaşır selesi :: Plastik malzemeden yapılan içerisine çamaşır konulan bir tür geniş ve yayvan kova. çatal :Yemek yerken yiyecekleri almaya yarayan dişli araç. çerçi :İncik boncuk, kap kacak vb. şeyleri sırtında veya bir yük hayvanı yardımıyla taşıyıp köylerde açtıkları sergide satan kimse. çerçi başındakini satar :“Satıcı olan kişi iyi bir müşteri bulursa elindeki her şeyi satar.” anlamında bir söz. çerçi dükkânı gibi :“İçerisinde ne ararsan var.” anlamında bir söz. çerçi kızı boncuğa âşıktır :“Herkes bildiği konuya ilgi duyar.” anlamında bir söz. çerçici eşeği gibi kokmak :“Çok nahoş kokular yaymak.” anlamında bir söz. çerçilik :Çerçicinin yaptığı iş (TDK, 2014: 523). çıfıt çarşısısı gibi :: Darmadağın ve oldukça karışık vaziyette. çorap :Ayakları sıcak tutmak için yün veya pamuktan üretilen bir tür giyecek. çömçe :Yemek servis etmede kullanılan büyük kepçe. dantel :Tığ denilen aletle ipliğe motif vererek işlemek suretiyle örülen süslü kenarlık. de hele :“Haydi söyleyiver, meraklandırma” anlamında bir söz. devresi gün :Sonrası gün. 166 dıngadak kalmak :Şaşırıp kalmak. dırım dırım dırımlamak :Çok fazla zorluk çekerek elde etmek. dırlanmak :Sürekli söylenmek. di hadi gı! :“Nazlanma, karar ver.” anlamında bir söz. dildamak :Kına çiçeği. dişinin kanını somurmak :Yoksulluktan çok sıkıntı çekmek. düdük :Üfledikçe ses çıkaran çocukların sevdiği bir tür oyuncak. eline altına salıvermek :Tembellik etmek. eşek anırtmaz, çerçici geçirtmez :“Kendisi dışında kimseyi konuşturmaz.” anlamında bir söz. götün götün gitmek :İşleri giderek zorlaşmak. iğne :: Dikiş dikmede kullanılan ucu delikli ve sivri alet. incik boncuk satmak :Küçük şeyler satmak. ip :: Oya işlerinde ve dantel yapmada kullanılan yün veya pamuktan yapılan örgü. kabala :Toptan, götürü, hepsi birden. kabala pazarlık :Götürü usulü pazarlık. kap :İçerisine yiyecek konan tas. karman çorman iş yapmak :Karışık ve düzensiz iş yapmak. kaşık :Yemek işlerinde kullanılan saplı sofra aracı. kayıt kamet :Erzaklar. kılı kılına yetmek :Ekmeğini zor kazanmak. kurdele :: Değişik renklerde ve genişliklerde olan süsleme aracı. lehen :Leğen. lenger :Yayvan ve geniş kap. mahana aramak :Bahane aramak. makas :Genellikle kâğıt ve kumaş kesmeye yarayan kesme aracı. maşrapa :Su dökmeye yarayan kulplu küçük kap. 167 nalbur :Çivi, tel, kilit gibi inşaat malzemelerini satan kimse. nalburiye :Yapı işlerinde kullanılan vida, çivi, tel, kilit gibi araç ve gereçler. oyuncak :: Plastik malzemelerden yapılan çocuk avutma aracı. pırtı :Kullanılmış ve işe yaramaz hâle gelmiş eşya. punduna getirmek :Uygun zamanını bulmak. sinek avlamak :Hiç iş yapmadan boş bir şekilde beklemek. söykenmek :Bir dirseğini destek yaparak yaslanmak. tabak :İçerisine yemek konan bir tür yayvan kap. takım elbise :Ceket ve pantolondan oluşan bir tür giysi. tarak :Saç taramada kullanılan plastik veya kemikten yapılan, dişli araç. tava :Genellikle bakır, alüminyum ve çinkodan yapılan bir tür yayvan kap. tencere :İçerisinde yemek, çorba kaynatılan yapımında bakır, alüminyum ve çinko kullanılan geniş ve yayvan kap. top :: Plastik malzemeden yapılan küre şeklinde şişirilmiş nesne. tuhafiye :Çorap, kazak, yelek gibi giyim ve aksesuar malzemeleri. ucundan kırpmak :Biraz kesmek, azaltmak. vıdı vıdı yapmak :Çok konuşmak. züccaciye :Cam ve porselen gibi malzemelerden yapılan eşya. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 17:46 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.13. Çilingirlik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-16.04.2017 Kaynak Kişi: Süleyman Erbay 168 Çilingir Süleyman Erbay, 1962 yılında Ka... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.13. Çilingirlik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-16.04.2017 Kaynak Kişi: Süleyman Erbay 168 Çilingir Süleyman Erbay, 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 33 yıldır icra eden Erbay’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.06.2018 Kaynak Kişi: Süleyman Erbay Çilingir Hasan Songür, 1953 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Songür’ün, bu mesleği öğrettiği 5 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı altın anahtar her kapıyı açar :“Para bütün engelleri ortadan kaldırır, parayla elde edilemeyecek şey yoktur.” anlamında bir söz. anahtar :Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar (TDK, 2011: 119). anahtar uydurmak :Benzer bir anahtar yapmak. anahtar takımı :Vida sökmeye yarayan belli numaraları olan takım çantası. anahtarcı :Anahtar yapan, onaran ya da satan kimse, açkıcı (TDK, 2011: 120). anahtarlık :Anahtarların kaybolmasını engellemek ve takmak amacıyla kullanılan yardımcı aparat. barel :Kapı göbeği. çelik kapı anahtarı :Çelik kapıları açmak için üretilen bir tür anahtar. çelik kapı kilidi :Çelik kapılar için üretilmiş bir tür kilit. çilingir :Anahtar, kilit ve bunlar gibi demirciliğin ince işlerini yapan demirci ustası. çilingirlik :Çilingirin yaptığı iş. 169 dayak :Kapıların arka kısmına içerden kilitlemek için ağaçtan yapılan bir tür kilit. dış kapı anahtarı :: Dış kapıları açmak için üretilmiş anahtar. dıştan takma kilit :Genellikle demir kapıların kanat kısmına yan taraftan monte edilen kilit. didişmek :Sürtüşmek. dillek :Konuşkan. gora :Avlu ve evlerin giriş kapılarına takılan büyük kapı anahtarı. goralamak :Kapıyı kilitlemek. goralı :Kilitli, kapalı. gorutmamak :Emeğinin karşılığını alamamak. gökgörmedik :Görgüsüz, sonradan görme. gömme kilit :Kapı kanadın içine yerleştirilen kilit. gündelik :Günlük kazanılan para. hem kel hem fodul :Yalnız kendini düşünen bencil kimse. hıngıldamak :Memnun olmamak. iç oda kapı anahtarı :İç oda kapılarını açmak için kullanılan anahtar. kaffal :Anahtarcı. kapı :Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı. kapı açmak :Bir işte birilerine örnek olmak. kapı aynası :Gömme kilide ait delikleri kapatan, kapı tokmak ve kapı koluna yataklık eden araç. kapı göbeği :Kapıyı açma kapama işlemlerini yapan ana cihaz. kilit :Anahtar ya da benzeri bir parçayla kapanıp açılabilen araç. kilit altına almak :Bir şeyi kilitli bir ortamda saklamak. kilit gibi olmak :Birbirine çok bağlı olmak. kilit gibi :Çok sıkı ağızlı. kilit kürek olmak :Bir yeri bütün varlığı ile korumak 170 kilit noktası :Bütün işlerin bağlandığı önemli nokta. kulp :Kapıları açmak veya kapamak için ağaç veya metalden yapılan araç. kulp takmak :Bir şeyi, bir kimseyi kusurlu gösterebilmek için, uydurma bir neden bulmak. malak :Kapıların arka kısmına yapılan tokmağın kilitlenmesi için arka kısmına sürülen takoz. oto anahtarı :Araba kontaklarını açmak için kullanılan anahtar. yevmiye :Gündelik olarak. 4.14. Çorbacılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.01.2018 Kaynak Kişi: Mustafa Yıldırım Çorbacı Mustafa Yıldırım, 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası aynı zamanda annesi olan Hasibe Yıldırım’dan öğrenmiştir. Mesleğini 23 yıldır icra eden Yıldırım’ın, bu mesleği 2 kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.06.2018 Kaynak Kişi: İbrahim Akın Çorbacı İbrahim Akın, 1974 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası aynı zamanda babası olan Muzaffer Akın’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Akın’ın, bu mesleği 5 kişiye öğretmiştir. (Derleme-3) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.06.2018 Kaynak Kişi: Muzaffer Akın Çorbacı Muzaffer Akın, 1939 yılında Karaman Yeşildere Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Kumcu’dan öğrenmiştir. Mesleğini 60 yıldır icra eden Akın’ın, bu mesleği 20 kişiye öğretmiştir. 171 Meslekle İlgili Söz Varlığı arabaşın tavuktan gelemem soğuktan arabaşın hindiden gelirim ikindiden :Karamanlı meşhur Akhoca adlı kişinin arabaşı çorbasında kullanılan etin değerinin anlatmak için kullandığı söz. arabaşı çorbası :Tavuk etinin önceden salça ve unla hazırlanmış karışımla kaynatılması ile yapılan bir tür çorba. aşçı :Yemek pişirme işinde ustalaşmış meslek erbabı. bamya çorbası :Küçük bamyaların salça ve kuşbaşı etle kaynatılması suretiyle yapılan bir tür çorba. bamya :Ebegümecigillerden, sıcak ve ılıman yerlerde yetişen yemek ve çorbalarda kullanılan bir bitki (TDK, 2011: 249). banmak :İçerisine ekmek batırmak. çorba :Farklı malzemelerle yapılan ve sıcak şekilde servis edilen sıvı yiyecek çeşidi. Çorbacı Muzaffer’in yeri :Arabaşı çorbasıyla meşhur Muzaffer Usta’nın lokantası. çorbacı :Çorba işini yapıp satan kimse. çorbacılık :Çorbacının yaptığı iş, meslek. damak tadı :Yenen bir yemeğin ağızda bıraktığı hoş lezzet. düğün çorbası :Kuşbaşı et, yoğurt, un, limon ve kuru baklagillerin karışımı ile hazırlanan bir tür çorba. düğürcük çorbası :Soğan, salça, tavuk suyu, bulgur, tuz ve kimyon ilave edilerek yapılan bir tür çorba. ekmek verse katık yok el ağzıyla çorba içilmez :“Önemli konularda her akıl verenin sözüne göre hareket etme.” anlamında bir söz. eline sağlık :Yemek yedikten sonra onu hazırlayan kişiye teşekkür etmek (Gökdayı, 2015: 209). 172 ellerin dert görmesin :Kişiye yaptığı güzel bir işten dolayı teşekkür etmek (Gökdayı, 2015: 209). et topalağı :Et, bulgur, un, tuz, yoğurt ve tereyağı ilave edilerek yapılan sıcak yiyecek. gıydırmak :Alışverişte nazlanmak, isteksiz davranmak. goduk :İnsanların peşinde gezen, sünepe kişi. goduş :Sonradan görme, sükseli. gopil :Haylaz ve ukala kişi. hamur topalağı :Bulgur, un, tuz, yoğurt ve tereyağı ilave edilerek yapılan yiyecek. işi çorba etmek :Yapılan işi içerisinden çıkılamayacak hâle getirmek. katık verse ekmek yok :“Yemek için mutlaka çalışmak gerek.” anlamında bir söz. kelam etmek :Karşılıklı konuşmak. kelle :Küçükbaş hayvanların baş kısmı. kelle paça çorbası :Haşlanmış kelle paçanın suyuyla birlikte kaynatılıp, içerisine sarımsak ilave edilmesi ile hazırlanan sıcak içecek. kepçe almak :Usta olabilmek için ustasından icazet almak. kıvam :Belli bir pişirme ayarını tutturma işlemi. kıyma :Etin kıyma makinasında çekilmiş hâli. kuşbaşı :Etin küp şeklinde küçük parçalar hâlinde doğranmış hâli. lezzet :Tat. mercimek çorbası :Mercimeğin suyla kaynatılarak içerisine baharat ilave edilerek hazırlanan sıcak içecek. meyane :Un, yağ, salçanın yanan ocakta pişirilerek elde edilen arabaşı çorbasının ana karışımı. mısırga :Hindi, çulluk. ovcalama :: Ovma. öteğen :Önceki gün. 173 öymeç :Una su serpip ovaladıktan sonra kaynar suda pişirerek yapılan çorba. papidik :Yağcı. parpılamak :Azarlamak. pavkırmak :: Devamlı ve yüksek sesle öksürmek. salça :: Domatesin çekilip kaynatılması ile yapılan sos. sarımsak :Soğanlarında keskin kokulu yağ bulunan, soğanı için yetiştirilen otsu bir bahçe bitkisi (TDK, 2011: 2037). soluğu yanında almak :Bir yere hemen gitmek. sos :Yemek ve çorbalara lezzet katan özel olarak yapılan karışım. şuncaaz/ şuncağız :Küçük, küçücük. tadı tuzu yok :Lezzeti yok, tatsız tuzsuz. tarhana çorbası :Un, bulgur, yoğurt ve baharat karışımından yapılan sıvı yiyecek. tarhana :Un, bulgur, yoğurt ve baharat karışımından yapılan sıvı yiyecek. tat :Yemeklerin ağızda bıraktığı güzel lezzet. tavuk eti :Kümes hayvanlarından elde edilen beyaz renkli bir tür et. tekkeyi bekleyen çorbayı içer :“Emek veren karşılığını alır.” anlamında bir söz. tereyağı gibi suyun yüzüne çıkmak :Haksız olsa da söylediklerini kabul ettirmek. tolaz :Undan yapılan bulamaç. toyga çorbası :: Dövme buğday, yoğurt ve nohutla yapılan bir tür çorba. tutmaç :Küçük, dört köşe kesilerek kurutulmuş hamur ve mercimekle pişirilen bir çeşit yoğurtlu çorba (Gülensoy, 2011: 937). yağlı çorba :Yağ oranı yüksek çorba. yavan çorba :Yağ oranı düşük çorba. 174 yayla çorbası :: Pirinç, tereyağı, nane ve tuzla yapılan sıvı yiyecek. 4.15. Değirmencilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-06.10.2017 Kaynak Kişi: Yüksel Özkaynak Değirmenci Yüksel Özkaynak, 1981 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Özkaynak’dan öğrenmiştir. Mesleğini 20 yıldır icra eden Özkaynak’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.06.2018 Kaynak Kişi: Elmedin Kalaycı Değirmenci Elmedin Kalaycı, 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan İbrahim Kalaycı’dan öğrenmiştir. Mesleğini 47 yıldır icra eden Kalaycı’nın, bu mesleği 20 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı adı çıkacağına canı çıksın :“Kötü bir sıfatla tanınmaktansa hiç yaşamamak daha iyidir.” anlamında kullandıkları bir söz. agunduruk :Başak vermeyen mahsül. ambar oluğu :: Değirmen çarkına suyun hızla inmesini sağlayan dik ve kapalı oluk. asiyâb :Buğday değirmeni. balta :: Değirmen taşının ortasında bulunan ve onu döndüren demir, haç şeklindeki aygıt. başbaşı :Bulgurun iri kalan kısmı. berekat :Rahmet, rızık. bişme :: Pişme. böör :Göğsün yan tarafı. 175 bulgur değirmeni :Bulgur öğütmek için yapılmış değirmen. çuvalı bekitmek :İçi dolu çuvalı iple sıkıca bağlamak. bulgura işemiş kedi gibi sinmek :Yaptığı bir kabahatten dolayı suçluluk hissetmek. bulgurca :Bulgurun içerisine kuşbaşı et katılıp yoğrularak hazırlanan ve sacda pişirilen bir tür köfte. bunsuramak :Şaşırma, afallama. buyday :Buğday. çark evi :Suyun, daire şeklinde aralarında enli parmakları bulunan metal çarka vurması sonucu tribün görevi sağlayan düzenek. çekme su ile değirmen dönmez :“Başkalarının sırtından geçinmekle sürekli işler yürümez.” anlamında bir söz. çıbık :: Değnek. çöp sasörü makinesi :Buğdayın içerisindeki yabancı maddeleri ayırmada kullanılan makine. çuval :İçerisine buğday, un vb. ürünleri koymaya yarayan torba. dayhane :Tahinhane. değirmen :Buğdayı un, bulgur ve kepek şeklinde ayıran aletlerin bulunduğu düzenek. değirmen hakkı :: Değirmencinin emeğine karşılık müşteriden aldığı buğday miktarı. değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan :“İşbirliği ile bütün zorluklar aşılır.” anlamında söz. değirmen nöbeti tutmak :: Değirmende buğdayı öğütmek için sıra beklemek. değirmen taşı :Buğdayı öğütmeye yarayan iki adet olan tekerlek şeklindeki taş. değirmenci :: Değirmen işleten meslek erbabı. değirmencilik :: Değirmencilerin yapmış oldukları iş, meslek. 176 değirmenin suyu nereden geliyor? :“Bu iş için harcanan para nereden karşılanıyor?” anlamında bir söz. dek gelmek/ denk gelmek :Uygun zamanda karşılaşmak. deli değirmencinin çayı gibi :“Her zamanki gibi şekerli olsun!” anlamında bir söz. dinlendirme kazanı :: Değirmende buğdayın öğütülme sırasında bekletildiği bölüm. diş bulguru :Çocukların ilk süt dişinin çıktığı zaman kaynayan buğdayın içerisine nohut katılarak hazırlanan yiyecek. diş eğileme :: Değirmen taşının buğdayı daha iyi öğütmesi için taşın yüzüne şekil verilmesi işlemi. döğme :: Dövme. döğmelik :Yarma yapılacak buğday. düğürcük :Bulgurun ince bir şekilde öğütülmüş hâli. el yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu değirmen taşı sanır :“Deneyimsiz kimse kendisini insanlardan güçlü sanır.” anlamında bir söz. elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez :“İhtiyaçlarımızı karşılamak için çalışmalıyız.” anlamında bir söz. elek :: Değirmenlerde buğdayı taş, kum vb. zararlı maddelerden ayıran gözenek, süzgeç. elevatör :: Değirmende tahılı yukarı kaldıran asansör. eline koluna sağlık :“Ellerin kolların dert görmesin!” anlamında bir söz. felemen :Buğday. hak almak :: Değirmende öğütülen buğday karşılığında buğday almak. hak değirmende olur :Öğütülen un ve bulgurun karşılığı olarak alınan pay miktarı yalnız değirmende geçerlidir. harama el sürmemek :Haramdan uzak durmak. 177 havay :Tenekenin tamamını anlatan tutar, ölçü miktarı. havayi :Tahıl için kullanılan bir hacim ölçü birimi. hecalet duymak :Çekinmek, utanmak. hedik :Haşlanmış buğday, mısır, nohut vb. şeylerle yapılan yiyecek. helezon :: Değirmenlerde buğdayı ilgili bölümlere aktaran yatay boru. herkesin bir derdi var değirmencininki su :“Herkesin derdi kendine göre özeldir.” anlamında bir söz. heviç :Tarhana yapmak için öğütülmüş buğday ve mısır. kabuk ayırıcı :: Değirmende buğdayın kabuğunu ayıran makine. kara elek :Buğdayın ayıklanmasında kullanılan bir tür makine. kepi :Un elde etmek için değirmen taşlarının arasına konan deri ya da bez parçası (TDK, 2009: 2748). kırma :Hayvanlara yedirilen, değirmende ufaltılmış, ezilmiş her çeşit tahıl (TDK, 2009: 2833). kıyye :: Okka. oluk başında oynayan çark evinden çıkar :“Nasıl başladıysan öyle tamamlanır.” anlamında bir söz. ödünç yiyen kesesinden yer :“Borç yapan kişi borcunu yine kendisi öder.” anlamında bir söz. öğütmek :Buğdayı değirmende un hâline getirmek. randıman :Un miktarının, öğütülen buğday miktarına oranı. sakalı değirmen damında ağartmak :Tecrübe elde etmek için çok emek vermek. su değirmeni :Su gücü ile çalışan bir tür değirmen. tahinhane :Tahin çıkarılan değirmen. tahunhane :Su değirmeni. tarhanalık Tarhana yapmak için ayrılmış buğday. 178 şinik :Tenekenin yarısına karşılık gelen tutar, ölçü. taşıma su ile değirmen dönmez :“Başkalarının küçük destekleriyle büyük işler yürümez.” anlamında bir söz. tavlama :: Değirmende öğütülecek buğdayın kepek miktarını azaltmak için su verilerek yapılan işlem. tingildemek :Yerinde duramamak. triyör :Buğday içerisindeki yabancı otları ve kırık buğdayları ayırmaya yarayan alet. un değirmeni :Un öğütmek için yapılmış bir tür değirmen. unu eleyip eleğini asmak :İşlerini tamamlayıp boşa çıkmak. ununu avuçlamak :Umduğuna nail olamamak. urup :Tenekenin çeyreğine karşılık gelen tutar, ölçü. yarma bulgur :: Değirmende öğütülerek elde edilen bulgur. yel değirmeni :Rüzgar gücüyle çalışan bir tür değirmen. zahra/ zehre :Buğday. zevar :Hayvanlara yedirilmek için hazırlanan tahıl kırması. zılgıtı yemek :Azar işitmek. zörlemek :Gereksiz yere bağırmak. 4.16. Demircilik (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.01.2017 Kaynak Kişi: İdris Erkuş Demirci İdris Erkuş, 1981 yılında Karaman’da doğmuştur. lise mezunudur. Mesleği, babası Mustafa Erkuş’ tan öğrenmiştir. Mesleğini 15 yıldır icra eden Erkuş’un, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-04.02.2017 Kaynak Kişi: Numan Aksoy Demirci Numan Aksoy, 1958 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. 179 Mesleği, ustası Mustafa Erkuş’ tan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Aksoy’un, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı ağaca balta vurmuşlar, sapı bendeydi demiş :“Kişinin çektiği sıkıntı en yakın çevresinden gelir." anlamında bir söz. ağaçtan maşa olmaz :“Yapılacak her iş için uygun adamı bulmak gerekir.” anlamında bir söz. al kaşağıyı gir ahıra, yağır olan gocunsun :“Kusuru bulunan telaşlanır.” anlamında bir söz. Allah bereket versin :“Allah senin kazancını daha da hayırlı kılsın.” anlamında bir söz. Allah emeğini yağlı çıkarsın :“Yaptığın güzel çalışmaların karşılığını göresin.” anlamında bir söz. Allah her ne muradın varsa versin :“Tüm istek ve arzuların gerçekleşsin.” anlamında bir söz. Allah kolaylık versin :“Yapacağın işi kolayca yapasın.” anlamında bir söz. Allah nazardan saklasın :“Kötü bakışlardan gelecek belalardan korunasın.” anlamında bir söz. anat :Ekin demetlerini arabaya koymaya ve harmanı aktarmaya yarayan, üç, dört, beş, yedi çatallı olabilen, uzun saplı aygıt, dirgen, yaba (TDK, 2009: 247). arık mala bıçak çalınmaz :“Güçsüze eziyet etmek doğru değildir.” anlamında bir söz. ayağı kesilmek :Uğramaz olmak. ayağını sürümek :Müşteri getirmek. bağ bıçağı :Bağ budamaya yarayan kesici araç. bağ dua değil, çapa dua ister :“Her işi zamanında tasarla” anlamında bir söz. balta :Genellikle ağaç kesme işlerinde kullanılan araç. 180 baltayı taşa vurmak :Bilmeyerek kırıcı söz söylemek, pot kırmak. balyoz :Kırma işlerinde kullanılan bir tür ağır çekiç. barana demiri :Kuyu kazmak, taş çıkarmak için kullanılan 50-60 cm.lik sapı olan saban demiri biçiminde demir (TDK, 2009: 525). baskı :: Demir sıcakken düzeltmeye, şekil vermeye yarayan bir demirci aleti, avadanlık (TDK, 2009: 542). baştan savmak :Özensiz, gelişigüzel yapmak. bel :Ateş küreği (TDK, 2009: 605). bereketini gör :“Aldığın para sana helal ve bereketli olsun.” anlamında bir söz. beton çivisi :Beton zemini kırmaya yarayan ucu sivri enli demir araç. beylik kazma :: Demircilerin özel olarak yaptığı bir tür kazma. bıçak/ puçak :Kesme işlerinde kullanılan ucu sivri, keskin araç. bıçkı/ bışkı :: Odun kesmeye yarayan, tırtıklı dişleri bulunan, iki saplı büyük testere. bileyici :Bileme işini meslek edinmiş kimse. bir baltaya sap olamamak :Hiçbir işte tutunamamak. bizim it size balta getirdi mi? :“Amaçsız ve boş konuşan, aylak.” anlamında bir söz. bodan :Sebze fidesi çapalamakta kullanılan, ön kısmı geniş bir tür çapa. bol kazançlar :Kazancın bol olsun. buğuzlanmak :Surat asmak. bunar/ pınar :: Pınar, çeşme. cırmık :Tırmık. çan :İçerisindeki tokmak yardımıyla ses çıkaran madeni araç. çapa :Ağaç veya demir saplı toprak işleme aracı. 181 çapraz :Çoban köpeklerinin kurtlar tarafından zarar görmemesi için boynuna takılan, kenarlarında keskin demir parçaları bulunan demir tasma. çark :Tekerlek biçimindeki makine parçası. çekiç :Çakma ve dövme işlerinde kullanılan ağaç veya metal saplı bir alet. çırak :Bir ustanın yanında mesleğe başlamış acemi çalışan. çift taraflı balta :İki tarafı da ağaç kesmeye yarayan bir tür balta. çökür/ çükür : Kındam tarafı kırılmış kazma. çölte :Bahçe sulama işlerinde kullanılan küçük kazma. çürük tahta mıh tutmaz :“Aslını kaybetmiş olan şey bir daha eskisi gibi olmaz." anlamında bir söz. demir :Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (TDK, 2011: 619). demir gibi :Sapasağlam. demir kapılının, ağaç kapılıya işi düşer :“Hayatta insanlar birbirine muhtaç duruma düşebilir.” anlamında bir söz. demir nemden, insan gamdan çürür :“Demirin çürümesine sebep nem olduğu gibi, insanı da üzüntü bitirir.” anlamında bir söz. demir tavında dövülür :Bir iş en uygun zamanda yapılır.” anlamında bir söz. demirci kilidi :Büyük asma kilit. demirci körüğü gibi :Sık ve derin nefes almak. demirci körüğü :: Ocaklarda ateş harlamada kullanılan körüklü araç. demirci mengenesi :Kızgın demiri tutmak için kullanılan kıskaç. 182 demirci ocağı :: Demircilerin demiri işlemek için kullandıkları ateş ocağı. demirci takımları :: Demircilikte kullanılan çelikten yapılmış araç takımı. demirci ustası :: Demir işlerinin yapılmasını düzenleyen ve denetleyen nitelikli işçi. demirci :: Demir veya demirden eşya yapıp satan meslek erbabı. demircilik :: : Demircinin yaptığı iş, meslek. depgi :Bel, toprak bellenen metalden yapılma toprak kazma aracı (Ülkümen, 2012: 328). destur :İzin, müsaade. dıngırdak :gıldırdak. dırmık/ tırmık :Tarak biçiminde demir dişleri bulunan bahçe temizleme aracı. dibek eli :: Dibeğin içindeki malzemeyi ezmeye yarayan metal tokmak. dibek :Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan. dirgen :Genellikle tarlada buğday başağını, otu veya samanı yaymaya yarayan çiftçilerin kullandıkları demirden yapılma, çatallı alet. düğdü :Keserin çakma işinde kullanılan yüzeyi düz tokmak kısmı. edepten libas giymek :Her hareketinde edebi ön plana çıkarmak. eğseri :Büyük uzun çivi (Ülkümen, 2012: 333). ekmek sacı :Üzerinde yufka yapılan dışbükey yassı demir çelik ürünü pişirme aracı. eksıranı/ esiranı/ esranı/ eysıranı :Tekne kazımak ve hamur kesmek için kullanılan demirden yapılmış ıspatula benzeri el aracı. elecek :Loğ taşını çeken demir ya da ağaç sap. elecek :: Ocak karıştırmaya yarayan uzun sırık. elganem :Beceriksiz, yeteneksiz. 183 eli kulağında :Hemen hemen gelmek üzere. eli sıkı :Cimri, pinti. eline sağlık :“Elin hep sağlıklı olsun.” anlamında bir söz. eline, diline, beline sahip olmak :Edepli ve erdemli davranmak. etek öpmek :: Dalkavukluk etmek. felek/ felik :Genellikle çivi sökmeye yarayan bir ucu çatal şeklinde olan manivela demiri. fırıldak :Rüzgârın gittiği yöne doğru dönebilecek biçimde yapılan tasarlanan baca şapkası veya aparatı. gazma/ kazma :Toprak eşmeye yarayan ucu keskin tarım aleti. gelberi :Hayvanların altlarını temizlemeye, soba külünü almaya yarayan, sap kısmı ağaçtan, başlık kısmı ağaç veya demirden yapılmış alet. gıldırdak :Küçükbaş hayvanların boyun kısmına takılan demirden yapılmış zil. gırklık/ kırklık :Makas ( Mısırlıoğlu, 2008: 67). gora :Avlu ve evlerin giriş kapılarına takılan kilitleri açmaya yarayan büyük anahtarı. gosa masadı :Gosa bilemeye yarayan çelikten yapılma çubuk biçimindeki araç. gosa örsü :Gosanın keskin kısmında meydan gelen kırılmaları tamir etmeye yarayan, çelik yüzeyli demir araç. gosa :Uzun bir cereğin baş kısmına sabitlenen, hafifçe kıvrık, çelikten yapılma ekin biçme aracı. gullep :: Demirci ürünü, yerli kapı menteşesi. haddad :: Demirci. haraza :Üstünde delme işlemi yapılan yuvarlak ve delikli alet. hayırlı günler :“Günün hayırlı olsun.” anlamında bir söz. hayırlı kazançlar :“Kazancın hayırlı ve bereketli olsun.” anlamında bir söz. 184 hayırlı sabahlar :“Sabahın hayırlı olsun.” anlamında bir söz. hedirek :: Ocaktaki kömürü karıştırmaya yarayan alet. hesapsız kasap, ya bıçak kırar, ya masat :“İşlerini gelir ve giderine göre ayarla.” anlamında bir söz. hıltar/ ıltar :Çapraz. hopsa :Üvendirenin ucundaki demir parçası. höflü :Belalı kimse. hukela/ ukela/ ukala :Kendini beğenmiş. iskelit :Küçük çapa. işin rast gelsin :“İşin iyi olsun, işle ilgili herhangi bir sorun yaşama.” anlamında bir söz. işleyen demir pas tutmaz :“Çalışan kişi daima üretir.” anlamında bir söz. kalem kıskacı :Soğuk demiri kesmede kullanılan alet. kalıp demiri :Kalıpçılıkta, kalıp tahtalarını sökmek için kullanılan, ucu eğik, enli demir alet. kanca :Kütük çekme işlerinde kullanılan ucu çengelli demir çubuk. kancayı takmak :Bir kimsenin peşine düşmek. kapan :Bazı zararlı hayvanları yakalamada kullanılan metal tuzak. kapı kullabı :Avlulu evlerin kapı iç girişlerinin arkasındaki kancaya takılan, ucu eğik demir parça. kapı zinciri :Kapıya monte edilip açılıp kapanmasını sağlayan bir tür menteşe. kargacık :Kapı menteşesi. kaşağı :Atları fırçalamaya yarayan demir tarak. kavak tahrası :Kavak budamaya yarayan ucu keskin orak. kavurma sacı :Et veya sebze yemeklerini yapmaya yarayan içbükey yassı demir çelikten imal edilen pişirme aracı. 185 kaynak :Metalleri ısı yoluyla kaynaştırıp yapıştırma işlemi (TDK, 2011: 1367). kazma :Toprak işlerinde kullanılan ağaç saplı demir alet. kebap şişi :Kebap yapımında kullanılan ince demir şiş. kepir :Saban demirlerini temizlemek için kullanılan alet. keski :Ağaç, taş, metali yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik alet. ketez :Araba ve kağnı tekerleklerinin çevresindeki demir çember. kılavuz :Somun veya boru içine yiv açmakta kullanılan ufak demir burgu. kılıç kınını kesmez :“Kişi ne kadar asabi olursa olsun asla yakınlarına zarar vermez.” anlamında bir söz. kındam :Bir tarafı ağaç dallarını kesen, diğer tarafı toprak kazmaya yarayan bir tür kazma. kırklık :Koyunların yün ve kıllarını kırkmaya yarayan büyük makas. kıskaç :: Ocakta kor hâlindeki demir parçasını taşımaya yarayan alet. kirklik/ kırklık :Yün kırpmaya yarayan makas. kösnü tuzağı :Kösnü denilen tarla zararlısını yakalamaya yarayan ve hayvanın ayağının değmesiyle işleyen metal tuzak. kör bıçak ele yavuz, kötü avrat dile yakın :“Kör bıçak iş görmez, iş bilmeyen kadın da beceriksiz olur.” anlamında bir söz. kullap :Avlu kapılarında kullanılan bir tür menteşe. külünk :Bir tarafı sivri bir tarafı çekiç gibi olan sert malzemeyi kazımak için kullanılan alet (Ülkümen, 2012: 350). 186 kürek :Küçük parçaları aktarmada kullanılan uzun saplı alet (TDK, 2011: 1562). küskü :Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir araç. küsük/ küssük :Kapının arkasındaki metal sürgü (Ülkümen, 2012: 351). levye :Bir şeyi yerinden oynatmak, kaldırmak, harekete geçirmek, gevşetmek vb. için kullanılan metalden yapılmış basit bir kaldıraç. malak :Ağaç kapı kargısı. malımın hayrını gör :Aldığın malzeme işini yarasın!” anlamında bir söz. maşa :Nesneleri tutma ve karıştırma işlerinde kullanılan metalden yapılma araç. maşa gibi kullanmak :: Oyuncağı olmak. maşa varken elini yakmak :Kolayı varken zoru seçmek. maşası olmak :Birisinin emirlerini harfiyen yerine getirmek. mazlumın ahı demiri bile eritir :“Haksızlığa uğrayan kişinin duası mutlaka kabul olur.” anlamında bir söz. meğene :: Pulluk üzerindeki çamurları temizlemeye yarayan, yüzeyi düz şekilde olan metal alet. mengene :Nesneleri sıkıştırma işlerinde kullanılan esnek demir parçası. mıh :Çivi. mıskı :Eli sıkı. mızırdak :Fazla nazlı, mızmız kişi. nacak :Sapı kısa, küçük odun baltası. ne deve kalksın, ne çan ötsün :“Ortamın huzurunu bozacak, insanları birbirine düşürecek söz ve davranışlardan kaçınmalısın” anlamında bir söz. obsa :Üvendirenin ucundaki yassı demir. odbeli :Ateş küreği. 187 oğlum akıllı neylesin malı, oğlum ahmak yine neylesin malı :“Akıllı kişi her zaman malı elde etmesini bilir, ahmak ise malı değerlendirmesi bilmeyerek çarçur eder.” anlamında bir söz. ocak :Taş veya tuğladan yapılan, içerisinde kömür yakılmak suretiyle demir ısıtılan yer. opbeli/ öpbeli :Ateş küreği (Mısırlıoğlu, 2008: 76). orak :Yarım çember biçiminde ensiz ve keskin ot biçme aleti. orak ayı :Temmuz. orakçı :Ücret karşılığı ekin biçen kimse. örk :Hayvanları baplamaya yarayan kalın ip yada zincir. örs :: Değişen şekilleri bulunan, demir dövme işlerinde kullanılan, çelik yüzeyli alet. pancar beli :: Pancar sökmeye yarayan, ağaç bir sap ve ucunda metal iki demir parçası bulunan bir tür çiftçi aleti. saban :Toprağı kazmaya veya ekmeye yardımcı tarım aracı (TDK, 2011: 1995). sac :Yassı demir çelik ürünü. sacayağı :Üç ayağı bulunan, üçgen şeklindeki metal sacayak. sebep olanın kapısına kara kilit takılsın :“Hayırsız işe sebep olanın ocağı sönsün.” anlamında bir söz. sırnaşık :Fazla lakayt, cıvık. sıyırga :Kar küremeye yarayan büyük ağaç veya metal kürek. sikke :Hayvanların otlaması için toprağa çakılan, ucunda kancası bulunan demir kazık. soba gelberisi :Soba içerisindeki kül ve köz parçacıklarını çekmeye yarayan kürek biçimindeki demir alet. 188 sökü demiri :Taşı, ahşap bir bloğu sökmeye yarayan, bir ucu eğik olan demir alet. sözünün eri olmak :Sözünün arkasında durmak. su teknesi :: Dövülüp işlenen demirin çelik hâline dönüştürülmesinde kullanılan, içi su dolu geniş ve yayvan tekne. sündürmek :Çekmek, uzatmak. sünempe :Sırnaşık. şavk :Işık. şıpdüşen :Kapı mandalı. şişgin/ şişkin :: Oldukça havalı. tahra :Çelikten yapılan, uç kısmı eğri ve keskin bir tür ağaç kesme aracı. taklamak :İkiye ayırmak. tapan etmek :Yeni ekilen tarlanın tohumunu kapatmak için sürgü çekmek, düzeltmek (Gülensoy, 2011: 858) tapan :: Demir bel (Gülensoy, 2011: 858) temürcü :: Demirci. testere :Ağaç kesmeye yarayan marangoz aleti. tezgâh :: Dükkânlarda satıcıların önündeki malzeme konulan masa. tırpan :Uzun saplı ile demirden yapılma ağız kısmı keskin bir tür orak. ülüz :Zayıf, cansız. ümük :Gırtlak. vıddırıvızzık :: Değersiz, sıradan. vızırdanmak :Kendi kendine söylenmek. vükela :Vekillik etme. yaba :Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, metal veya tahtadan yapılan tarım aleti. yağır elbise :Kirli, pasaklı elbise. yarlağan :Taştan, tuğladan, kerpiçten yapılan ocak. 189 yuvak demiri :Loğ taşına geçirilen demir. yületmek :Ağzı kırılan alete metal parça ilave ederek onu eski hâline getirme işlemi. zencir/ zincir :Birbirine bir sıra hâlinde ulanmış metal halka. zımpara :: Demir ürünlerinin pürüzlerini gideren, keskinliğini ve parlaklığını sağlamaya yarayan araç. zıvana :Hızarda odunları çekmede kullanılan bir ucu keskin demir araç. zıvanadan çıkmak :Çok sinirlenmek, öfkelenmek. zincir gibi :Art arda sıralanmış şey. zincir vurmak :Elini, ayağını zincirle bağlamak. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 18:04 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.17. Dericilik ve Deri Ürünleri Tamirciliği (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.02.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Bozoğlu Derici Ahmet Bozoğ... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.17. Dericilik ve Deri Ürünleri Tamirciliği (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.02.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Bozoğlu Derici Ahmet Bozoğlu, 1970 yılında Karaman’da doğmuştur. Lise mezunudur. Mesleği, ustası ve aynı zamanda babası olan Celal Bozoğlu’ndan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Bozoğlu’nun, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.06.2018 Kaynak Kişi: Mustafa Mazhar Can Deri Mamulleri Tamircisi Mustafa Mazhar Can, 1973 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Uygur’dan öğrenmiştir. Mesleğini 32 yıldır icra eden Can’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı açkı sıkma makinesi :: Derinin mekanik yollarla suyunun giderilmesi işleminde kullanılan bir tür makine. Ahi Evran :Ahilerin piri. 190 akderi :Eski dönemlerde üzerine yazı yazılabilmek için özel işlem görmüş bir tür deri. astar :Ayakkabının iç kısmına geçirilen deri veya plastik malzemelerden üretilen ince kat (TDK, 2011: 170). avradı eri saklar peyniri deri :“Her nesne durumuna uygun şartlarda muhafaza edilir.” anlamında bir söz. büyükbaş deri :Büyükbaş hayvanın kıl ve tüylerle kaplı dış kısmı. celladi :: Dericilikle uğraşan kişi. cüzdan :: Deri, kumaş gibi ürünlerden yapılan; içerisine para, banka kartları, kimlik vb. malzemeler konulan küçük muhafaza kabı. çanta :Kumaş, deri, plastik gibi malzemelerden yapılan içerisine para, cüzdan vb. malzemeler konulan büyük ebatlı muhafaza kabı. dabak :Ham deri postunu işleyen meslek erbabı. dabakane/ tabakhane :: Deri işlenen atölye. debbağ :: Deri tabaklayan kişi. debbağhane :Eskiden deri tabaklama işlerinin yürütüldüğü iş yeri. deri :Hayvanları dış etkilerden koruyan dış kısmı. deri işleme :Ham deriyi kullanılacak hâle getirmek için yapılan işlem. deri mamulleri :: Deriden üretilen; çanta, cüzdan, kemer, ceket, mont gibi genel ürünler. deri ürünleri tamiri :: Deriden üretilen malzemeleri onarım ve bakım işleri. derici :: Deri alıp satan kimse. derici sevdiği deriyi yerden yere vurur :“İnsanlar sevdiği kimselerin zarar görmemesi için onları sürekli uyarır.” anlamında bir söz. 191 dericilik :: Dericinin yaptığı iş, meslek. dore deri :Metalik sarı renge boyanmış işlenmiş bir deri. etleme makinesi :Ham derilerin etleme işleminde kullanılan, üzerinde bilenebilir spiral bıçakları bulunan, özel silindire sahip bir tür makine. glase :İşlem görmüş yumuşak ham keçi derisi. gön :İşlenmiş derisi (TDK, 2011: 962). güderi :Keçi derisinden yapılan meşin. ham deri :: Derinin işlenmemiş hâli. ıslatma :: Derideki kalan pislik ve tuz parçalarının ıslatılarak deriden temizleme işlemi. ikinci tuzlama :: Derinin temizlendikten sonra ikinci kez tuzlanması sırasında yapılan işlem. ilk tuzlama :Yüzülen derinin kokmaması için üzerine serpilen tuz. imitasyon deri :Yapay deri. insanın eti yenmez derisi giyilmez, tatlı dilinden öte nesi var :“İnsan ancak hoş sohbeti ve tatlı diliyle anılır, kalıcı olan da budur.” anlamında bir söz. it derisi post olmaz :“Kötü niyetli kişiden güzel işler beklenmez.” anlamında bir söz. kesik deri :Yüzülme işlemi sırasında derinin kesilmek suretiyle zarar görmesi. kevel :İşlenmiş deri. kevelci :İşlenmiş deriyi pazarlayan kimse. kıl giderme :: Deride bulunan kılların giderilmesi için yapılan işlem. konservasyon :Yüzülen deriyi kokmaması için tuzlayarak yapılan koruma işlemi. kösele :İşlenmiş manda, inek veya sığır derisi. kurtlanma :: Derinin tuzlanma ve kurutulma aşamasında meydana gelen eksiklikten dolayı zarar görmesi. 192 kurutma :: Derinin nem oranının düşürülmesi için yapılan kurutma işlemi. küçükbaş deri :Küçükbaş hayvanların tüy ve kıllarla kaplı dış kısmı. lame deri :Metalik gümüşi renge boyanarak işlenmiş deri. meşin :İşlem görmüş koyun derisi. napa :Koyun, keçi ve dana derilerinin işlenmesi ile elde edilen, oldukça sert bir tür giysilik deri. nubuk :Cilt kısmı oldukça düzgün ve zımparalanmış bir tür giysilik deri. pervaneli tekne :: Deri yumuşatma işlemi yapılan, içerisinde pervane ve su bulunan bölme. pikle :Tabaklama işlemi yapılabilmesi için deriye asitlendirilme işlemi. pistole :Tekstil, mimari ve el çizimlerinde kullanılan ölçüsüz cetvel. pösteki kürk :Kürk yapımında kullanılacak şekle getirilmiş koyun veya keçi derisi. rugan deri :Büyük ve küçükbaş hayvan derilerinden elde edilen, parlak görünüşlü yumuşak deri. sahtıyan :Tabaklanmış deri. salamura :: Derinin kokmaması için yapılan tuzlama işlemi. sepi :: Deri tabaklama işlemi. sepici :: Deri tabaklama işini meslek hâline getiren kimse. süet :İnek, keçi ve oğlak derisine zımparalama yöntemi uygulanarak elde edilen deri. tabakhane :: Deri tabaklama işleminin yapıldığı atölye. tabakhaneye bok mu yetiştireceksin! :“Ne bu acelen?” anlamında bir söz. tabaklama :: Derinin ana maddesi korunarak kullanıma hazır hâle getirilmesi işlemi. 193 tav dolabı :: Deriyi yumuşatmak amacıyla telden yapılan bir dolap içerisinde çevirme işlemini yürüten bir tür makine. tıraş :Mekanik olarak deriyi istenilen kalınlığa göre ayarlama. tıraş makinesi :: Deri üzerindeki kılları temizle işlemini yapan makine. tirşe :Üzeri yazılabilecek duruma gelmiş deri. tola :Yünü ya da kılı alınmış ham deri. tulumluk deri :İçerisine koyun ve keçi peyniri basılmak için özel olarak kurutulan, tıraşlanmış keçi derisi. tuzlama :Konservasyon. ütü baskı :Tabaklanmış derinin düz durması için presleme işlemini yapan makine. vinleks deri :Yapay deri. yağlama :: Deriyi istenilen yumuşaklığa gelmesi için yağlamadan geçirme işlemi. yağlı deri :Cildi mat ve kalın sığır derisi. yalancının mumu yatsıya kadar yanar :“Yalan yere söylenenen söz mutlaka açığa çıkar.” anlamında bir söz. yarma makinesi :: Deriyi belirli kalınlığa göre yarma işlemini yapma görevini yürüten makine. yarmak :Kalın hâlde bulunan deriyi belirli ölçülere göre inceltme işlemi. yatmaç :Bir çeşit iyi deri. yırtık pırtık deri :Tahribata uğramış deri. yumuşatma :: Derinin kaybettiği suyu tekrar almasını sağlama amacıyla yapılan işlem. zik deri :Koyun derisinden elde edilen ince ve esnek bir deri. 194 4.18. Dokumacılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-21.02.2018 Kaynak Kişi: Nuri Saraç Dokumacı Nuri Saraç, 1959 yılında Bursa’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Fatma Saraç’tan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Saraç’ın, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili Söz Varlığı ağartmak :: Dokunan bezleri sığır, inek veya manda mayasına koyduktan sonra suda çalkalayarak beyazlatmak. ağız bağı :Çuval ağzı bağlamakta kullanılan ip, sicim. ağız vermek :Akıl vermek, öğütlemek, kışkırtmak. ağızlık :: Dokuma tezgâhında mekiğin işlemesi için bırakılan çözgü aralığı. ağzı pek :Sır vermeyen, ketum kimse. ağzı yumlu :Sıkılgan, söz söylemeyen kimse. ağzını kesmek :Bir kimsenin sözlerini alaylı bir şekilde tekrarlamak. alacalık :Alaca denilen pamuklu dokuma ipliği, direzi. alacehre :Bir çeşit sarı boya. argaç :Atkı. arış :Gücü. atkı :: Dokumalarda çözgülerin arasından yatay yönde geçirilen ip. bağarcak :Koyunların kaçmasını önlemek için çobanın uyumadan önce bir ucunu kendine, bir ucunu da koyunlardan birine bağladığı ip (TDK, 2009: 475). 195 büküş :Eğrilmeye hazırlanmış pamuk fitillerinin sekiz on tanesinden yapılan deste. büküşmek :Ani bir darbe ile yere yuvarlanmak. cicim dokuma :Çözgü ve atkı iplikleri içerisine renkli desen iplikleri konularak sıkıştırılmak suretiyle yapılan dokuma. çarpana :Ceviz ağacı, deve ya da öküz gönünden yapılan kare levha. çarpana dokuma :Kolan bağı yapımında kullanılan tek çözgülü oldukça basit bir dokuma. çukur tezgâh :: Dokuma yapanın oturduğu yer ile pedalların bulunduğu çukur şeklindeki tezgâh. çulhaki :Keçi kılından yapılan elbise, giyecek. dikey tezgâh :Halı dokuma tezgâhı. direzi :Halı, kilim, bez gibi dokumalarda tezgâha uzunluğuna gerilen çözgü iplikleri (TDK, 2009: 1514). divitin :: Pamuklu pazen kumaş. dokuma :Atkı ve çözgü ipliklerinin seri şekilde işlenmesi suretiyle yapılan tekstil ürünü. dokuma tezgâhı :Yolluk, paspas, kilim yapımında kullanılmak üzere özel olarak tasarlanan ağaçtan yapılma tezgâh. dokumacı :: Dokuma işlerini yapıp satan kişi. dokumacılık :: Dokumacının yapmış olduğu iş veya meslek. eriş :: Dokuma tezgâhlarında uzunluğuna atılan ip. eski püskü ip :Eskimiş ip. fermana :Kadınların giydiği, üzeri işlemeli yelek. ger :Saman vb. şeyleri taşımak için kağnı arabalarına gerilen hasır, çul. gerim :: Dokumacılıkta tezgâha gerilen çözgü iplikleri (TDK, 2009: 2002). 196 gücü :: Dokuma tezgâhında iplik düzenini ayarlayan tarak. haşa :Büyük çuval. haşıl/ haşil :: Dokunacak iplikleri tezgâha vermeden önce, ipliklerin düzgün çıkması için batırıldığı unlu ya da çirişli su, boya (TDK, 2009: 2302). ipe un sermek :Bir işi yapmamak için sürekli mazeret üretmek. kamçılı tezgâh :Mekiğin, kamçı çekilmek suretiyle atıldığı tezgâh. geçirmeyi sağlayan masuralı araç. kamçısız tezgâh :İki pedallı mekiğin el kullanılarak atıldığı tezgâh. kılçar :Ana malze olarak kıl kullanılarak yapılan kumaş. kirkitli dokuma :Kirkit kullanılarak yapılan bir tür el dokuması. kirmen :İp örmeye yarayan araç, eğirmeç. kirmen ipi :Kirmen denilen araçta eğilerek elde edilen iplik. kolan dokuma :: Pamuk, kıl, yün, keten, ipliklerinin çözgü atkı olarak değerlendirildiği enli, yassı kuşak bağı türü bir dokuma. makara :Masura. masa tezgâhı :Kilim dokumada kullanılan tezgâh. masura :Üzerine ip sarılan karton veya plastikten mekik :Argaç denilen enine iplikleri, arış denilen uzunlamasına geçirilen ipliklerin arasından mekik dokumak :İki yer arasında sürekli gidip gelmek. mekikli dokuma :Mekiğe sarılan iple yapılan kilim, paspas, yolluk ve seccade türü dokuma. paspas :Eni ve boyu çok uzun olmayan, eşik önlerine serilen bir tür dokuma. pedal :: Dokuma tezgâhının alt kısmına monte edilen, ayak hareketiyle çalışan alet. sargı :İp sarmaya yarayan araç. 197 seccade :Namaz kılmak amacıyla tasarlanmış dokuma. sumak dokuma :Bir alandaki renklerin çözgü çiftlerine devamlı sarılmasıyla yapılan dokuma. tefe :: Dokuma tezgâhlarında tarağı taşıyan ve mekik ipliklerini sıkıştırmaya yarayan ağaç ya da metal parça. terevce :Bez dokuma aygıtında ipliklerin aralarından geçirildiği iki sopa. tetir :Yeşil ceviz kabuğu. yapılan silindir alet. yatay tezgâh :Bez ayağı dokumalarında kullanılan tezgâh. yolluk :Genellikle giriş ve hol gibi dar yerlere serilen dokuma. yüksek tezgâh :Sekiz gücüden, yirmi dört gücüye kadar gücü gerektiren dokuma tezgâhı. zifir :: Dokuma bez, alaca. zili dokuma :Kalın ve kaba görünümlü, kıldan üretilen dokuma. 4.19. Duvarcılık ve Taş Ustalığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman- 19.12.2017 Kaynak Kişi: Ömer Çelik Duvarcı ve Taş Ustası Ömer Çelik, 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 33 yıldır icra eden Çelik’in, bu mesleği öğrettiği beş kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı agrega ölçeği :Harç içerisindeki kum, çakıl ve taşı oranlarını ölçmeye yarayan araç. 198 agrega :: Duvar işlerinde harç yapmada kullanılan kum, çakıl ve taş gibi ana malzemelerin karışım miktarı. ahşap :Hammaddesi odun olan duvarcılıkta kullanılan inşaat malzemesi. anay :Evlerin üst katında duvar yerine uzatılan kiriş (TDK, 2009: 253). aşene/ aşhane :Yemek yapılan yer, mutfak. at binenin kılıç kuşananın :“Bir şeyin değeri ustasına göredir.” anlamında bir söz. balasır :Hatıl. balyoz :Varyoz. barı :Bahçe duvarı, çit, avlu duvarları üzerine konulan çalı çırpı, harçsız yapılan duvar, tarla sınırı, tarlaların alt yanına çekilen taş set, siper (TDK, 2009: 531). barış :Götürü, kabala, toptan (TDK, 2009: 532). barışık :Götürü, kabala, toptan. barışmak :Götürü olarak iş vermek veya almak (TDK, 2009: 532). baştankara :Gelişigüzel, baştan savma, ulu orta, körü körüne (TDK, 2009: 566). bayahdan yaptı :: Demin, az önce yaptı. bayra :Balyoz. beton kalıpçısı :Beton atmak için önceden ahşap veya metalden yapılma kalıpları hazırlayan inşaat işçisi. bir elin nesi var, iki elin sesi var :“Birlik olunca iş kolaylaşır.” anlamında bir söz. 199 budak :: Damların üstünü düzeltmekte veya yağmurdan sonra çatlakları kapatmakta kullanılan silindir şeklindeki taş (TDK, 2009: 778). cablak :Tavanlarda tuğlaların altına konulan, tarla, bahçe çevirmekte kullanılan, ince uzun yontulmuş ağaç. çantı :: Direk başlığı. çapa :Tavanlarda tuğlaların altına konulan, tarla, bahçe çevirmekte kullanılan, ince uzun yontulmuş ağaç (TDK, 2019: 1072). çekül :: Duvarcılıkta duvarın düzgünlüğünü tespit etmeye yarayan uç kısmında huni şeklinde metal aksamı bulunan duvarcı aleti. daraklama/ taraklama :: Dilmelere çıta çakılıp, üzerine sıva sürülerek yapılan duvar. derz işçisi :: Duvar ve fayans işlerinde taşların arasına derz dolduran inşaat işçisi. derz :: Duvarcılıkta taşların arasındaki boşluğu doldurmada kullanılan harç malzemesi. dişeği :Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç (TDK, 2009: 1521). döğer :: Direkten büyük ağaç, kiriş. duvar :İnşaatçılıkta kolonların arasını taş, tuğla ve briket gibi malzemelerle örerek elde edilen düşey bölme ögesi. duvarcı çekici :: Duvarcıların taşları kırmak için kullandıkları ucu meta1 çekiç. duvarcı gönyesi :: Duvarın köşe kısımlarının düzgünlüğünü ölçmeye yarayan dik açılı alet. duvarcı :: Duvar örme işini kendine meslek edinmiş kimse. duvarcılık :: Duvar örme işiyle ilgili meslek dalı. 200 el arabası :İnşaat işlerinde duvarcı ve sıvacılara harç taşımada kullanılan, ön kısmında tekerleği bulunan, kollu inşaat makinesi. harç :Çimento, kireç ve kumun su katılarak belli kıvama getirilene kadar karıştırılmasıyla elde edilen sıvı tutkal. harç teknesi :İçerisine harç konulan metal veya plastikten yapılan geniş ve yayvan tekne. harç küreği :Sıva harcı karmaya yarayan alet. hatıl :Kerpiç örme işlerinde duvarın daha dayanıklı olması için duvar aralarına yatay bir şekilde eklenen ahşap veya beton bağlama malzemesi. helal lokma yemek :Rızkını helal yoldan kazanmak. helik :: Duvar örmede sıvanın daha dayanıklı olması için taşların sıva boşlularına atılan küçük taş veya tuğla parçası. hortum :Su taşımada kullanılan ve plastik malzemeden imal edilen, esnek boru. ip :: Duvarın düzgün örülmesi amacıyla çekilen örgü malzeme. kalıp :İçerisine harç girmesi için tasarlanan ahşap düzenek. Karadağ taşı :Karadağ yöresinde çıkarılan, volkanik patlamalar sonucu oluşan, sert taş. kasaba taşı :Kâzımkarabekir ilçesinden çıkarılan ince ve yassı kalıp şeklindeki katmanlı bir taş. kazma :Temel kazmada kullanılan duvarcı aleti. kerpiç :Toprak ve samanın suyla yoğrulup, elde edilen çamurun kalıplara dökülmesi suretiyle üretilen duvar malzemesi. kireç :Sıvacıların harç yapımında kullandıkları dolgu. 201 köşe taşı :: Duvarın köşe kısmına özel olarak monte edilen taş. kum eleği :Kumun elenmesinde kullanılan süzgeç. madırga :: Duvarcı çekici. mala :Üçgen şeklinde yassı demirden yapılan, harç koymada kullanılan sıvacı aleti. mastar :Sıvacıların kullandıkları düz tahta şeklindeki sıvacı aleti. metre :: Duvarcıların kullandıkları, duvarın boy ve enini ölçmeye yarayan ölçü aleti. misit :Eğimli tarlalarda toprağın kaymaması için yapılan harçsız taş duvar (TDK, 2009: 3204). mucarta :: Duvar ustalarının kullandıkları iki ağzı yassı, dişli çekiç. murç :Betonu delmekte kullanılan sivri uçlu çelik araç. pardı :Toprak damlı evlerde tavana koyulan ağaç veya kiriş. saytaşı :Kasaba taşı. sehpa :: Duvarcıların kullandığı küçük masa. sıvacı küreği :Harç karma işlerinde kullanılan duvarcı aleti. su terazisi :: Duvarcıların kullandığı hassas terazi. şakul :Çekül. taş atana ekmek at :“Kötülük yapana da sen iyilik yap.” anlamında bir söz. taş ne kadar ıslanırsa deli o kadar uslanır :“İnsanların değişmeyen bazı huyları vardır.” anlamında bir söz. taş ol da baş yar :“Çalış da bir işe yara.” anlamında bir söz. taş ustası :Taş örme ve işleme işinde ustalık derecesine yükselmiş kişi. taş tarağı :Taşı düzeltmede kullanılan iki tarafı kirtikli tarak. taşçı :Taş işleriyle uğraşan kişi. 202 tokmak :: Duvarcıların taş işçiliğinde kullandıkları bir duvarcı aleti. tuğla :: Duvarcıların kullandığı diktörtgen şekilli, kahverenkli ve gözenekli malzeme. ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur :“Benim elimden gelen budur.” anlamında bir söz. varyoz :Büyük demir çekiç. yassı kalem :: Duvarlarda yer belirlemede kullanılan bir kurşun kalem. zomp :Taş kırmakta kullanılan büyük çekiç, balyoz, varyoz. 4.20. Ebru ve Vitray Sanatçılığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.05.2018 Kaynak Kişi: Müniran Aynan Çolakoğlu Ebru ve Vitray Sanatçısı Müniran Aynan Çolakoğlu, 1957 yılında Karaman’da doğmuştur. lisans mezunudur. Mesleği, ustaları Mukadder Kavas ve Salih Elhan’dan öğrenmiştir. İcazetini Kul Ali Hoca’dan almıştır. Mesleğini 18 yıldır icra eden Çolakoğlu’nun, bu mesleği öğrettiği 2 kişi vardır. Meslekle ilgili Söz Varlığı akkase ebru :Kenar ve orta kısımları farklı renklerde yapılan bir tür ebru. bakır folyo :Rulo hâlinde bulunan ince bakır plaka. bant :Yapılış özelliğine göre sarma, sargı, yapıştırma gibi işlerde yararlanılan, giysilerde süs, işaret vb. şeylerde kullanılan ensiz, uzun bağ (TDK, 2011: 249). battal ebru :Tekneye serpilen boyalara hiçbir müdahale yapılmadan elde edilen ebru çeşidi. biz :Tekneden ebruyu almada kullanılan ince uçlu metal alet. 203 bülbül yuvası ebrusu :Battal ebru zemininin bir çubuk yardımıyla spiral şeklinde döndürülmesiyle oluşan ve bülbül yuvasını andıran ebru. cam :Vitray yapımında kullanılan ana malzeme. çiçekli ebru :Hatip ebrusu tekniğinde, zemin üzerine damlatılan boyaların biz yardımı ile şekillendirilmesi, yaprak ve çiçek desenlerinin oluşturulması ile elde edilen ebru (Circlelove.com, 2018). çivit :Eskiden çivit otundan elde edilen, şimdilerde ise yapay olarak üretilen, mavi renkli toz boya (TDK, 2011: 752). ebru :Boyalı sıvının üzerine konulan kâğıda geçirilmesi suretiyle yapılan süsleme sanatı (TDK, 2011: 752). ebru sanatı :Kâğıt süsleme sanatının ebru alanında faaliyet gösteren dalı. elmas :Cam kesmeye yarayan metal ucu keskin alet. fırça :25-30 cm parmak kalınlığında sopaların ucuna at kuyruğundan alınan kıllar naylon bir iple bağlanarak yapılan boyama aracı. gel-git ebrusu :Tekne zeminine battal ebrusu yapıldıktan sonra iğne veya biz yardımı ile tekne içinde sağa sola hareketler yapılmak suretiyle elde edilen ebru (circlelove.com, 2018). hafif ebru :Hattatlar tarafından çoğunlukla üzerinde yazı yazmak amacıyla tercih edilen açık renklerin kullanıldığı ebru. hatip ebrusu :Birbirine geçmiş daireleri şekillendirmek suretiyle yapılan ebru. iş ınsanın aynasıdır :“İnsanın yeteneklisi, düzenlisi yaptığı işinden belli olur.” anlamında bir söz. 204 keski :Çelikten değişik türleri bulunan, ağaç, taş, metal vb. şeyleri yontmaya yarayan kesici alet (TDK, 2011: 1399). kitre :Gevenden çıkarılan ve vitray sanatında camları yapıştırmaya yarayan bitki zamkı, kestere (TDK, 2011: 1451). kumlu ebru :Tekne kirlendiğinde kum görüntüsünün kâğıda yansıması neticesinde fırça yerine damlalıkla boyanın tekneye damlatıldığı ve bu boyaların kendi hâlinde açılıp yayılması neticesinde oluşan ebru. kurşun :Simgesi Pb olan yumuşak, bükülgen ve mavimsi gri renkte bir element (TDK, 2011: 1532). lehim havya :Lehim yapmada kullanılan, yüksek ısı üreterek madenlere kaynak yapan makine. su :Kireci düşük olan saf su. şal ebrusu :Gel-git ebrusu üzerine, suyun karşı yönünde geniş aralıklarla oluşturulan gel-git neticesinde elde edilen ebru. tarak :Ebru yapımında boyalara desen vermek amacıyla kullanılan tarak şeklindeki alet. tarak ebrusu :Battaldan sonra yapılan gel-git deseninin üzerine tarak gezdirmek suretiyle ile yapılan ebru. tarz-ı kadim ebru :bk. Battal ebru. tekne :İçerisine boyalı su konulan özel kap. vitray sanatı :Cam veya pencere süsleme sanatı (TDK, 2011: 2488). 205 4.21. Etli Ekmekçilik (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.12.2017 Kaynak Kişi: Ahmet Kaygısız Etli Ekmekçi Ahmet Kaygısız, 1963 yılında Karaman’ın Aşağı Kızılca Köyünde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Hikmet Çetinkol’dan öğrenmiştir. Mesleğini 41 yıldır icra eden Kaygısız’ın, bu mesleği 15 kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili Söz Varlığı acın gözü ekmek teknesinde olur :“Yokluk çeken kişinin amacı ekmeğini temin etmektir.” anlamında bir söz. acın kursağına çörek dayanmaz :“Yoksul insanların geliri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez.” anlamında bir söz. açlık ile tokluğun arası yarım yufka :“Karnı aç olan insan çok yemek ister.” anlamında bir söz. az ye de bir çırak tut! :“İnsanları işlerin için kullanma, işini kendin yap.” anlamında bir söz. bıçakarası etli ekmek :Etin küçük parçalar şeklinde doğranması ile yapılan etlik ekmek. bir dıkım :Bir parça, birazcık. bulsıramak :Beğenmemek bulup buşurmak :Ne yapıp edip temin etmek. dahan/ dahın/ tahin :Susamın öğütülmesiyle elde edilen sıvı yiyecek. dalı tuzlu :Üşengeç. dangıl dungul :İleri geri konuşan. eğiş :Hamur keskisi. eğsi :Bir başı yanmış odun parçası. ekmeğini kazanmak :Geçimini sağlamak. ekmeğini taştan çıkarmak :Geçimini sağlamakta becerikli olmak. 206 ekmek atması :Etlik yapma sırasında kavrulan kıymanın suyuna batırıldıktan sonra içine kıyma konulup dürülerek yenen mayalı ekmek. ekmek küreği :Ekmeğin fırına atılmasına yardımcı olan ağaç saplı yayvan kürek. ekmek ovalaması :Bayat ekmeği yumurta ile yağda kızartarak hazırlanan yemek. el yordamı :El alışkanlığı. elzem :Lüzumlu. eneğini gümüşlemek :Zengin olmak. eringeç :Tembel. erzak :Uzun süre saklanan yiyecek. ese :Fırına ekmek atılan kürek. etli ekmek :Yayvan bir şekilde açılan mayalı hamura, kıyma ve kuşbaşı et konularak hazırlanan ekmek. etli ekmek tezgâhı :Etli ekmeğin yapıldığı ağaçtan yapılma uzun tezgâh. etli ekmekçi :Etli ekmek işiyle uğraşan meslek erbabı. evelce :Önceden. fasarya :Boş söz. feldiremek :Başı dönmek. fenikmek :Çok çalışmaktan başı dönmek. fırına atmak :: Pişirmek üzere fırına koymak. garmak :Karmak. hamır/ hamur :Unla suyun karışımından elde edilen ekmek malzemesi. helalinden kazanmak :Aldığı paraya haram bulaştırmadan kazanmak. hora geçmek :İşe yaramak. hümermek :Kızıp üzerine yürümek. hüngür hüngür :Sesli, hıçkıra hıçkıra. kılı kırk yarmak :Bir işte tüm detayları dikkate alarak davranmak. kırk fırın ekmek yemek :Çok çaba sarf etmek. 207 külçe :Fırın ekmeği. nasipte varsa gelir Hint’ten Yemen’den nasipte yoksa ne gelir elden :“Nasibin varsa o bir şekilde gelir seni bulur, nasibinde yoksa ne kadar çaba sarf etsen de o sana nasip olmaz.” anlamında bir söz. ödünç yiyen kesesinden yer :“Fazla borca sarılma zira o borcu ödeyecek olan yine sen olacaksın.” anlamında bir söz. ranzuman/ razmol :Hamurun yapışmasını engelleyen kalın kepek. satır :Et kesmeye, kemik kırmaya ve etli ekmek kesmeye yarayan ağır ve geniş yüzeyli bıçak. sığırtmaç :Geniş ve yuvarlak şekilde hazırlanıp pişirilen, sıkma :: Pişmiş lavaşın içerisine peynir, kıyma gibi malzemeler koyularak hazırlanan dürüm. taş fırın :Taş ve tuğla malzemelerinden yapılmış içi kubbeli yapı. tekne :İçerisinde hamur karılan ağaçtan yapılma derin ve yayvan kap. tereyağı :Sütü yayarak elde edilen yağ. un :Tahılın dövülmüş hâli. yufka ekmeği. zırh :Et doğramaya yarayan çift saplı satır. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 20:23 GMT] ▲ Collapse | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.22. Fırıncılık Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman - 17.04.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Eski Fırıncı Ahmet Eski, 1965 yılında Karaman’da doğmuştur. İ... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.22. Fırıncılık Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman - 17.04.2018 Kaynak Kişi: Ahmet Eski Fırıncı Ahmet Eski, 1965 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Rahim Korkmaz’dan öğrenmiştir. Mesleğini 39 yıldır icra eden Korkmaz’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı aca kuru ekmek bal helvası gibi gelir :“İş bulamayan kişi, eline geçirdiği bir işi çok büyük bir lütuf sayar.” anlamında bir söz (Aksoy, 2016: 109). 208 beze :Ekmek yapımında kullanılan, belli gramajda kesilmiş hamur parçası. cızekmek :Saçta veya tavada yapılan börek, ekmek. eğiş :Hamur keskisi. ese :bk. Ekmek küreği. ekmeğinden etmek :İşinden olmak. ekmeğinden olmak :Geçimini sağlayan işinden istemeden ayrılmak. ekmeğine göz koymak :Bir kimsenin işini elinden almaya çalışmak. ekmeğine kan doğramak :Bir kimseyi sıkıntılara sokacak davranışlarda bulunmak. ekmeğine yağ sürmek :Bir kişinin işine yarayacak biçimde davranmak. ekmeğini çıkarmak :Geçinmek için gerekli miktarı kazanmak. ekmeğini yemek :Bir kimsenin işinden rızkını sağlamak. ekmeğiyle oynamak :Geçim kaynağını kesmek. ekmek küreği :Ekmeği fırına atmada kullanılan, ağaç saplı yayvan araç. ekmek elden su gölden :Başkasının sırtından bedava geçinmek. eli ağır :Çok yavaş. eli ekmek tutmak :Geçimini kendi emeğiyle sağlamak. fırın :Ekmek, pasta gibi yiyecekleri pişirmeye yarayan ocak. fırıncı :Fırın işleriyle uğraşan meslek erbabı. fırıncılık :Fırıncının yapmış olduğu iş veya meslek. katmer :Çiğ yufka içerisine tereyağı konularak hazırlanan ekmek. keski :Hamur kesmeye yarayan alet. köz :: Ocağın içerisindeki kor hâlindeki ateş parçacıkları. pasa :Hamur bezelerinin konulduğu ağaç kasa. patika tahtası :Üzerine ekmek konulan düz tahta parçası. pide :Yayvan ve yassı ekmek. ranzumal :Hamurun altına serilen kepek unu. 209 Sincan ekmeği :Üzerine susam atılmış somun şeklindeki tava ekmeği. somun :Alt ve üst kısmı kabarık tava ekmeği. topan :Hamur yoğurmaya ya da çamaşır yıkamaya yarayan tahta tekne. 4.23. Foracılık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-25.03.2017 Kaynak Kişi: Yusuf Girgin Foracı Yusuf Girgin, 1963 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. esleği, ustası Kemalettin Güngör’den öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Girgin’in, bu mesleği öğrettiği 2 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı Abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır :“Çıkarcı kimsenin dostluğu o iş bitene kadardır.” anlamında bir söz. acıttırmak :Veresiye vermeye istek bırakmamak” anlamında bir söz. acizlenmek :İçerisinde bulunduğu durumundan dolayı hoşnut olmamak Allah helalinden versin :“Allah haramdan uzak tutsun.” anlamında bir söz. Allah ıslah etsin :“Allah kötü huyunu düzeltsin.” anlamında bir söz. Allah razı olsun :“Allah’ın rızasını kazananlardan ol.” anlamında bir söz. Allah yedirmek nasip etsin :“Allah kazandığınız parayı yemeniz için ömür versin.” anlamında bir söz. altı yok pabuç gibi gezmek :Gereğinden çok fazla gezmek 210 anan atan nurda yatsın :“Allah, anne ve babana rahmetiyle muamele etsin.” anlamında bir söz. ayak bağı olmak :Bir işin yapılmasına engel olmak. ayak diremek :İnatlaşmak. ayaklaşmak :Uzlaşmamak için çaba sarf etmek. ayağının tozuyla gelmek :: Durup dinlenmeden, çabucak gelmek. ayak sürümek :Bir yere gitmede direnç göstermek. ayak yapmak :Bir işte hile yoluna başvurmak. ayakakkabı fırçası :Ayakkabıların tozunu almaya yarayan ince tüylü bir fırça çeşidi. elin çok mu dar? :“İşlerin çok mu yoğun?” anlamında bir söz. falçata :Kunduracılıkta kullanılan bir bıçak. fora :Ayakkabının taban ile üst kısmı arasında kalan bölümü. fora ipi :Ayakkabının altını dikmek için kullanılan kalın ip. fora makinesi :Ayakkabının alt tabanını dikmeye yarayan makine. foracı :Fora işi ile meşgul olan kimse. foracılık :Foracının yaptığı iş veya meslek. freze makinesi :Ayakkabının alt kenar ve ökçelerin düzeltilmesi işlemini yapan makine. galloş :Çok eskiden kullanılan lüks kadın ayakkabı (Bardakçı, 1976: 285). gazuma makinesi :Ayakkabının kenar dikişlerini atan makine. güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı :“İnsanlar üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapmalıdır, yaşanacak bir aksaklıktan herkes zarar görür.” anlamında bir söz. imitasyon kemer :Suni deriden yapılan kemer. kesim bıçağı :Ayakkabıcılıkta kullanılan deri kesme bıçağı. 211 kıvırma :Ayakkabıcılıkta kenar kusurlarını düzeltip, katlama işlemi. kösele ayakkabı :: Deriden imal edilen ayakkabı. saya :Ayakkabının üst bölümü. sayacı :Saya işini yapan kişi. siftah :İlk satış esnasında alınan para. siliksiyon :Ayakkabı tamirciliğinde kullanılan bir yapıştırıcı. sineklenmek :İşi olmamak, oyalanmak. sinekli :Tembel, uyuşuk. sivişmek Ortadan kaybolmak. şefte :Alışverişte kazanılan ilk para, siftah. şibidik :Ökçesiz terlik. şirneme :Şımarma (Mısırlıoğlu, 2008: 79). taban lastiği :bk. Pençe. takırdamak :Gürültü yapmak. takunya :Tahtadan yapılan bir terlik. tapırdamak :Sesli bir şekilde yürümek. terliğe basıvermek :Terliği ayağına giymek. terlik :Yanları ve arkası açık, hafif bir ayakkabı (Doğan, 2014: 1684). tığ :Genellikle delme işlerinde kullanılan ahşap saplı ve sivri uçlu iğne. topuk :bk. Ökçe. vakite :Sığır derisi (Bardakçı, 1976: 285). valiz çekeceği :Valizin bir yere taşınmasında kullanılan valize monteli metal bölüm. veresiye yok :“Parası peşin.” anlamında bir söz. yakma :Ayakkabı kenar kısımlarının yontulmasından sonra boyanması ve güzelleştirme işlemi. yemeni :Alt kısmı köseleden, üst kısmı ise deriden yapılan hafif ayakkabı. 212 yorak :Mest, çapula, yemeni gibi ayakkabılara vurulan meşin yama. yukalmak :İncelmek. zımba : Deriye delik açmaya yarayan alet. zınarmak :: Diklenmek. zıylak :Kaygan. zıymak :Kaymak. 4.24. Fotoğrafçılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.05.2018 Kaynak Kişi: Salih Çatav Fotoğrafçı Salih Çatav, 1977 yılında Karaman’da doğmuştur. lise mezunudur. Mesleği, ustası Süleyman Sak’tan öğrenmiştir. Mesleğini 25 yıldır icra eden Çatav’ın, bu mesleği öğrettiği 2 kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.06.2018 Kaynak Kişi: Murat Altunay Fotoğrafçı Murat Altunay, 1970 yılında Adana’da doğmuştur. lise mezunudur. Mesleği, ustası Orhan Aksoy’dan öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Altunay’ın, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. Meslekle ilgili Söz Varlığı açı :Görüntü alanı. açıklık :Makinede ışığın girdiği alan. açma :Film banyo hatasının kimyasal yöntemlerle düzeltme işlemi. adaptör :Makine parçalarını birbirine geçirmeye yarayan soket. ağartma banyosu :Yoğunluğu azaltmak için yapılan kimyasal banyo. 213 aile fotoğrafı :Aile üyelerinin birlikte verdiği fotoğraf. alaminüt :Karanlık kutu ve objektifi bulunan basit ve körüklü fotoğraf makinesi. albüm :Resim ve fotoğraf saklamak için hazırlanan kaplı defter. amatör :: Profesyonel olmayan fotoğrafçı. ana renkler :Yeşil, kırmızı ve maviden oluşan renk çeşitleri. anahtar ışık :Noktasal ışık veren etkin ışık kaynağı. anahtar ton :Bir görüntüdeki en önemli ton. aplanat :: Düzeltme işlemine tabi olmuş objektif. arap :Negatif fotoğraf. asetik asit :Ara banyo banyosunun hazırlanması esnasında kullanılan asit özellikli madde. aydınlatma :Çevredeki nesneleri görmek ve yönlendirmek düşüncesiyle ışıklandırma işlemi. ayna kilidi :Sabitleme aracı. az ışık :Karanlık alan. az ışıklı görüntü :Koyu renkli görüntü. banyo :Kâğıtlarda veya filmlerde saklı olanı açığa çıkarmak adına kullanılan çeşitli kimyasal bileşimlerle yapılan işlem. baskı :: Pozitif görüntü. bindirme :Farklı görüntüleri aynı kâğıt üzerinde birleştirilerek kullanılması işlemi. biyometrik foto :Standartları (ICAO) eliyle saptanan önemli belgerde kullanılan fotoğraf türü. bromür kâğıdı :Tercih edilen fotoğraf kâğıdı türü. büyük boy fotoğraf makinesi :Çoğunlukla büyük ebatta film takılarak çalışan sayısal fotoğraf makinesi. çalkalama :Filmin ışığa hassas bölümünün, banyo işlemi ile temas etmesinin sonucu gerçekleştiren yöntem. çekim menzili :Nesnelerin net görülebilme noktası. 214 çerçeve :Resim konulabilen ahşap veya metal kenarlık. çerçeveleme :Kadrajlama. deklanşör :Fotoğraf makinesinde açma kapama işlemini kontrol ederek filmin çekim işlemini sağlayan düğme. dia :Saydam tabaka üzerine çekilen pozitif fotoğraf. diyafram :Fotoğraf makinelerinin objektiflerinde, açılıp kısılmak suretiyle ışık oranını ayarlayan düzenek. durdurma banyosu :Baskı sırasında karttaki kimyasal faaliyeti sonlandırmaya yarayan sıvı madde. duyarkat :Fotoğraf film ve kâğıtlarında, görüntünün oluşmasını sağlayan gümüş tuzlarından oluşan, ışığa karşı duyarlı katman. düz aydınlatma :Karanlık ve aydınlık karşıtlığının hedeflenmediği aydınlatma yöntemi. eksik pozlama :Beklenilenden daha az pozlama yapma. film :Görüntüyü kalıcı hâle getiren ve ışığa hassas nesneden meydana gelen şerit. film banyo tankı :: Değişik ebatlardaki filmlerin banyodan geçmesine yardımcı olan çelik veya bakalit kap. film değiştirme torbası :Siyah renkli malzemeden üretilmiş film değiştirme işlemi yapılan torba. film düzlemi :Filmin pozlanmak amacıyla muhafaz edildiği yer. film kaseti :Işık geçirmeyen bir ortama sahip olan ve makara sistemi ile sarılı film kutusu. film tarayıcı :Negatif filmlerin nümerik bir şekilde algılanmasına yardımcı olan araç. film taşıyıcı :Fotoğraf makinelerinde kullanılan kapalı kutu sistemi. filtre :: Objektifin ön kısmına monte edilen ve renk tonlarını ayarlayan cam. 215 flaş :Yapay aydınlatma kaynağı. fluluk :Net görüntü veremeyen alan. format :Makine görüntüsünün genişlik ve uzunluk olarak sahip olduğu durum. fotoğraf :Işığa karşı duyarlıklı bir yüzey üzerinde özel makineyle saptama yöntemi. fotoğraf çekilmek :Fotoğraf makinesiyle görüntü vermek. fotoğraf çekmek :Fotoğraf makinesiyle görüntüyü saptamak. fotoğraf çektirmek :Fotoğraf makinesiyle bir görüntüyü tespit ettirmek. fotoğraf laboratuvarı :Banyo, baskı türü karanlık oda çalışmalarının yapılması için hazırlanan özel bölme. fotoğraf makinesi :Fotoğraf çekme işlerinin yapıldığı aygıt. fotoğrafçı :Fotoğraf çeken ya da basan kimse. fotoğrafçılık :Fotoğraf çekme işi. fotoğrafhane :Fotoğrafçılıkla ilgili her türlü iş ve işlemlerinin yapıldığı işletme. fotoğrafik :Fotoğrafçılığa ait. fotojenik :Fotoğrafta güzel bir etki bırakan yüz. fotometre :Işıkölçer. fotomontaj :Fotoğrafı yeniden düzenlemek. fototip :Konu fotoğrafı. foturaf : Fotoğraf. gamut :Bir renk sisteminin görüntüleyebildiği renk aralığı. gif :Görseller için kullanılan bir format. görselleştirme :Çekimlerin düzenli hâle getirimesi işlemi. görüntü :Üç boyutlu materyallerin ışıklı bir ortamda oluşturduğu iki boyutlu durum. ikinci banyo :İkinci banyo olarak uygulanan yöntem. kadrajlama :Biçim oluşturma, çerçeveleme. 216 karanlık oda :Filmlerde banyo ve kart baskı işlemlerinin yapıldığı özel oda. kare :Filmdeki görüntü durumu. kaset :Filmin ışıktan korunmak için içine konduğu, metal ya da plastikten koruyucu kılıflı makara kabı. kırpma :Görüntüyü istenilen ebatta düzeltme işlemi. kompoze etmek :İki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. kompozisyon :Fotoğraflardaki görsellik durum. konu :Fotoğrafı oluşturan nesne veya insan. kopya film :: Pozitif film. körük :: Objektif ile fotoğraf makinesinin gövdesi arasında yer alan ve özellikle ray üzerine sabitlenmiş, esnek yapısı olan bir malzeme. kumlanma :Nümerik şekilde kayda geçirilen dijital resimlerde, geleneksel filmlerdeki kumlanmayı anımsatan ve hoş karşılanmayan görüntü. mini fotoğraf makinesi :Çoğunlukla 35 mm film boyutunda fotoğraf makinesi. küvet :İçine gerekli kimyasal madde konulan bakalit kap. makine :Fotoğraf makinesi. mikrofotoğraf :Küçük fotoğraf çalışmaları. negatif :Film emülsiyonu ile alakalı çekme ve düzenleme çalışmalarının ardından meydana gelen tersine sıralanmış karşı tonların görüntüsü. noktalama :Çeşitli renklerde minik noktalar içeren basılmış fotoğraf ve dergileri düzenleme çalışması. normal objektif :Sağlıklı bir gözce algılanabilen görüntü oluşturan objektiftir. objektif :Cisimlerden gelen ışınları alıp film yüzeyine aktaran yakınsak mercek sistemi. 217 odak :Görüntünün keskin bir şekilde görünmesini sağlama. odaklama :Fotoğrafı çekilecek olan cismin net bir görüntüsünü sağlama işlemi. parlaklık :Aydınlık ve karanlık miktarını ifade eden ışık seviyesi. paspartu :Çekilen resimleri çevrelemek amacıyla kullanılan ortasında boşluk olan mukavva mataryel. patlama :: Dijital fotoğraf aygıtlarında meydana gelen görüntü problemi. perspektif :Üç boyutlu bir nesnenin iki boyuta çevrildiğinde ebat ve şekil bakımından ortaya çıkan alaka durumu. piksel :Sayısal görüntünün ana ekseni olan birim kareler. polaroid fotoğraf makinesi :: Doğrudan pozlama yapan fotoğraf makinesi. pozitif :Aslına uygun görüntü özelliği. pozlama :Işık alabilen bir nesnede, görünmez görüntü meydana getirmek için ışığın ulaşma periyodu. pozlandırma :Kullanılan baskı kartının duyarlılığına göre, etrafının yeterli ve doğru ışık alması durumu. renk :Gözle algılanabilen ışık spektrumu serisi. renk aralığı :Bir cihaz ya da üretim mekanizmasıyla oluşturulabilir renk serisi. rötuş :Negatifteki ya da baskıdaki kusurları kapatmak veya fazlalıkları kazıma yöntemi. sapma :Görüntü kusurları. saptama banyosu :Sinema banyolarında uygulanan kimyevi bir çözelti. standart boyut :Analog veya sayısal fotoğraf makinelerine verilen ad. 218 stereoskobik fotoğraf makinesi :Fotoğraflarda üç boyutluluk özelliği oluşturma teknolojisine sahip fotoğraf makinesi türüdür. şipşak :Kolay taşınabilir boyutlarda kompakt fotoğraf makineleri. tabaka film :Belirlenmiş bir ebatta hazırlanmış, çoğunlukla büyük olan fotoğraf makinelerinde bir film kesesi desteğiyle çalıştırılan film çeşidi. tek banyo :S-B filmlerde geliştirme ve dahi saptama işlerinin bir arada devam ettirldiği banyo türü. tek renkli :Belirli bir dalga boyunda olan ışık. tekayak :Fotoğraf makinesi ayaklığı. titrek görüntü :Hareketin dondurulamaması ya da makinenin titremesinden kaynaklanan net olmama durumu. vesikalık fotoğraf :Resmi belge ve kimliklerde kullanılan fotoğraf. yakın çekim :Yakın bir şekilde yapılan büyük ve küçük ebatlı çekim. yakınsama :Özellikle ince kenarlı merceklerde gelen ışığı yakınlaştırma oranı. yakma :Bir görüntünün bir kısmını koyulaştırmak için karanlık odada o bölgeyi fazla pozlandırma işlemi. yanlış renk :Rengin keyfi seçilmesini anlatan ifade şekli. yanma :Gereksiz pozlanma neticesinde film kağıdının karanlık hâle gelmesi. yansıtıcı :Işığın istenilen yere düşmediği durumlarda kullanılan özel düzenek. yaprak film :Tek tek kullanılan büyük boyutlu film. yıkama :Kimyasal eriyikleri temizleme süreci. yoğunlaştırma :Banyosu az yapılan filmlerin kullanılır duruma getirme esnasında yapılan kimyasal işlem. zamanlayıcı :Makinelerde deklanşöre basıldıktan sonra çekim yapılmasını sağlayan sistem. 219 zon sistemi :Kullanılması zaruret arz eden tek ışık ölçme düzeni. zoom :: Değişken odak uzunluklu objektif. zum :Fotoğraf makinesinin uzaklık yakınlık durumuna göre alınan sonuç. 4.25. Gömlekçilik (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-10.07.2017 Kaynak Kişi: Mehmet Öget Gömlekçi Mehmet Öget, 1952 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Celalettin Benli’den öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Öget, bu mesleği elli kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili Söz Varlığı ağarmak :Beyazlamak. apartura :İki parçalı kolda düğmenin dikildiği yırtmaç. apoletli gömlek :Gömleklerin omuz kısmında apoleti bulunan gömlek. bayan bluzu :Bayanların üzerine giymeleri için örgü veya kumaştan özel olarak yapılmış gömlek. bobin :Üzerine ip sarılı makara. ceket yakalı gömlek :Gömleklerde yaka kısmı ceketlerde olduğu gibi aşağı doğru inen gömlek. cep :Gömleklerde genellikle içerisine bir şeyler konmak üzere üst yan tarafa dikilen ilave bölüm. cep ağzı kıvırma :Gömleklerde ceplerin ağız kısmını özel bir yöntemle dikme işlemi. duble kol :Kol kısmına kıvrım yapılmış gömlek. düz kol :Klasik kollu gömlek. fisdan :Fistan, elbise. frenk gömleği :Kravat takılmaya uygun klasik uzun kollu erkek gömleği. 220 gavadura cetveli :Gömlek kolunu kumaşa çizmeye yarayan eğik cetvel. gaytan :İnce bezden dikilerek veya iplikten bükülerek düğmeye geçirilen düğmelemede kullanılan uzatma halka. gazak :Kazak. gömlek :Ön kısmı düğmeli, kısa ve uzun kol çeşitleri bulunan yakalı giyecek. gömlekçi :Gömlek yapan kişi. gömlekçilik :Gömlekçinin yaptığı iş. hacı kanatyel :Hacılara özel olarak dikilen geniş ve genellikle cepli gömlek. hakim yaka gömlek :Yakası olamayan düz gömlek. ıslampa :Gömlek dikmede kullanılan özel kalıp. iş göyneği :İşlerde daha rahat çalışmak için özel olarak dikilen gömlek. işlik :Mintan, gömlek. kapaklı gömlek :Cep kısmı üstten kapakla örtülebilen gömlek. killik :: Dış gömleği. kirlik :Kadın giysisi, fistan, gömlek. kol kırılır yen içerisinde kalır :“Arkadaşlar arasında yapılan tartışmalar dışarıya taşınmaz.” anlamında bir söz. kol :Gömleklerin omuz başından parmak uçlarına gelene bölümü. manşet :Gömleklerde kollarının ağızlarına geçirilen, genellikle çift katlı kumaş bölüm. pat :Gömleklerin düğme bölümüne işlenen süslemeli kumaş parçası. patlet :: Pantolon, gömlek ve eteklerde arasında fermuarı barındıran kısım. polyester ip :Sentetik liflerden yapılmış ağarma ve solmaya karşı dayanıklı ip. 221 regula :Kaba kesimden sonra gömleği kalıbına göre ince kesim yapma işlemi. roba :Gömleğin omuz kısmı. tela :giysilerde, yaka ve benzeri yerlerde kumaşla astar arasına konulan ve dik durmayı sağlayan kolalı bez. terikoton kumaş :Medikal hastane kıyafetlerinde kullanılan kumaş türü. veresiye isteme benden buz gibi soğurum senden :“Veresiye dostluğu bozar.” anlamında bir söz. yaka :Gömleklerin boyun kısmına gelen bölme. yaka telası :Gömleklerde yaka ile astar arasına konan ve yakanın dik durmasını sağlayan kolalı bez. yen :Giysinin dirsekten aşağı kısmı. 4.26. Halıcılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-23.01.2017 Kaynak Kişi: Hasan Hüseyin Aydal Halıcı Hasan Hüseyin Aydal, 1942 yılında Karaman’ın Taşkale Kasabasında doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babasından öğrenmiştir. Mesleğini 58 yıldır icra eden Aydal’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-07.06.2018 Kaynak Kişi: Medine Kayan Halıcı Medine Kayan, 1966 yılında Konya’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Şerife Ak’tan öğrenmiştir. Mesleğini 35 yıldır icra eden Kayan’ın, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. 222 Meslekle İlgili Söz Varlığı Acem düğümü :Tek bir çözgü ipliğinin etrafına dolanıp diğer çözgünün etrafına gevşekçe sarılan düğüm çeşidi. acılamak :Halı ipinde kırmızı, koyu yeşil, lacivert ve siyah renklerle boyamadan önce ceviz yaprağı ve tetiri ile kaynatma işlemi. ağaç motifi :Selvi, salkım söğüt, palmiye ve hayat ağacı gibi ağaç motiflerinin işlendiği motif. arkaçlık :: Dokumada argaç olmaya elverişli ip (TDK, 2009: 325). artma :Genel olarak çıplak hayvana yüklenen büyük çuval. (TDK, 2009: 1015). altlık :Halıyı tozdan, kirden, nemden korumak için keçe, köpük ve kauçuktan yapılan koruyucu malzeme. asalı :Azık koymaya yarayan boyalı bez, mendil (TDK, 2009: 339). atkı :Halı dokumalarda kullanılan yatay düzlemdeki ipek ipliği. ayarlı kırkım makası :Kumaş kesmeye yarayan makas. balıklı :Bir kilim çeşidi (TDK, 2009: 505). bastıran :Halı tezgâhlarına geçirilen ip (TDK, 2009: 547). bıçak :Fazla iplikleri kesmede kullanılan alet. bordur :Halının her tarafını kaplayan dış sedef, etlik, iç sedef ve büyük su denilen bölümlerin tamamı (tekstildershanesi.com, 2017). buru :Halıyı sıkıştırmak için kullanılan vidalı demir. cehri :Ufak boncuk şeklinde meyveleri olan ve boya yapmakta kullanılan yabani ağaç. ceviz tetiri :Halıcılıkta kullanılan, yeşil cevizi çevreleyen kabuk. 223 cicim :Motifler genellikle dağınıktır ya da diziler hâlindedir, herhangi iki motif arasında hiçbir organik ilişki bulunmayan halı dokuma tekniği. cumbar :: Dokuma tezgâhlarında bezi gerdirmek için kullanılan iki tarafı dişli bir aygıt çalma :Kilim sanatının bütün inceliklerinin kullanıldığı bir dokuma. çapak :Tarak ve gücüden geçirilen ip (TDK, 2009: 1073). çapıtçul :: Parça bezlerden yapılan dokuma kilim. çıkrık :El veya ayak yardımıyla hareket edebilen ipliği bükme ve sarma işlerinde yararlanılan araç. çiçek motifleri :Farklı türden çiçek figürlerinin işlendiği motif. çile :İplik demeti. çiti :Halı dokumasında başlangıç ve bitiş kısımlarına işlenen özel örgü. çözgü :Halı tezgâhında kullanılan kasnağa göre dikey şekilde geçirilen iplik. çul :Yer sergisi, kilim. çulfalık :Kilim, çul dokunan küçük dokuma tezgâhı. çulu büyümez tazısı büyür :“Önemli olan kişinin giydiği değil yaptıklarıdır.” anlamında bir söz. çulu düzmek :Giyimini düzeltmek. çurhalık/ çulhalık :: Dokuma aygıtı. çuval :Farklı iplik türlerinden imal edilmiş büyük torba. dal motifleri :: Düz kıvrımlı, zikzak şeklinde ağaç dalı figürlerinin işlendiği motif. desenli halılar :Üstünde farklı motif ve süslemeler yer alan halı. desensiz halılar :Motif ve süsleme yapılmayan halı. diğer hayvan motifleri :Ejderha, akrep, yılan ve ceylan gibi hayvan figürlerinin işlendiği motif. duvar ve karyola halısı :Süs amaçlı duvara asmak için yapılan halı. 224 düğüm :İlmek, ilme. eğirmeç :Elde yun eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç. eğlemek :. Oyalamak. el halısı :Halı ilmelerinin insanlar tarafından yapılmasıyla oluşan halı. etlik :Halı ve kiliminden bilahare bordürden önce zemin rengine uygun ve halı boyutlarına göre kadifeden imal edilen dokuma (tekstildershanesi.com, 2017). filikli :Keçi yününün halıda olduğu gibi kullanılmasıyla dokunan kilim. floş :Selülozdan üretilen parlak ve bükümsüz iplik. gazıl :Kıldan yapılan ip. gebre :Sert kıl ve sert çuldan yapılan ve atları tımar etmede kullanılan kese. geceve :İplik çilesi takılan iplik çıkrığı, elemya (TDK, 2009: 1959). gelep :Yünden yapılan ip çilesi. gelep yapma :İpi çile hâline getirme işlemi. geometrik motifler :Halılarda dekoratif amaçla kullanılan geometrik motif çeşitleri. goşan ipi :Süt sağımı sırasında koyunların boyunlarına bağlanan yünden yapılan boyalı ip. gücü :Çözgü iplerine yatay olarak tasarlanan, atkı yapılırken belirtilen mesafeyi sağlamak adına tellerin ayrılmasına yardımcı olan düzenek (tekstildershanesi.com, 2017). halı :Farklı iplik çeşitlerinden yapılan kabarık yüzeyli bir dokuma. halı kilimi :Halıda dokumanın düz durması için ilk ve son bölümlere ilave edilen düz dokuma. 225 halı makası :Çözgü ve atkı iplikleri kesip kırkmak için kullanılan araç. halıcı :Halı yapıp satan kişi. halıcılık :Halıcının yaptığı iş, meslek. hav :Çözgü ipliklerini, montelenmiş ilme olarak adlandırılan düğüm kısımlarını, belirlenen ebatlarda kesme işlemi. havın :Halı tüyünü oluşturacak renkli ipliklerin düğümlenmesi işlemi. heybe :Binek hayvanlarında yük taşımak için kilim veya halıdan imal edilen iki gözlü torba. ılgıdır :Yumak hâlindeki ipi çile haline sokmaya yarayan araç. ıstar :Halı, kilim dokunan tezgâh. iğ :İplik yapımında kullanılan orta kısmı şişkin kirmen. iğcik :Yün eğirilen iğin altına konan tabla. ilme :Halı dokuma kullanılan birbiri ardına sıralı iplik düğümleri. ip koptuğu yerden ulanır :“Soruna sebep olan şey ortadan kaldırılmadıkça sorun çözüme kavuşmaz.” anlamında bir söz. ipek :İpek böceğinin kozalarının işlenmesiyle elde edilen parlak bir kumaş. ireze :Halı tezgâhında levendlere halı boyunca yatay, alt kısmına dik ve birbirine çaprazlama geçirilen iplik. irpeden :Tezgâha sarılmış halı dokuma iplikleri (TDK, 2009: 2554). karışık motifler :Farklı şekil ve figürlerin bir arada kullanıldığı motif. kecere :: Dokumacılıkta ipliği sarmakta kullanılan çıkrık (TDK, 2009: 2715). 226 keçi kılı :Keçilerin belli zamanlarda kırpılması ile elde edilen ve dokumacılıkta kullanılan iplik türü. kelep :bk. Gelep. kenar halısı :En kısmı dar, boyca ise uzun olan halı. kenar örgüsü :Halılarda yan kısımlara örülen dar şerit. kılı kılına :İsteğe verecek kadar, asgari. kılı kırk yarmak :Ayrıntılı davranmak. kilim :Evlerde sergi amacıyla kullanılan kıl veya yünden yapılan düz dokuma. kirkit :Halı dokurken düğümleri döğüp sıkıştırmada kullanılan alet (Ülkümen, 2012: 349). kirkitli dokuma :Kirkit aracının kullanıldığı el dokuma. kolan :Keçi kılından örülen enlice bağlama ipi. koşan ipi :Koyun ve keçileri sağmada kullanılan örülerek yapılan, bağlama işlerinde kullanılan ip. koyun yünü :Koyunların belli zamanlarda kırpılması ile elde edilen dokumacılıkta kullanılan yün. kök boyası :: Doğadaki envaiçeşit otlardan, ağaç dallarından veya yapraklarından el yordamı ile yapılan boya. kuş motifleri :Kartal, tavus kuşu, güvercin gibi hayvan figürlerinin işlendiği motif. kücü :Istarın direklerini kesen, erişlerin düzenli geçişlerini sağlayan araç. küsgüç :Örgü ve ipliklerin düzenli durmasını sağlayan değnek. makine halısı :Halı fabrikalarında ve atölyelerde seri şekilde üretilen halı. meyve motifleri :Nar, elma, üzüm, kiraz gibi meyve figürlerinin işlendiği motif. nalis :Gevşek dokunmuş bez. namazlık :Üzerinde namaz kılınan küçük halı veya kumaştan yapılma sergi. 227 nerde yallandıysan orada çullan :“İyi günde kimin davulunu çaldıysan, kötü günde de ondan yardım al.” anlamında bir söz. nezik :İpek çilesini sarmaya yarayan araç. özeme :İplik yapmak için hazırlanmış yün veya kıl yumağı. paspas halısı :Antre ve hol gibi yerlerde zemine serilmek üzere hazırlanan halı. saçak :Çözgü ipliklerinin kesiminden sonra kalan uç kısım. sap motifleri :Çiçeğin bölümlerini bağlama görevi gören motif. seccade halısı :Camilerde namaz kılmak için dokunan halı. sedir halısı :Sedirlere özel örtü amacıyla tasarlanan genişliği dar ve boyca uzun halı. sembolik motifler :Halı üzerine işlenmek üzere tasarlanan geleneksel bazı sembollerin işlendiği motif. sındı :Makas. sumak :Tüm yüzeyi normalde desen iplikleri ile kaplı halı dokuma tekniği. sumat :Sofranın altına serilen dokuma bezi. sütleğen otu :Halıcılıkta iplikleri boyamak için özel bir işlemden geçirilen, sarı renkte çiçekleri olan yabani ot. şamit :İğ üstündeki yeni bükülmüş iplik. tarak :: Dokuma tezgâhlarında iplikler içerisinden arış ipliklerinin işlendiği tarak şeklindeki alet. temel düz dokuma tekniği :Kilimde belirli renkteki bir ipliği motifin sona erene dek dikey ipliklerin üzerinden ve altından geçirip yatay ipliği de aynı yolla ve renkle motifin kenarı boyunca döndürmek sureti ile yapılan teknik (tekstildershanesi.com, 2017). tezgâh :Halı dokuma aleti. topraklık :Halının ilmeksiz olan başlangıç ve bitiş kısmı. 228 Türk düğümü :İki çözgünün çevresine dolanan ve uç kısımları gevşek çözgülerin içerisinden sık bir şekilde işlenen düğüm. varangele :bk. Küsgüç. yaprak motifler :Asma, çınar, sarmaşık yaprağı gibi bitki desenlerinin işlendiği motif. yastık halısı :Sedir ve divan üzerine aksesuar olarak tasarlanan halı. yaygı :Yere veya döşeme üzerine serilen dokuma örtüsü. yer döşemesi halılar :Büyük ebatlı olarak tasarlanan halı. yolluk halısı :Hol veya antreye sermek için tasarlanan ve belirlenen uzunlukta dokunabilen halı. zemin :Halının bordürle çevrelenen desenli veya düz şekilleri bulunan orta bölmesi (tekstildershanesi.com, 2017). zili :: Desen iplikleri ve dikey hatları kapalı halı dokuma tekniği. zincir :bk. Çiti. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 20:03 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.27. Hallaçlık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-02.02.2017 Kaynak Kişi: Ali Göktaş Hallaç Ali Göktaş, 1968 yılında Karaman’da do�... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.27. Hallaçlık (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-02.02.2017 Kaynak Kişi: Ali Göktaş Hallaç Ali Göktaş, 1968 yılında Karaman’da doğmuştur. Ortaokul mezunudur. Mesleği, babasından öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Göktaş’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle ilgili Söz Varlığı bekere :bk. Makara. boyama işlemi :İpliğin değişik kök boyalara batırılarak boyanması işlemi. civil :Küçük iplik çilesi. 229 çıkrık eğirmek :Yünü çıkrık vasıtasıyla yumak hâline getirmek. çıkrık :Yünü iplik hâline getirmeye yarayan ağaçtan yapılma basit ve mekanik araç. çıpkı :İnce, uzun değnek. çilingi :: Pamuk atarken kirişin üzerinde tutulan ince çubuk (TDK, 2009: 1218). çirpi :Kirişin hareketini kontrol altında tutmak için yayla beraber tutulan yaklaşık elli santimetre uzunluğunda olan ince ve düz ağaç dalı. değnek/ dinek :Ağaçtan yapılan uzun sopa. ditmek :: Parçalamak, ayırmak. dulup atma :: Pamuk kabartmak (Bardakçı, 1976: 280). dulup :: Pamuk kabartma. eğirmek :Çevirmek. elicek :Çıkrığı döndürmeye yarayan ağaç kol. eveleyip gevelemek :Gereken cevabı doğru düzgün verememek. hallaç :Yün ve pamuk atımcısı. hallaç pamuğu gibi atmak :Bir topluluğu veya şeyleri biranda dağıtmak her biri farklı yerlere atmak. hallaçhane :Hallacın çalıştığı iş yeri, dükkân. ibegat :Hallaç tokmağı. iğ :İpin sarılmasını sağlayan, ağaçtan yapılma ince uzun parça (Bardakçı, 1976: 280). eğişmeş :Yün eğirmeye yarayan araç, kirmen. ilahat :Halaçların kullandığı ağaçtan yapılan iki tarafı tekere benzeyen ortasında elle tutulup kirişe vurularak esnemesini sağlayan alet. ip :: Dokuma maddelerinin bükülmüş liflerinden yapılan bağ. ipliği haşıllamak :İpin sağlamlığını arttırmak için un bulamacına batırma işlemi. kangal :Yün çilesi. 230 keleve :İpliğin tek ve çift olarak sarılma işlemi (Bardakçı, 1976: 281). kıl :Keçi kılı. kiriş :Yayın iki ucu arasında bulunan, hayvan bağırsaktan yapılan, esnek, bağlama ipi. laf çuvala girmez :“Ağızdan çıkan sözlere dikkat et.” anlamında bir söz. makara :Üzerine iplik dolanan silindir araç. masara :bk. Şamıt. pamuk :: Pamuk bitkisinden elde edilen ve dokumacılıkta kullanılan hammadde. pamuk makinesi :Hallaçların pamuğu kabartmak için kullandıkları makine. penbe-riz :: Pamuk eğirecek alet. penbe-zen :Hallaç. saç sefadan tırnak cefadan uzar :“Hayatta sıkıntıda, mutlulukta insanın hayatında belli dönemlerde yaşanır.” anlamında bir söz. sergi :Yaygı, kilim. sopa :bk. değnek. şamıt :Şiş veya milin üzerine dolanan ip şiş :Çıkrığın elicek vasıtasıyla dönerek ipin düzgün bir şekilde bükülmesini sağlayan araç. tarak :Boyu elli veya atmış santimetre civarında enli bir tahta parçasını özel olarak çakılmış demir çiviler montelenen kıl tarama aleti. yapağı :İlkabahar mevsiminde kesilen koyun yünü. yay :Hallacın pamuk veya yünü atmak için kullandığı ağaçtan yapılma özel alet. yün :Koyun tüyü. yün atmak :Yünü, pamuğu değnek veya yay vasıtasıyla kabartmak. yün çırpma :Yünün üzerine değnekle vurmak. 231 yün ditmek :Sıkışmış yünü parçalara ayırmak, kabartmak. yün makinesi :Hallaçların yünü kabartmak için kullandıkları makine. 4.28. Hamamcılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-17.11.2017 Kaynak Kişi: Sezgin Küçükçetin Hamam İşletmecisi Sezgin Küçükçetin, 1980 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Bülent uslu’dan öğrenmiştir. Mesleğini 17 yıldır icra eden Küçükçetin’in, bu mesleği altı kişiye öğretmiştir. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-22.01.2018 Kaynak Kişi: Hasan Ekmekçi Hamam işletmecisi Hasan Ekmekçi, 1955 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 35 yıldır icra eden Ekmekçi’nin, bu mesleği bir kişiye öğretmiştir. Meslekle İlgili Söz Varlığı aydınlık fener :Hamamlarda aydınlanmayı sağlayan ahşap altıgen şeklindeki pencere. buhara :Baca. buharı :bk. Buhara. cehennemlik :Sıcak havanın dolaştığı kanallar. cıbıldak :Çıplak. cıscıbıl :Çırılçıplak. çatı feneri :Aydınlık feneri. çimmek :Yıkanmak. çitilemek :Kirini çıkarmak. çürük su :İçilmeyen su. 232 düğüne gider zurnaya âşık olur :“Her şeye hevesli, kararsız kişi.” anlamında bir söz. fıldırmak/ fıydırmak :Atıvermek, kaldırıp atmak. fıta / fita :Hamam havlusu. gelin hamamı :: Düğün öncesi hamamda, gelin adaylarına düzenlenen eğlence, şenlik. gelin kurnası :Eski hamamlarda kadınlar kısmında bulunan işlemeli kurna. göbek taşı :Üzerinde terlemek ve dinlenmek için yatılan mermer tas. hamam :İçerisinde belirli bir ücret karşılığı yıkanma işinin yapıldığı yer. hamam dolabı :Evlerde genellikle odaların içerisine yapılan yıkanmak için ayrılan özel kapaklı dolap. hamam gibi :Çok sıcak. hamam kaçkını :Çıplak kişi. hamam kütüğü :Külhan bölümünde yakılan iri kütük. hamama gider kurnaya; düğüne gider zurnaya âşık olur :“Her şeye hevesli ama ne yapacağı belli değil.” anlamında bir söz. hamama giren terler :“Bir işe başlayan işin getireceği külfetine de razı olur.” anlamında bir söz. hamamcı :Hamam işleriyle uğraşan kişi. hamamcılık :Hamamcının yaptığı iş. hamamlık :Evlerde banyo yapmak için ayrılan bölüm. iki çıplak bir hamama yakışır :“İnsanlar dengiyle daha iyi anlaşabilir.” anlamında bir söz. karılar hamamı :: Oldukça gürültülü ortam. kıl kese :Keçi kılından yapılan hamam kesesi. kısmeti ayağına gelmek :İstediklerine kolay yoldan ulaşmak. kildanlık :Bakır sabunluk. 233 killik :İçerisine su konulan bakır leğen (purpura.com, 2018). kirdenlik :bk. Killik. kirtik :Ufalanmış sabun parçası. kör kurdun kısmeti ayağına gelir :bk. Kısmeti ayağına gelmek. kubbe :Hamamın üst kısmını kapatan, yarım bir küreyi andıran dam. kurna :Hamam çeşmesi musluğu. kurna hakkı :Hamamda yıkanma parası. kuşluk hamamı :Sabah erken saatlerde yapılan hamam. külhan :Hamamda ateş yanan bölüm, ocak (purpura.com, 2018). külhancı :Hamamda ateşi yakmakla sorumlu kişi. leğen Bakırdan yapılan içerisine su akıtılan kap. lenger :Sabun köpürtülen bakır kap. lif :Keten bitkisinden elde edilen banyo lifi. lüle :Hamamlarda ucundan su akan musluk çeşidi. (purpura.com, 2018). meydancı :Hamamda müşteri karşılama görevini üstlenen kişi (purpura.com, 2018). nalın :Bayanların hamamda giydikleri ayakkabı. natır :Hamamlarda kadınlar bölümünde kesecilik görevini üstlenen bayan görevli. parasız tellal bağırmaz :“Bedelini ödemeden hiçbir şey alamazsın.” anlamında bir söz. peşkir :Hamam havlusu. peştamal :Hamam örtüsü. ponza taşı :Gözenekli bir tür taş. takunya :Hamamlarda giyilmek üzere tasarlanan ahşaptan yapılma terlik. tası tarağı toplamak :Gitmek üzere her şeyini hazırlamak. 234 tellak :Hamamlarda erkekler bölümünde kesecilik görevini üstelenen erkek görevli tor :Hamam havlusu. tüteklik :Hamamlarda dumanın dışarıya çıkmasını sağlayan baca. ustralık :Tıraş odası. yunak :Hamamlarda yıkanılacak yer. yunaklık :Bk. Yunak. yunmak :Yıkanmak. 4.29. Helvacılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-03.06.2017 Kaynak Kişi: Veli Keçeci Helvacı Ustası Veli Keçeci, 1958 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası İrfan Keçeci’den öğrenmiştir. Mesleğini 45 yıldır icra eden Keçeci’nin, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle ilgili Söz Varlığı acı koruk :Üzüm. acırak :Az acı, acımsı. acısulu :Kengel adlı bitkinin sütünden elde edilen sakız, enger. acur :Buruşuk kabuklu, üzeri ince çizgili, boz renkli bir çeşit uzun hıyar. ağız tadı :Nişan veya düğünde oğlan tarafından kız evine gönderilen şeker, tatlı, yemiş gibi hediyeler. akıda/ akide :Helva, şeker, pekmez. Antep fıstıklı helva :İçerisine Antep fıstığı katılarak yapılan helva. asel helvası :Ballı helva. badem helvası :İçerisine badem katılarak yapılan helva. 235 bandırma :İpe dizilen cevizin üzüm pekmezi şırasına batırılıp kurutulması ile hazırlanan tatlı. bandırmak :Kurutulacak olan taze üzüm veya inciri potaslı suya daldırmak (TDK, 2009: 519). boyalı helva :İçerisine değişik renklerde meyve özleri katılarak hazırlanan helva. Bozkır tahini :Bozkır yöresine özgü tahin. ceviz helvası :İçerisine ceviz katılarak yapılan helva. ceviz :Helva yapımında kullanılan kuruyemiş. cıvık helva :Akışkan hâlde bulunan tahinle yapılan helva. çöğen/ çöven :Kökü helva yapımında kullanılan bitki. dahan / tahin :Susamın dövülmesi ve bazı işlemlerden geçmesiyle elde edilen sıvı yiyecek. dayhana :Susam yağı çıkarılan, tahin ve helva yapılan helvacı dükkânı (TDK, 2009: 1388). dolaz :Yağda kavrulmuş unun üzerine pekmez, bal ya da şeker dökülerek yapılan bir çeşit helva, un helvası (TDK, 2009: 1546. Ermenek helvası :Ermenek yöresinde yetiştirilen üzümlerden yapılan pekmezden elde edilen helva. helva :Şeker, yap, çöven ve irmiğin belli bir sıcaklıkta yoğrulması sonucunda elde edilen tatlı. helvâ furûş :bk. Helvacı (Devellioğlu, 2015: 407). helvâ ger :Helva yapıp satan kimse (Devellioğlu, 2015: 407). helva i hakani :Süt, bal ve nişasta ile yapılan bir helva. helvacı :Helva yapım işiyle meşgul olan kişi. helvacılık :Helvacının yapmış olduğu iş. helvahane :: Osmanlı saray mutfağında helva yapılan tencere veya kazan (Devellioğlu, 2015: 407). helvasını yemek :Şaka yollu bir kişinin ölmesini istemek. helvâyî :Helva yapıp satan kişi (Devellioğlu, 2015: 407). 236 heyre :Sulu helva. irmik helvası :İçerisine irmik katılarak yapılan helva. kâğıt helva :Yassı ve tekerlek biçiminde arasına koz helva sürülmüş bir helva. kakaolu helva :İçerisine kakao katılarak yapılan helva. kavut :Kavrulmuş ve dövülmüş tahıl ununun şeker ya da tatlı yemişle karışımı, helva (TDK, 2009: 2695). kepenkleri kapatmak :Yapılan işi sonlandırmak. Konya tahini :Konya yöresine has tahin. koz helva :İçerisine fındık, Antep fıstığı sürülmüş beyaz renkli bir helva. köpük helvası :Su, şeker, çöven suyu, vanilin kullanılarak yapılan helva. küncülü helva :Şeker, tahin, çöven otu ve küncüyle yapılan helva. nasibi kesilmek :Rızkı sonlanmak. pekmez helvası :İçerisine pekmez katılarak yapılan helva. sabırla koruk helva; dut yaprağı atlas olur :“Her şeyin olması için bir zaman geçmesi lazımdır.” anlamında bir söz. sade helva :Su, şeker ve un ile yapılan helva. susamlı helva :Susam katılarak yapılan helva. şeker helvası :Şeker ve unla yapılan helva. şeker :Helva yapımında kullanılan tatlandırıcı malzeme. tahin :Susamın dövülmesiyle elde edilen yiyecek. tahin helvası :İçerisine tahin katılarak yapılan helva. üzüm helvası :Üzüm pekmezinden yapılan helva. üzüm pekmezi :Üzüm şırasının kaynatılması ile elde edilen pekmez. yandı gülüm keten helva :“Kaçırılan bir fırsatın arkasından pişmanlık duymak.” anlamında bir söz. 237 yaz helvası :Un ve irmikten yapılan hafif bir helva. zengin helvasını baldan pişirir, züğürt derman için pekmez bulamaz :“İnsanlar yaşamlarını ekonomik koşullarına göre düzenlemek zorundadır.” anlamında bir söz. 4.30. Hırdavatçılık ve Nalburluk (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-27.01.2018 Kaynak Kişi: Hasan Hançer Hırdavatçı ve Nalbur Ustası Hasan Hançer, 1948 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Şevket Bozkır’dan öğrenmiştir. Mesleğini 52 yıldır icra eden Hançer’in, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı askılık :Üzerine eşya takmada kullanılan tahta veya metalden üretilen araç. bel :Toprak işleme aleti. boru :Su veya elektrik hattı geçirmek üzere üretilen metal ya da plastik malzemeden üretilen değişik çap ve uzunluktaki içi boş silindir araç. boya :: Duvarlara renk veren ve onları dış etkilerden koruyan kimyasal madde. cıvata :Metal veya ahşap parçaları birleştirmeye yarayan baş kısmı iri bir vida. cinini delmek :İnadını kırmak, düşüncesinden vazgeçirmek. çekiç :Maden dövme ve çivi çakmada kullanılan demirci aleti. çivi :İki nesneyi tutturmak için kullanılan ucu sivri metal çubuk. çivi çıkar ama yeri kalır :“Yapılan bir kötülük hiçbir zaman unutulmaz.” anlamında bir söz. çivi çiviyi söker :“Sıkıntı ancak onu unutturacak başka bir şeyle giderilir.” anlamında bir söz. 238 çivi gibi :Sağlıklı ve diri görünmek. dübel :Vidanın duvarda sağlam bir şekilde kalması için delik içerisine yerleştirilen burgulu plastik malzeme. fırça :Toz alma ve boya işlerinde kullanılan araç. hırdavat :Kilit, tel, menteşe, vida, tel gibi metal eşya. hırdavatçı :Hırdavat malzemeleri satan kişi. hırdavatçılık :Hırdavatçının yapmış olduğu iş veya meslek. kabara :İri başlı çivi. kabara sökücü :Çivi sökmede kullanılan duvarcı aleti. kapı kilidi :Kapıları dış etkilerden korumak için kapı içerisine monte edilen ve anahtar yardımıyla açılan alet. kapı kolu :Kapıyı açıp kapamada kullanılan metal veya ağaçtan yapılan tutacak. kargaburun :Tel bükmede kullanılan uç kısmı ince pense. kazma :Toprak kazma işlerinde kullanılan bir sap ile metal bir başlıktan oluşan inşaat malzemesi. kilit :Açılıp kapanma işlevini gören kapatma aracı. kontrol kalemi :: Prizdeki elektrik akımını ölçmeye yarayan alet. korniş :: Perde takmada kullanılan, plastik malzemeden üretilen, ray şeklinde kayabilen araç. köşebent :Genellikle dik açıda görünümü olan metal parça. kürek :Kum, çakıl vb. malzemeleri karıştırmaya yarayan sıvacı aleti. Mart bacadan baktırır yaba kürek yaktırır :“Mart ayı değişkendir, havaların durumuna fazla aldanma.” anlamında bir söz. matkap :: Duvara vida monte etmeye yarayan şarjlı veya elektrikli ev aleti. 239 menteşe :: Pencere, mobilya kapağı veya kapıların birbirlerine tutturulmasına yarayan bir tarafı sabit diğer tarafı hareketli olan ve iki parçadan oluşan metal araç. metre :: Değişik uzunluklarda nesneleri ölçmeye yarayan araç. nalbur :İnşaat işlerinde kullanılan nal, çivi, vida, tel gibi şeyleri satan kimse. nalburluk :Nalburun yapmış olduğu iş, meslek. pense :Bükme, kesme işlerini yapmada kullanılan alet. priz :Elektrik akımının geçmesini sağlayan, fiş takılan yuva. pul :Vidanın sabit durması için uç kısmına takılan delikli metal. reze :bk. Menteşe. sabitleyici :Yapıştırıcı zamk. somun :Cıvatanın uç kısmına takılan sabitleyici metal başlık. tel :: Değişik metallerden yapılan, kopması oldukça zor olan ince uzun nesne (TDK, 2011: 2309). testere :Ağaç kesme işlerinde kullanılan üçgen şeklinde dişlere sahip olan dar ve uzun şekilleri bulunan kesme aleti. tornavida :Uç kısmı düz veya yıldız şeklinde olan vida takma veya sökme işlerinde kullanılan alet. vida :Genellikle matkap yardımıyla döndürülerek sabitlenen burmalı çivi. 240 4.31. Hurdacılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman - 14.04.2018 Kaynak Kişi: Hasan Özbay Hurdacı Hasan Özbay, 1975 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası Muhammet Özbay’dan öğrenmiştir. Mesleğini 12 yıldır icra eden Özbay’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman - 14.04.2018 Kaynak Kişi: Süleyman Kayan Hurdacı Süleyman Kayan, 1963 yılında Ereğli’de doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 20 yıldır icra eden Kayan’ın, bu mesleği öğrettiği kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı alüminyum :Özellikle mutfak eşyası yapımında kullanılan hafif bir element (TDK, 2011: 109). alüminyum eskisi :Hurdaya çıkmış alüminyum madeninden yapılmış olan her türlü malzeme. asbab/ esvap :Elbise. bakır eskisi :Bakır madeninden yapılmış olan kullanılmayacak duruma gelmiş her türlü malzeme. beleş :: Para vermeden, bedavaya. bilgisayar hurdası :Kullanılmayacak duruma gelmiş olan bilgisayar parçalarının oluşturduğu hurda. bir lirayı bulsa almaz bakırı bulsa alır :Hurdacıların gözünde bakırın değerli bir maden olduğunu ifade etmeye yarayan bir söz. bir taşla iki kuş vurmak :“bir davranışla, ikiden fazla işi başarmak.” anlamında bir söz. 241 cıfıt çarşısı gibi :: Darmadağınık, çok düzensiz (Duru vd., 2016: 18). çarçur etmek :Boş yere harcamak. demir eskisi :Kullanılmayacak duruma gelmiş demir hurdası. elektronik hurda :Kullanılmayacak duruma gelmiş olan elektronik hurdası. eski :Kullanım vasıflarını kaybetmiş her türlü malzeme. eskici :Hurdaya malzemeleri alıp satan kimse. eskiler alırım :Eskicinin sokak aralarında gezerken söylediği nida sözü. hammadde :İşlenmemiş hâlde bulunan doğal madde. hurda :Tedavülden kalkmış her türlü atık malzeme. hurdacı :Hurda malzemeleri alıp satan kişi. hurdacılık :Hurdacının yapmış olduğu iş, meslek. kâğıt hurda :Her türlü atık duruma gelmiş kâğıt malzeme. kelepir fiyatına :Çok ucuz. metal hurda :Kullanılmayacak durumdaki maden atık malzeme. metelik :Çeyrek kuruş, on para miktarında metal para. plastik malzeme :: Plastikten elde edilen her türlü ürün. pres :Atık malzemelerin bir makine yardımıyla sıkıştırılması işlemi. teneke :Sacdan imal edilmiş kaplama malzemesi. yarı mamul madde :Henüz tüketime hazır olmayan ara ürün. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 20:00 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 05:16 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.32. Kadayıfçılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.01.2017 Kaynak Kişi: Bahattin Akyürek Kadayıfçı, Bahattin Akyürek, 1966 yı... See more --Tümüyle alıntıdır-- KARAMAN’DA GELENEKSEL MESLEKLERİN SÖZ VARLIĞI Hazırlayan: Erdal DEMİR Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi 4.32. Kadayıfçılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-24.01.2017 Kaynak Kişi: Bahattin Akyürek Kadayıfçı, Bahattin Akyürek, 1966 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustasından öğrenmiştir. Mesleğini 27 yıldır icra eden Akyürek’in, bu mesleği öğrettiği 1 kişi bulunmaktadır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.06.2018 Kaynak Kişi: Metin Koçak Kadayıfçı, Metin Koçak, 1970 yılında Malatya’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mehmet Keskin’den öğrenmiştir. Mesleğini 30 yıldır icra eden Koçak’ın, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. Meslekle İlgili Söz Varlığı elek :Kalın partikülleri ayırmaya yarayan, bir kasnağın alt kısmına monte edilmiş süzgeci bulunan eleme aracı. elinin hamuruyla erkek işine karışmak :Beceremeyeceği işlere karışmak. hamur :Unun su, tuz, maya ve diğer maddelerle yoğrularak elde edilen karışım. hızır uğramak :İşi bereketlenmek. kadayıf :Undan yapılan, tatlı olarak tüketilen bir yiyecek. kadayıf kızartma :Kadayıfın belli ısıda kızartılması işlemi. kadayıf sehbası :Kadayıf hamuru dökülen alttan ocaklı büyük sini. kadayıfçı :Kadayıf işleriyle uğraşan kimse. kadayıfçılık :Kadayıfçının yaptığı iş, meslek. kıf :Hamuru kadayıfa dönüştüren araç. maya :Hamurun kabarmasını sağlayan madde. mayacı :Maya satan kişi. 243 mayalanmak :Kabarmak. ocak :Alttan tüp vasıtasıyla ısıtılan büyük tezgâh. ocaklık toprak :: Ocağın hazırlanmasında kullanılan özel bir toprak. oklava / oklavı :Hamur açmakta kullanılan silindir şeklindeki ince ağaç değnek. pişirmek :Belli bir ısı verilerek malzemenin pişirilmesi işlemi. sini :Kadayıf yapımında kullanılan geniş hacimli yayvan kap. tel tel kadayıf :Yapışmamış taze kadayıf. tuz :Her türlü yiyecek hazırlamada kullanılan, suyu görünce eriyen, beyaz madde. tüp :İçinde sıvılaştırılmış mutfak gazı bulunan silindir şeklindeki araç. 4.33. Kahvecilik (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-18.04.2018 Kaynak Kişi: Hayrani Özkur Kahveci Hayrani Özkur, 1962 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, kendisi öğrenmiştir. Mesleğini 25 yıldır icra eden Özkur’un, bu mesleği 2 kişiye öğretmiştir. Meslekle ilgili söz varlığı atakçı :Geveze, mübalağacı (TDK, 2009: 364). ataklaşmak :Çekişmek. atanlaşmak/ atannaşmak :Ağız kavgası yapmak (TDK, 2009: 366) . atkulağı :Tavlada çift oyun, mars. avara :Şaşkın, kararsız, beceriksiz, işsiz, avare. avaralık :Boş boş gezmek. 244 az şekerli kahve :İçerisinde şeker oranı az olan kahve. aznaşmak/ aznaşdırmak :Bozuşmak, kavga etmek, birbirine girmek (TDK, 2009: 444). bardak :Camdan yapılan içerisine çay dökülen eşya. bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır :“Yapılan küçük bir iyiliği her zaman hatırlamak.” anlamında bir söz. bol köpüklü kahve :Köpüğü üzerine çıkmış oldukça rağbet gören kahve. cezve sürmek :Kahve pişirmek maksadıyla cezveyi hazırlayıp ocağa sürmek. cezve :İçerisinde kahve pişirilen bakır kap. çay :Çay bitkisinden elde edilen içecek. çaydanlık :İçerisinde çay suyu kaynatılan bakır kap. çaylar filiz içmeyen keriz :Çayın güzel olduğunu anlatan çaycı repliği. çemkirmek :Karşısındaki kişiye sert konuşmak. çenelemek :Fazla konuşmak. çengirdemek :Gereksiz konuşma yapmak. demlik :İçerisinde çay demlenen bakır kap. duble çay :Çift bardağa karşılık gelen çay. dumanı olan kahve dili yakar :“Üstünde dumanı olan kahve dili yakar.” anlamında bir söz. dümbük :Aptal. ekistira çay :Çok demli çay. feleği şaşmak :Biranda yaşadığı şoktan dolayı ne yapacağını bilemez duruma gelmek. fıçırtmak :Savurmak, itelemek. fincan :İçerisine kahve katılan küçük porselen eşya. gönül ne kahve ister ne de kahvehane, gönül muhabbet ister gerisi bahane :“Kahvehanelerde değişik konularda edilen muhabbetlerin yeri başkadır.” anlamında bir söz. güdük :Kısa boylu, cüce. hümermek :Kızmak, çıkışmak. 245 kahve :Keyif veren bir içecek türü. kahve gibi kavrulmuş :Güneşte kalıp iyice esmerleşmiş. kahve hakkı :Anlaşmazlıklarda verilen cezanın ilgili tarafından bağışlanması. kahve içecek kadar vaktin de mi yok :“Bir kahve içimi bana zaman ver.” anlamında bir söz. kahve mi kefledi? :”Suskunluğunun sebebi nedir?” anlamında bir söz. kahve parası :Bahşiş. kahvehane :Çay, kahve, ıhlamur, gazoz vb. içilen; tavla, iskambil, domino vb. oyunlar oynanan yer. kahvehaneci :Kahvehane işleten kimse. kahvehanecilik :Kahvecinin yaptığı iş, meslek. kahvesi içilir :“Çok saygın ve değerli bir kişi.” anlamında bir söz. kahvenin yüzü kara ama yüz ağartır :“Samimiyetle ikram edilen bir fincan kahve sevgi ve muhabbete yol açar.” anlamında bir söz. kalaylamak :Kaba sözler kullanarak kızmak, sövmek. kaşık :Bardaktaki çayı veya kahveyi karıştırmaya yarayan metal eşya. kazanç :Kazanma durumu. kefere :Tuvalet. kel :Kötü, şerli, fena. kıl :Kendi özgü huyları olan, cins. kopuk :Başıboş, serseri tipli. köylünün kahve cezvesi karaca amma sürece :“Köy ahalisi oldukça misafirperverdir.” anlamında bir söz. kubarmak :Kabadayılık yapmak. mahalle kahvesi gibi havasız :Gürültülü ve şamatalı yer. mavra :Yalan, martabal. 246 memişane :Hela, tuvalet. mildir mildir bakmak :Fıldır fıldır etrafı kolaçan etmek. mosdıralık :Numunelik. müdare :Baş eğmek. neskafe :İçine süt tozu katılarak hazırlanan bir kahve. okkalı çay :: Demi taze tavşankanı çay. okkalı kahve :Misafirlere özel olarak hazırlanan kahve. orta şekerli kahve :Şekeri az olan kahve. ökçeli çay :Tazesinden demli bir çay. sûk-ı sultânî :Çarşı, pazar veya alışveriş yeri. şeker :Çaya ve kahveye konan şeker pancarı veya şeker kamışından üretilen tatlandırıcı. şeref çayın olsun :“Çayın sana şeref, şan kazandırsın.” anlamında bir söz. şırlak :: Parlak. şinermek :Şımarmak. şişkin :Havalı, şımarık. tavşankanı çay :: Oldukça demli bir çay. tellal :Yüksek sesle haber ulaştıran. topuklu çay :Hızlı ve acele şekilde istenilen çay. tutuşmak :Kavgaya başlamak. vıdı vıdı :Gevezelik etme, dedikodu, lakırdı. vığıl vığıl :Çok, çok bol. yampiri :Eğrice. yamulmak :Yalakalık etmek. yapıştırmak :Yerleştirmek. yumulmak :İştahla yemeğe girişmek. zartalaklı :Süslü, gösterişli. zeroş :Alkol almış, sarhoş. zımbırzop :Ne söylediğini bilmeyen, dengesiz. zıpçıktı adam :Konuşmalara paldır küldür dalıp lüzumsuzca müdahale eden kişi. 247 zırlamak :Bağıra çağıra ağlamak. zörlemek :Yersizce yüksek ses çıkarmak. 4.34. Kalaycılık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-3.02.2017 Kaynak Kişi: Yusuf Tuncer Kalaycı Yusuf Tuncer, 1960 yılında Karaman’ın Ermenek İlçesinde doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Tahir Bıyıkçı’dan öğrenmiştir. Mesleğini 37 yıldır icra eden Tuncer’in, bu mesleği öğrettiği hiç kimse yoktur. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-13.02.2017 Kaynak Kişi: Hasan Doğruöz Kalaycı Hasan Doğruöz, 1942 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası İbrahim Büyükkerme’den öğrenmiştir. Mesleğini 65 yıldır icra eden Doğruöz’ün, bu mesleği öğrettiği iki kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı acem nayı :Baş kısmı yuvarlak şekilde bulunan sürahi ve çaydanlıkların orta kısımlarının yapım işlerinde kullanılan nay türü. ağda :İçerisinde pekmez kaynatılan ağzı geniş büyük kazan. ağır kazan, geç kaynar :“Tembel olan işi geç yapar.” anlamında bir söz. aşırma :Küçük kazan, kova, bakraç (TDK, 2011: 176). bakır :Bakraç, kova, helke (TDK, 2009: 493). bakır dibek eli :Havanların içerisindeki malzemeye ezmeye yarayan bakır tokmak. bir pataz :Çok az. bir alagat :Bir aralık, biraz. bir çala :Bir aralık. 248 boduş : İçerisine su konulan testi. bulup da bunsuramak :Kıymetini anlamamak. cehenneme gitse kazan deler :“Her yerde problem çıkarır.” anlamında bir söz. cingil :Küçük bakır kova. çay katmak :Çay ikram etmek. çekiç :Genellikle çivi çakma, kazanları düzeltme gibi işlerde kullanılan ağaç veya demir saplı bir alet. çencere :bk. Tencere. çirtik :Bakır kaplarda kenarları değişik şekiller verilerek işlenen, süslü yüzey. çirtik örsü :Bakır ev araçlarının ağızlarının şekillenmesinde kullanılan örs. çömçe :bk. Kepçe. dabalamak :Emek vermek, mücadele etmek. demir pergel :Kapların alt kısmına, daire motifleri çizmeye yarayan pergel türü. dibi görünmeyen kaptan su içme :“Bilmediğin bir işe başlama, sonunda zararlı çıkarsın.” anlamında bir söz. eğe :Bakır kabın üzerindeki pürüzleri düzlemeye yarayan alet. endirek :Ateş üzerinde bakır kapların tavlanması işlerinde kullanılan uç kısmı eğri bir şiş türü. erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını :“Kişi, davranışlarını, sorumluluğunu taşıdığı işin gereklerine göre ayarlamalıdır.” anlamında bir söz. fıldıramak :Aniden kaçıp kurtulmak. fırdolayı sürmek :etrafına sürmek. fıttırmak :Aklı başından gitmek. galay/galey /kalay :Kalaylanmış bir kabın üzerindeki alaşım tabakası (TDK, 2011: 1273). galesiz :Tembelce davranan, kaygısız. 249 galgımak :Çok hareketli olmak. ganere :: Düzensiz ve sorumsuz insan. gaziç :Kap ve kacakların ağız kısımlarına kenar süslemesi yapmayı sağlayan demirden yapılma alet. guşane :Büyük ebatlı, ağzı kapaklı karavana tencere. govcalamak :Kovalamak. ham almak :Kaynağın dövülerek düzlenmesi işlemi. hamam tası :Hamamlarda kullanılan olan tas. hamur leğeni :İçerisinde hamur yoğrulan bakır yayvan kap. har :Ateş. helva tabağı :İçerisini helva konulan kenarları bakır işlemeli servis tabağı. ıbrık :Eskiden su kabı olarak kullanılan genellikle bakır veya alüminyumdan yapılan uç kısmında ince bir başlığı olan gövdesi geniş ve kulplu su kabı. ileğen :Geniş, yayvan kap. ilenger :Bakırdan yapılma içerisine pilav katılan yayvan kap. kabala yapmak :Bir işin tamamını kestirme bir tahminle yapmak. kabında pişirip kapağında yemek :Var olanla yetinmeyi bilmek. kaime :Kâğıt para. kalaycı :Kalay işleriyle uğraşan meslek erbabı. kalaycı pamuğu :Kalaycılıkta kullanılan özel bir pamuk. kalaycılık :Kalaycının yaptığı iş veya meslek. kalaylama :Isınan kabın içerisine kalay eritildikten sonra kabın içerisine az miktarda nişadır dökülmek suretiyle pamukla tüm yüzeyin parlak hâle getirilmesi işlemi. kalaylamak :Fırçalamak, azarlamak, sövmek (Mısırlıoğlu, 2008: 65). 250 kaynak :Bakır eşyanın kırık kısmının birleştirilmesi işlemi. kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz :“Her işin mutlaka karşılığı ve bir amacı vardır.” anlamında bir söz. kazanı kapalı kaynamak :Kişinin yaptığı işleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmamak. kefki :Su maşrapası. kepçe :Büyük kazanlardan yemek almaya yarayan bakır sapı ve içbükey ağzı bulunan büyük kaşık. kıskaç :Ateş üzerinde bakır tavlama ve kapları kalaylama gibi işlerde kullanılan kerpetene benzer demirci aleti. kirtikli sahan :İçinde yemek ısıtılıp yenen kenarları süslemeli ve derinliği az olan tabak. kok kömürü :Kalaycılıkta kullanılan ve taşkömürünün özel bir işlemden geçirilerek elde edilen bir tür kömür. körük :Ateşin harlanması için kullanılan genellikle manda derisinden yapılmış hava üflemeye yarayan alet. kupa :Bakır veya metal kulpu su bardağı. kümmük vurma :Leğenin ağız kısmının ince nari ile vurulması işlemi. maşrapa :Bakır bardak. melemet :Bakırdan yapılma eski mutfak araç ve gereçlerinin tamir edilmesi. mengene :: Onarım işlerinde malzemenin istenilen şekilde tutturulmasına yarayan alet. mingil :Acem nayına benzeyen elli santimetre uzunluğunda, üst tarafı küre şeklinde olan, zemine monte edilerek kullanılan örs. 251 miyene :Şekil yapma ve düz çekiçleme işlemleri sırasında kullanılan bir tür çekiç. nallama çekici :Çivi çakmaya yarayan çekiç. nari :Çırtma çıkarılan leğen ve sinilerin şekillenmesinde kullanılan küçük nariden biraz daha büyük bir çekiç. nay :Ahşap nay eşeğine geçirilerek üzerinde dövme işlemi yapılan demir çubuk. nay eşeği :Üst tarafındakı boşluğa nay montelen keresteden yapılmış bir araç. nişadır :Kalaycılıkta kullanılan amonyak tuzu olarak bilinen amonyum klorür bileşiği. ocak :Kalaycılıkta içerisinde ateş yakılan ateş ocağı. odun kömürü :Meşe ağacında yapılan kömür. örs :Maden dövme işlerinde kullanılan çelik yüzeyli demir araç. parç :Su tası (Mısırlıoğlu, 2008: 77). perdah çekici :Kap doğrultmaya yarayan çekiç. sahan :Yemek ısıtılabilen bakır tabak. salça leğeni :İçerisinde salça kaynatmakta kullanılan genellikle bakırdan yapılan büyük, geniş ağızlı, az derin ve yayvan bir kap. sini :Bakırdan veya kromdan üretilen büyük yemek sofrası. sitil :Yoğurt konulan küçük bakır kova (Gülensoy, 2011: 787). su tası :: On ile on beş santimetre ağız çapında olan tas. tava :Geniş ve yayavan kap. tavlama :Bakır mutfak malzemelerinin üzerindeki atık yağların yakılarak temizlenmesi işlemi. temizleme :Bakır kabın ince kumla sürtülerek kalaylanmaya hazır hâle getirme işlemi. 252 tencere dibin kara, seninki benden kara :“Beni eleştirirsin ama senin kusurların benden daha fazla.” anlamında bir söz (TDK, 2011: 2321). tencere tava, herkeste bir hava :“Herkesin ayrı bir tarzı ve endamı var.” anlamında bir söz. tencere yemeği :Tencerede pişirilen yemek. tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş :“Benzer özellikleri ile bir araya gelmiş kişiler.” anlamında bir söz. tenceresi kaynamak :Geçinmek için imkânı bulunmak. tezgâh :Üzerine aletlerin konulduğu metal veya ahşap masa. tığ teber :Eli boş. tıngırdamayan kap olmaz :“Ekmeğini kazanmak için çaba sarf etmek.” anlamında bir söz. tıngırdatmak :Alay etmek, aldatmak. tırsımak :Korkma, çekinme. til/ tel :Kalay teli. tiyniyet :Karakter, mizaç. tokmak :Ağaçtan yapılma, genellikle bakır kabın düzeltilmesine yarayan iri çekiç. toplama :Leğen kenarlarının ahşap tokmakla düzeltilmesi işlemi. ülük :İbrik veya çaydanlığın ön kısmında bulunan kısım, emzik. zanaat altın bileziktir :“Sanat sahibi olmak demek iş sahibi olmak demektir.” anlamında bir söz. 253 4.35. Kasaplık (Derleme-1) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-11.01.2018 Kaynak Kişi: Cemalettin Deveci Kasap Cemalettin Deveci, 1961 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Ali Çavdır’dan öğrenmiştir. Mesleğini 43 yıldır icra eden Deveci’nin, bu mesleği öğrettiği 10 kişi vardır. (Derleme-2) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-11.01.2018 Kaynak Kişi: Bilal Ünüvar Kasap Bilal Ünüvar, 1969 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Mustafa Evcen’den öğrenmiştir. Mesleğini 36 yıldır icra eden Ünüvar’ın, bu mesleği öğrettiği 2 kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı ahırlamadık :Ahıra alışık olmayan hayvan. ahırlamak :Uzun zaman ahırda kalan hayvan zayıflamak. akger :Tüyleri alacalı kıl keçisi. antrikot :Kasaplık hayvanların sırtından alınan içi yağ tutmuş ve yumuşaklığı ile çok değerli olan bir et. avcar :: Pastırma ve sucuğa konulan baharat. bastırma :: Pastırma. bıçak :Et kesmeye yarayan çelikten imal edilen keskin kasap aleti. bir hatır iki hatır üçüncüde vur satır :“Hoşgörünün dahi bir sınırı vardır.” anlamında bir söz. boğa :Erkek damızlık sığır. boğarsak :Boğaya gelmiş, boğa isteyen inek. 254 bonfile :: Dananın kuyruk kısmına yakın iki tarafından çıkarılan yumuşak ve çok lezzetli et türü. böyrek :Böbrek. but :Büyük ve küçükbaş hayvanın arka bacak kısmı ile gövdeye kadar uzanan etli bölgesi. büyükbaş :Öküz, manda ve inek türü hayvanları nitelemekte kullanılır. calla :bk. Kasap tavası. camız :Manda. ciğeri yanmak :Aşırı susamak. ciğerine işlemek :Çok üzüntü duymak. ciğerine oturmak :Izdırap çekmek. ciğerini dağlamak :Acılar içerisinde kıvranmak. çebiç :Bir yaşında bulunan erkek keçi. çiğ köftelik et :Çiğ köfte yapımında kullanılan yağsız et. dana :Sütten kesilmiş bir yaşındaki dişi sığır yavrusu. davar :Koyun ve keçi sürüsü. deliyazmış :İki yaşındaki dişi keçi. döş eti :Kasaplık hayvanların göğüs kısmının ön bölmesinden çıkarılan et. düğe :Boğaya gelmemiş iki üç yaşında dişi dana. düve :: Doğum yapmamış dişi dana. emnik :Körpe kuzu ve oğlak. et :Hayvanlarda deri ile kemik arasında kas ve yağdan oluşan tabaka. et ekmek üzerinde yaraşır :“Bilgili kişi sahip olduğu ilmiyle bilgisiz kişiden üstündür.” anlamında bir söz. et giren yere dert girmez :“Zengin kişi derdine kolay çare bulur.” anlamında bir söz. et ile deri yemek ile diri :“Alım gücü iyi olanın bakımı ve görünüşü de iyi olur.” anlamında bir söz. eti kanıyla, ciğeri canıyla :“Her şey vaktinde önemlidir.” anlamında bir söz. 255 et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır :“Bozulan şeyi tamir etmek için malzeme bulunur fakat bu malzemenin hammaddesi bozulursa o tamir edilemez.” anlamında bir söz. et tırnaktan ayrılmaz :“Akrabalık bağları kolay kolay kopmaz.” anlamında bir söz. etli ekmek içi :Etli ekmek yapımında kullanılan, et ve sebzelerin harmanlanması ile hazırlanan, özel karışım. etlik :Kış için etinden kavurma, kıyma yapılan semiz hayvan. fleto :Kemiksiz löp et. gabış :Boynuzsuz keçi. gedüğüş :Kahverengi inek. gendoğu :bk. Gerkeçi. gerdan :: Dana sırtının en ön kısmından çıkarılan oldukça besleyici et. gerkeçi :Karnı, bacağı, burnu, ya da kulakları beyaz ile siyah arası renkte olan keçi. gezem :İki yaşında dişi keçi. hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masat :“Hesabını bilmeyen kişi elinde avucunda ne varsa kaybeder.” anlamında bir söz. ılkı :Keçi. iç yağ :Kasaplık hayvanların et ve iç organlarından çıkan yağ. ilişgi/ ilişgir/ ilişkir :Et sucuğu. incik :Kasaplık hayvanların bacak kısmından topuk kısmına kadar uzanan bölgeden çıkan haşlamalık et. inek :Buzağılamış dişi sığır. 256 işkembe :Kasaplık hayvanların karın kısmından çıkarılan ve çorba yapımında kullanılan yüzeyi pütürlü karın bölümü. kaburga :Kasaplık hayvanların eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes şeklindeki kemikli bölgesi. karkas :Kasaplık hayvanın et ve kemiklerinin tamamının hesaba katıldığı toplam değeri. kasaba et borcu mu var? :“Fazla rahat.” anlamında bir söz. kasap :Et kesim, doğrama ve parçalama işlerini yapan meslek erbabı. kasap et derdinde, koyun can derdinde :“Herkes çıkarı için çalışır.” anlamında bir söz. kasap köftesi eti :Kasap köftesi yapımında kullanılan bir et türü. kasap tavası :Ana malzemesi kuşbaşı et, patlıcan, sarımsak, soğan ve baharatlardan oluşan, toprak tencere veya fırında pişirilerek yapılan yemek. kasap yağı bol olunca gerisini yağlar :“Fazla mal sahip olan kişi nasıl harcayacağını bilemez.” anlamında bir söz. kasaphane :Kasaplık hayvanların kesim işlemlerinin yapıldığı yer. kasaplık koyun gibi :“Verilecek olan bütün cezalara razı.” anlamında bir söz. kasaplık :Kasabın yaptığı iş veya meslek. kelle :Büyükbaş ve küçükbaş hayvanın baş kısmı. kıyma :: Parça etin kıyma makinesinde çekilmesiyle elde edilen et. kıymalık et :Kasaplık hayvanın sırt ve karın bölgesinden elde edilen yağlı etlik kısmın, makinede çekilmesi ile elde edilen et türü. koç :Erkek koyun. konturfile :Kasaplık hayvanın sırt ile kuyruğa yakın kısmından çıkarılan et türü. 257 konturnuar :Kasaplık hayvanda budun arka kısmı ile bacak kemiğinin gerisinde, yumurta ile nuar arasında yer alan kemiksiz etli bölgesi. kömüş :bk. Manda. kuşbaşı et :Etin küp şeklinde doğranmış hâli. kuyruk :Koyun ve kuzunun gövde alt kısmında bulunan esnek yağ katmanı. kuyruk yağı :Koyun ve kuzunun kuyruk kısmından çıkan yağ. kuzu fırın kebaplık :Kuzunun löp etlerinden hazırlanan et. kuzu külbastı :Kuzu budun et kısmının doğranmasıyla hazırlanan yemek. küçükbaş :Eti ve sütü için beslenen koyun ve keçi gibi hayvanlar (Doğan, 2014: 1098). löp :bk. Fleto. manda :Geviş getirenlerden, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir hayvan, su sığırı, camız, kömüş (TDK, 2011: 1619). masat :Bıçak bilemeye yarayan kasap aleti. mezbaha :bk. Kasaphane. nuar :Kasaplık hayvanın but, incik ve bacak kısmı arasındaki kemiksiz et. öğeç :Bir yaşından dört yaşına kadar erkek koyun, koç. paça :Kasaplık küçükbaş hayvanların bilek kısmından tırnaklara kadar uzanan kısmı. pençata :Kasaplık hayvanın arka kaburgalar ve diyaframdan oluşan bölümü. pirzola :Kasaplık hayvanın omurgasının iki yanını kapsayan kemikli et bölümü. sac kavurmalık :Saç kavurmada kullanılan kuşbaşı şeklinde doğranmış et. 258 sakatat :Kasaplık hayvanın iç organları ve bağırsakları kapsayan bölümü. satır :Kemikli etleri kırmada kullanılan büyük bıçak. sığır :Büyükbaş hayvanların ortak adı. sokum :Kasaplık hayvanın, leğen kemikleri ile kuyruk omurlarını kapsayan etli bölgesi. şişek :İki yaşındaki koyun. teke :Erkek keçi. tekiş :Boynuzu olmayan keçi. toklu :Altı aylık ile bir yaş arasındaki kuzu. tosun :Erkek sığır. tranç :Kasaplık hayvanın, budun iç kısmında yer alan diz eklemi ile leğen kemiği arasındaki kemiksiz etli bölgesi. ucuz etin yahnisi yenmez :“Ucuz malzeme çabuk bozulur.” anlamında bir söz. uykuluk :Kasaplık hayvanın, karaciğer ya da dalak kısmı arasındaki bölgesi. uyluk :Kasaplık hayvanın, kalçadan dize kadar uzanan bölgesi. yazmış :Kısır keçi. yumurtalık :Kasaplık hayvanın diz kapağı ile uyluk kemiğini içine alan, diz eklemi ve kalça eklemi arasındaki kemiksiz etli bölgesi. 4.36. Kelle Ütücülüğü (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-14.10.2017 Kaynak Kişi: Duran Elmas Kelleci Duran Elmas, 1958 yılında Karaman’da doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, babası Mustafa Elmas’tan öğrenmiştir. Mesleğini 40 yıldır icra eden Duran’ın, bu mesleği öğrettiği beş kişi vardır. 259 Meslekle İlgili Söz Varlığı ateşi harlamak :Yanan ateşi körükle daha canlı duruma getirmek. dağlamak :Ateşte tüyleri yakılan kelleyi sert bir fırça yardımıyla temizlemek. demirci :: Demir işleri ile meşgul olan kişi. et, balık, kelle bunlar yenir elle :“Et, balık, kellenin lezzetine elle yemekle varılır.” anlamında bir söz. kelle :Büyük ve küçükbaş hayvanların baş kısmı. kelle demiri :Ateşte ütüleme işlemi yapılacak olan koyun veya keçi kellesinin takıldığı düz demir. kelle paça çorbası :Haşlanmış kelle paçanın küçük parçalar hâlinde didilmesi ve kendi suyunda kaynatılması ile elde edilen çorba. kelle sağ olsun da külah bulunur :“Can sağ olsun da nasıl olsa tencere kaynar.” anlamında bir söz. kelleci :Koyun ve kuzu kellelerini temizleyen, pişiren ve satan kimse. kelle ütmek :Koyun veya keçi kellesini ateşte dağlayarak kılından ayırmak. kelleyi vermek :Canını vermek. körük :Közü harlamak için kullanılan, kolu iteleyince açılıp kapanarak hava üfleyen alet. ocak :İçerisinde ateş yakılmak için kerpiçten yapılan yer. paça :Büyük ve küçükbaş hayvanın ayak kısmı. pişmiş kelle gibi sırıtmak :İnsanların suratına alaysı bir şekilde bakmak. sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir :“Bir kişiyi tanımak istiyorsan onunla muhabbet et.” anlamında bir söz. taş kömürü :: Ocak içerisinde ateş yakmakta kullanılan bir kömür türü. 260 tezgâh :Üzerine malzeme ve araç gereçlerin konulduğu demir veya ağaç masa. ütmek :Kelleyi ateşte dağlamak. 4.37. Kolonya İmalatçılığı (Derleme) Derleme Yeri ve Tarihi: Karaman-28.05.2017 Kaynak Kişi: Duran Çeltek Kolonya İmalatçısı Duran Çeltek, 1948 yılında Konya Hadim’de doğmuştur. İlkokul mezunudur. Mesleği, ustası Durmuş Ali Çeltek’ten öğrenmiştir. Mesleğini 50 yıldır icra eden Çeltek’in, bu mesleği öğrettiği bir kişi vardır. Meslekle İlgili Söz Varlığı amber çiçeği esansı :Amber çiçeği yağından elde edilen esans. çiğdem yağı esansı :Çiğdem çiçeği yağından elde edilen esans. esans :Bitkilerin özünden elde edilen kokulu, uçucu bir madde. esansçı :Esans işleriyle uğraşan meslek erbabı. esansçılık :Esans işleriyle uğraşan kişinin yaptığı meslek. gül kolonyası :İçerisine gül yağı özü katılarak elde edilen kolonya. gül yağı esans :Gül çiçeği yağından elde edilen esans. hanımeli kolonyası :İçerisine hanımeli çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. iğde çiçeği esansı :İğde çiçeği yağından elde edilen esans. iğde çiçeği kolonyası :İçerisine iğde çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. kakule yağı esansı :Kakule çiçeği yağından elde edilen esans. karanfil yağı esansı :Karanfil çiçeği yağından elde edilen esans. koku :Koku alma duyusuyla algılanan şey. kokucu :Eski devirlerde seyyar olarak camekânlı kutularda esans satan kişi. 261 kolonya :İçerisine koku verici olarak; limon, tütün, lavanta çiçeği vb. yağ ve su bulunan, kokulu alkollü bir madde (TDK, 2011: 1464). lavanta kolonyası :İçerisine lavanta çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. leylak kolonyası :İçerisine leylak çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. limon kolonyası :İçerisine limon esansı katılarak elde edilen kolonya. menekşe kolonyası :İçerisine menekşe çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. misk :Asya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın karın derisi altındaki bir bezden çıkarılan güzel kokulu madde (TDK, 2011: 1690). nar çiçeği kolonyası :İçerisine nar çiçeği esansı katılarak elde edilen kolonya. nergis yağı esansı :Nergis çiçeği yağından elde edilen esans. tütün kolonyası :İçerisine tütün bitkisinin esansı katılarak elde edilen kolonya. yağ :Bitkilerden kimyasal yolla çıkarılan, esans yapımında kullanılan madde. yasemin yağı esansı :Yasemin çiçeği yağından elde edilen esans. . . . ... Kaynak: https://dosya.kmu.edu.tr/sbe/userfiles/file/tezler/tde/erdaldemir.pdf
[Edited at 2023-02-14 19:54 GMT] ▲ Collapse | | | Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16] > | To report site rules violations or get help, contact a site moderator: You can also contact site staff by submitting a support request » Osmanlıca - Türkçe kaynaklar, Cumhuriyet boyunca Türkçenin serüveni, Günümüz Türkçesi... No recent translation news about Türkiye. |
Wordfast Pro | Translation Memory Software for Any Platform
Exclusive discount for ProZ.com users!
Save over 13% when purchasing Wordfast Pro through ProZ.com. Wordfast is the world's #1 provider of platform-independent Translation Memory software. Consistently ranked the most user-friendly and highest value
Buy now! » |
| TM-Town | Manage your TMs and Terms ... and boost your translation business
Are you ready for something fresh in the industry? TM-Town is a unique new site for you -- the freelance translator -- to store, manage and share translation memories (TMs) and glossaries...and potentially meet new clients on the basis of your prior work.
More info » |
|
| | | | X Sign in to your ProZ.com account... | | | | | |